Affedilmek

30 3 8
                                    

Keskin ışık gözüne vururken neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bilincinin yerine geldiğini haber veren baş ağrısı aniden kafasına saplandı. Yavaşça gözlerini açtı ve kare desenli tavana bir süre baktı. Elini, gözüne giren ışığı engellemek için kaldırmaya çalıştı. Ama bu hareketine karşılık veren sadece bir zincirin birbirine çarpma sesiydi. Panikle oturdu ve sağ bileğindeki kelepçeye baktı. Kelepçe, yatağın bir koluna bağlanmıştı. Hagremichi etrafa bakındığında bir hastane odasında olduğunu anladı.
-Siktir... Yolun sonu ha?
+Abi?
Hagremichi birden soluna baktığında sandalyede oturan Alikey'i gördü. Alikey yatağın başına geldi.
+Uyanmışsın?
Hagremichi onu görünce güldü.
+Bu söz bana eski anıları hatırlattı.
Alikey de güldü.
-İki gündür uyuyorsun-
+Hep kafama oynamasaydın daha az uyurdum. Sahi... iki gündür beni mi bekliyorsun?
-Evet.
Hagremichi göz temasını kesip arkasına yaslandı. Bir süre sessiz kaldılar. Sonunda sessizliği bozdu.
+Delirmişsin sen.
Alikey karşılık vermeyince Hagremichi karşıdaki duvara bakarak devam etti.
+Söylesene... Hala benden nefret ediyor musun?
-Hayır. Seni affediyorum.
Hagremichi minnettarlıkla gözlerini kapattı. Sağ kolunu oynatarak kelepçenin sesini dinledi.
+Hiç hoş bir ses değil, alışmak zor olacak.
-Bir yere gitmiyorsun.
Hagremichi şaşkınlıkla ona döndü.
+Ne?
-Hapise diyorum, gitmiyorsun. Bir polis geldi, seni burdan çıkarabileceğini söyledi. Birazdan burada olurlar.
Hagremichi, boştaki sol eliyle gözlerini kapattı.
+İnsanlar ne aptallar.
Alikey gülümsedi. Birden kapı tıklatıldı ve içeriye iki kişi girdi. Biri sivil kıyafetli, diğeri ise doktor olduğunu belli eden beyaz bir önlük içindeydi. Onlar geldiğinde Alikey dışarı çıktı. Önce doktor elindeki bir defterle ona yaklaştı ve bir şeyler not aldı. Sonra Hagremichi'ye döndü.
-Nasıl hissediyorsun?
+Kolumdaki kelepçeyi koparıp sizi boğabilecek gibi.
-İyisin yani.
Doktor bir kaç not daha alırken kimse konuşmadı. Sonunda doktor da çıktı ve sivil kıyafetli adam kapıyı kilitledi. Alikey'in sandalyesine, Hagremichi'nin başına oturdu ve cebinden bir polis kimliği çıkarıp ona gösterdi.
+Kim olduğunu hatırlıyorum, aptal değilim.
-Biliyorum, bende bunun için geldim.
Hagremichi merakla ona döndü.
+Ne istiyorsun?
-Şuan seni içeri tıkabilirim ve müebbet hapis yiyebilirsin. Bence ikimizde sakince konuşalım, ne dersin?
+Bir elimi bağlamayı unutmuşsun, şuan seni öldürebilirim ve burdan çıkıp mezara gidebilirsin.
-Ama bunu yapmayacaksın. Ve bana borçlusun.
+Psikolojiyle oynamayı da mı biliyorsun? Bunlar ucuz taktikler, bilene karşı kullanamazsın.
-İşe yarıyor ama. Hala bana saldırmadın.
Hagremichi gülümsedi.
+Seni dinliyorum.
-Öncelikle, bir katilsin-
+Biliyorum buraları, saadete gel.
Ama polis devam etti.
-Seni sadece bir serseri sanarak evime aldım. Bizi öldürebilirdin, paramı çalabilirdin ve kızımı kaçırıp bütün malımı alabilirdin.
Hagremichi sıkıntıyla offladı.
+Evet, yapabilirdim. Ve sen hala aptal gibi beni kurtarmaya çalışıyorsun. Ne istiyorsun?
-Ama yapmadın.
+Böyle boş konuşacağını bilseydim yapardım.
-Sana bir teklif sunacağım. Benim için çalışacaksın.
+Reddediyorum. Tuvalet temizlemeye ve getir götürünüzü yapmaya niyetim yok.
-Çözemediğim bir vakayı çözmeni istiyorum.
+Red- Dur bir dakika, ne?
-Eşim, bir dedektifti. Aradığı tek şey, bir çocuk hırsızdı. Bir gün beni aradı, sesi coşkuluydu. "Buldum! Attığım adrese gel!" diye bağırdı telefonda. Adresini verdiği yere gittiğimde, bulduğum şey parçalanmış cesediydi.
Polis yutkundu ve bir süre soluklandı.
-Bunun bir cinayet olduğu çok belliydi. Vaka üzerinde çalışan herkes, farklı yerlerde ölü olarak bulundu. Sonunda kaza olarak tanımladılar ve dosyayı kapattılar. Ama...
+Ama karın ölmüştü ve öylece üstünü çizip geçemedin. Pekala, bu trajik hikaye sonunda neden beni seçtin o zaman?
-Sana özel bir sempati duymuyorum çocuk. Bir katilden ancak bir katil anlar değil mi?
+Ağır oldu bu, üzüldüm bak. Bir çocuğu her an öldürülebileceği bir işe sürüklemekten vicdan azabı duymayacak mısın? İkimiz de öldürülebiliriz değil mi?
-Risk almayı sever misin?
+Risk almayı evet, hayatımla kumar oynamayı hayır.
-Ölmene üzülmem. Hapishanede çürümek mi istersin? Yoksa teklifi kabul edecek misin?
Adam elini uzattı. Hagremichi bir süre uzatılan ele baktı. Sonunda, eli kavradı.
+İlk ölen ben olmayacağım, haberin olsun. Elimdeki kelepçeyi çözsen mi artık?
-Kural 1, bana amirim diye hitap edeceksin.
+Yine boş yapmaya başladın. Tanrı beni neyle sınıyor?
+Kural 2, yanlış bir şey yapmaya kalkarsan ikinci bir şans vermem.
+Yaptığım yanlış seni öldürmek olursa zaten veremezsin.
-Kural 3, bir telefon edin, aradığımda ulaşmayı istiyorum.
+Tabii, diz çöküp havlayayım mı bir de?
-Kural 4, kurallara uy. Ayrıca ekleyeyim, bunlar ikimiz arasında kalacak. Başkasına bahsetmek yok. Kurallara uymazsan seni içeri atma hakkına sahibim.
+Sonunda bitti mi?
-Zekanı benim için kullacağına yemin et.
+Katilim ben, süper onurlu ve tanrıdan korkan biri olduğumu düşünüyorsan yanılıyorsun. Yeminime güvenmemelisin.
-Dalgasına da olsa her zaman güvenilmez olan taraflarını ve dikkat etmem gereken yerleri belirtiyorsun değil mi? Risk almayı severim, yemin ediyor musun?
Hagremichi güldü.
+Seninle çalışmak işkence gibi olacak. Yine de, bir değişiklik iyi olacak gibi.
-Bunu bir yemin olarak kabul ediyorum.
Polis, Hagremichi'nin bileğindeki kelepçeyi çözdü. Hagremichi bileğini ovuştururken polis bir şey demeden çıktı ve Alikey içeriye girdi.
-Ne istedi?
Hagremichi bir süre tepkisiz kaldı. Sonunda gülümseyerek cevap verdi.
+Birisi beni kurtarmak istediğini söylemiş ve yüklü bir para verip suçumu epey azaltmış. Sen de şikayetçi olmayınca, ayrıca henüz yetişkin sayılmadığım için suçum yok sayılıyor. İnsanlar aptal, söyledim sana. Hadi burdan çıkalım.
Hastaneden çıktılar. Bahçede otoparka doğru yürüdüler ve Hawk'ın yanında durdular.
-Sürmek ister misin?
+Ben mi?
-Başka kim olacak? Sen yaptın ama hiç sürmedin değil mi? Motor dükkana gideceğiz.
+Hay hay. Ama motor sürmeyi bilmiyorum, sıkı tutun.
Sokakta uçarak ilerlerlerken ikisi de coşkuyla bağırıyordu.
-MOTOR SÜRMEYİ BİLMİYORUM DEMİŞTİN LA'N?!
+BİLMİYORDUM, ABİN DOĞUŞTAN YETENEKLİ!
Sonunda dükkanın önünde durdular. Duvardaki sarı boya parçaları ve camların üzerindeki lekeler hala duruyordu.
+Hala eskisi gibi...
-Doraken yenilemem gerektiğini söyledi ama... Bu halini daha çok seviyorum.
+Ben de.
Hagremichi Hawk'ın gövdesine vurdu.
+Sen ne düşünüyorsun Hawk? İlk tanıştığımız günkü gibi değil mi?
-Sana bir sürprizim var, içeri gel.
Alikey kapının hangi anahtarla açıldığını bulmaya çalışırken, Hagremichi onun çabasını gülümseyerek izledi.
-Buldum!
Kapı gıcırtıyla açıldı. Birlikte içeri girdiler. Işık yandığında, Hagremichi karşısında parlayan motora bir süre boş boş baktı. Sonra birden şaşkınlıkla gözleri açıldı ve motora yaklaştı.
+Bu bir Cb250t...
-Evet, güzel mi?
+Muhteşem.
-Yakala o zaman.
Alikey Hagremichi'ye bir anahtar fırlattı.
-Shinchiro bunu Hawk'ı bulduğu yerde bulmuştu. Sana onu geri veremem ama... Bu motoru sana vermek istiyorum.
Hagremichi elindeki anahtarı avcunun içine alıp sıktı.
+Yanılmışım. Shinchiro'ya daha çok benziyorsun.

PetrichorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin