PASTANE İKİZLERİ
BÖLÜM 1: MİNİ MARKET
Cem annesinin çalıştırdığı marketten içeri hızla girerken kapının koluna çarparak eşofmanının kolunu sıkıştırdı. Annesi çıkardığı gürültüden onun geldiğini hemen anlamıştı, arkası dönüktü oysa.
- Cem, geldin mi oğlum? Biraz kasada duruver de ben arkadaki pastaneden ekmek alıp geleyim hemen, dedi.
- Sen zahmet etme anne, ben alırım, dedi Cem ama arkasını dönen annesi onun terli olduğunu anlamıştı. Hemen çıkıştı:
- Oğlum, üstün başın terli, lavaboda elini yüzünü yıka da öyle git bari.
Cem gülümseyerek annesine baktı, kasanın arkasındaki lavaboya yönelirken seslendi annesine:
- Böyle gideceğimi düşünmedin herhalde değil mi annelerin en güzeli?
Annesi gülümseyerek baktı ve bir müşteriyle ilgilenmeye devam etti. Az sonra Cem lavabodan elindeki havlu peçeteyle görününce:
- Oğlum gene maçtan geliyorsun belli. Yendiniz mi bari?
- Kaçar mı anne yaa? Hem fark bile attık onlara. Bir daha bizimle zor oynarlar. Ben de tam 4 gol attım, hem biri de bacak arasından.
...
Gülşen hanım eşini bir trafik kazasında kaybettikten sonra evlenmemiş, tek oğlu Cem'le birlikte babadan kalma evlerinde yaşamaya devam etmişti. Kocasından kalan para ve zorla da olsa aldığı kaza tazminatıyla mahallede evlerine yakın bir market açmıştı. Aslında tam da market değil bakkaldan biraz büyükçe bir yerdi burası ama tabelaya "Gülşen Market" yazdırıp da bir de yazarkasa koyunca eskiden bakkal dükkanı olan bu yer bir mini market oluvermişti.
Cem o yıl lise son sınıfa gidiyordu. Şimdi okullar yaz tatiline girdiğinden mahalle maçları yapıyor; hem futbol hem de basketbol oynuyor, mahalledeki küçük çocukların maçlarında da antrenörlük ve hakemlik yapıyor, onları yetiştiriyordu. Bu yüzden çocuklar Cem abilerini çok seviyorlar, mahalledeki genç kızlar da etrafında dolanıyorlardı. Annesi dinlenmek ya da market için alışverişe gittiğinde kasada duruyor, nedense genç kızlar tam o saatlerde sakız, çikolata, bisküvi gibi şeyler almak için geliyorlardı. Ama Cem hiçbirine yüz vermiyor, aradaki mesafeyi hep koruyordu, ne de olsa yakışıklı ve çok zeki bir çocuktu. Hiçbirini kendine yakıştıramıyor, bu gönül işlerinden hep uzak duruyordu.
- Kaç ekmek alayım anne? Bugün erken bitirmişsin bakıyorum da.
- Altı tane al, bizim Sultan teyzenlerin babası ölmüş de akrabaları gelmişler, yirmi tane birden alınca erkenden bitti. Sen al şu parayı, hemen ekmekleri al gel de dolaba koy.
Cem annesinin kasadan çıkarttığı parayı aldı, hemen kapıdan çıkıp hızlı adımlarla pastaneye doğru yürümeye başladı. Yolun karşısına geçmesi gerekiyordu ama araç trafiği oldukça fazlaydı. "Akşam iş çıkışı zamanı olduğundan böyle olmalı" diye düşünürken yolun yarısına geldi. Bu kez sağ tarafına bakmaya başladı. Biraz bekledi ama arabalar bir türlü yol vermiyordu. Uzaktan gelen iki arabanın arasındaki boşluktan geçerim diye düşünerek onları beklemeye başladı. Arkadaki arabaya doğru elini kaldırarak izin isteyip koşar adımlarla caddenin karşısına geçerken birine çarparak yere düştü. Çarptığı genç bir kızdı ama onu daha önce mahallede hiç görmemişti. O da karşı yönden yine aceleyle bu tarafa geçmek için çalıştığından Cem'i fark etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pastane İkizleri (Kitap Oldu-TAMAMLANDI)
Teen FictionÇocuklukları birlikte geçmiş olsa da yıllar sonra bir araya geldiklerinde tanıyamamışlardı birbirlerini. Oysa anneleri çok yakın iki komşuydu. İki genç kız ve bir genç delikanlının başlarına neler gelecekti? Şaşırtıcı olaylar, sürprizler ve beklenm...