34 - immediately

613 30 0
                                    


1.5 ay sonra

Deniz gerginlikle bacağını sallıyordu. Bu sene yarış takvimine son anda giren Türkiye yarışıyla tamamen mutsuzdu. Ailesini onu evlatlık edindikten sonra Türkiye'ye adım dahi atmamıştı. Zaten bu seneye kadar Türkiye'de yarış da olmuyordu. Hatta en son 2012'de yapılmıştı yarışlar.

Burada hatırlamak istemediği anıları vardı. Çocukluğu gözünün önüne geliyordu, ve bunu sevmiyordu. Burayı da sevmiyordu. Hatta öyle ki herkesin yarış tulumunda nerede doğup büyüdüyse, vatandaşlığı hangi ülkeye aitse o bayrak vardı. Ama Deniz'de Türkiye yerine İngiltere bayrağı vardı. Kökenlerine nankörlük ediyor olabilirdi ama kötü anılarını bir türlü unutamıyordu.

Bu ülkede ailesi onu sonsuz yalnızlığa bırakmıştı. Daha 6 aylıkken onlara ne yapmış olabileceğini düşündü. Çok mu ağlamıştı, ona bakmak çok mu masraflıydı, istenmemiş miydi, belki de daha kötü şeyler..

Peki bunların birinde bile suç Deniz'de miydi? Kesinlikle hayır, ama 10 yaşına kadar düşünmek dahi istemediği biyolojik ailesinin yaptıklarının cezasını o çekmişti. yinede şükrediyordu. Bugün sahip olduğu şeyler belki de bunlar başına gelmese elde edemeyeceği şeyler olacaktı.

Koltuğunda rahatsızca kıpırdandı ve uçağın yere inmesini bekledi. Yaz arası biteli 2 hafta olmuştu ve İngiltere'deki yarıştan sonra sıra Türkiyedeydi.

2 ay boyunca beklediği şey Silverstone yarışında gerçekleşmemişti. Gerçekleşsin de istemezdi zaten. Birden ona yazan kişiden soğumuştu. Yazdıkları gerçekten kalp kırıcı şeylerdi. Aynısını Kemal abisi yapsa dahi asla unutamazdı. Ama onunla konuşurken hissettiği şeyleri özlüyordu. Mutluydu, kendi konfor alanından çıkıp ilklerini yaşamıştı. Kenini daha özgüvenli hissetmişti. Ama bir yere kadar.

Deniz o an anlamıştı. Kadınlar tuhaftı. Uğraşarak yaptığınız şeyleri tek kelimeleri ile paramparça edebilirlerdi. Bunu 2. sefer yaşamıştı ve bir kere daha yaşamasına asla izin vermeyecekti. Belki abartıyordu ama onun kişiliği buydu. Biri kalbini kırdıysa bunun geri dönüşü olmazdı. Affetmeyi bilmezdi Deniz.

○○○

Melisa önündeki otele baktı. Bunu yapacak mıydı gerçekten? 2 aydır hiçbir haber alamadığı Deniz'in yine kapısındaydı. Ama kendini tutamıyordu artık. Soracağı sorular vardı.

İlki 'neden?' di. 'böyle güzel anlaşıyorken neden beni hayatından ittin? Bir şey bile söylemedin. Hani zor zamanlarımda yanımda olmak istiyordun? Gecelerce yalnızlıkla ağladım ama sana ulaşamadım?' demek istiyordu.

Neredeyse Eylülün sonuna doğru yaklaşmışlardı. Belki 1.5 ay kısa bir süreydi ama Melisa için hiç de kısa değildi. Sanki 15 yıl gibi geçmişti ve hala geçmesi gereken 15 gün daha vardı. Anneannesinden ve dayısından kurtulmak için 15 günü vardı.

Burada tabiki onlarla kalmıyordu fakat restoranda çalıştığı için onlarda sürekli oraya gelip Melisa'yı her şekilde hem sinir hem de rahatsız ediyorlardı. Bir de başına dayısınn büyük oğlu Hasan çıkmıştı. Açıkca sarkıntılık ediyordu fakat o kimseye bir şey diyemiyordu. Kendisi ne kadar uyarsa da hâla ona sürekli çıkma teklifi etmekten, ya da saçma saçma konuşmaktan geri kalmıyordu.

Kafasını salladı. 1.5 aydır Denize ulaşamıyordu ve şimdi aniden Türkiyeye gelince her ne olursa olsun onu bulacak, tüm yaptıkları için bir hesap isteyecekti.


☀️

lütfen beğendiyseniz oy vermeyi ve bölüm hakkında yorum yapmayı unutmayın :*

deniz / yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin