Hapishane

32 2 0
                                    

Hagremichi elindeki tebeşir parçasıyla duvara bir çizik daha attı. 6 gündür buradaydı, henüz sıkılmamıştı. Çoktan kontrolü eline almayı başarmıştı ve çevresine biraz adam toplamıştı. Kollarındaki ve vücudundaki jop izleri, kurallara uymadığında yediği dayağın simgeleriydi. Parmakları kırık sağ elini sarmışlardı, hala kullanamıyordu. Pek umrunda da değildi, zaten birilerini döverken yumruk atmak zorunda değildi. Şimdi, kendi katında onun dışında sadece iki hücre doluydu. Herkes yemekhanedeydi, onlar ise cezalı olanlardı.
-Hagremichi-sama?
Hagremichi başını yavaşça kalın sesin geldiği yere doğru kaldırdı. Kendisinden daha iri, zenci bir adam karşısındaydı. Sert görünüşüne karşın elindeki yemek tepsisini tutarken titriyordu.
-Bunu yapmamız doğru mu?
+Ne diyo'n la'n? Suçlu olduğunu unuttun mu? Bizim işimiz bu. Kapımı aç.
-Yakalanırsak-
+Yine yüzünü dağıtmamı mı istiyorsun?
Adam elindeki anahtarla kapıyı açarken Hagremichi tahta yatağında oturmaya devam etti. Kucağına koyulan yemek tepsisine bir süre aç gözlerle baktı.
+Harika görünüyorlar, anahtarı yerine koy farketmesinler. Gidebilirsin.
-Anahtarı almanın yolunu bilmenize rağmen neden çıkmıyorsunuz?
+Hücreden çıkmakta bir şey yok, olay hapishaneden çıkmak. Burda işler böyle yürüyor, senden daha kısa süredir burdayım ama kuş beyininle bunları farketmeni beklemezdim zaten. Hücre demirleri ve kilitleri paslı, burdan istediğin zaman kolayca çıkabilirsin. Tek sıkıntı, eğer burdan kaçmaya çalışırsan ve kaçarsan, seni daha güvenlikli bir hücreye alırlar. Daha sıkı denetimli. Eğer ordan da kaçarsan daha da sıkısına. O yüzden buradaki güvenlik-
Birden koridorda ayak sesleri yankılanmaya başladı. Hagremichi hızla ağzındaki yemeği yuttu ve tepsiyi yatağın altına atıp ayağa kalktı.
+Kaybol, çabuk.
Adam hızlıca uzaklaştı. Hagremichi köşeden dönenin Akira olduğunu görünce ürperdi. Akira ciddi ifadesiyle ona yürürken parmaklıklardan uzağa geriledi. Hücresinin önünde durdu ve elindeki jopu demire vurdu.
-Ne oldu? Seni korkuttum mu yoksa?
+Neden burdasın?
-Ellerin iyi mi?
Hagremichi demirlere yaklaşmadı ama alçılı elini kaldırıp alayla gülümsedi.
+Baya iyi, doktor küçücük bir ezik var sadece dedi.
-Buna sevindim. Az önceki arkadaşın yemekleri dökmeden getirmiş mi?
Hagremichi'nin gülüşü silindi. Ondan uzaklaştı ve duvara yaslandı.
+Akira-san... Eski bir tanışıklığımız var ve arkadaş sayılırız, bence bunu böyle-
Akira birden kahkaha attı.
-Kana susamış bir katil de olsan bazen çocuk gibi davranıyorsun. Kimseye söylemem, rahat ol. Ellerini uzat.
+İstediğin kadar bilgi vermedim mi? Neden burdasın?
-Merak etme, onun için gelmedim. Bir ziyaretçin var.
+Neden beni almaya sen geliyorsun?
-Senin kişisel gardiyanınım gibi düşün, ya da başkası geldiğinde burnu kırık geri döndüğü için beni yolladılar da diyebiliriz. Uzat ellerini.
Hagremichi eline kelepçe takılırken hiç zorluk çıkarmadı.
+Yani senin ağzını yüzünü dağıtamazmışım?
Akira keyifle elindeki jopu avcuna vurdu. Hagremichiyi iterek hücreden çıkartırken gururluydu.
-Kesinlikle! Bak hala zorluk çıkarmadın.
+Son görüşmemizden bu yana karakterin baya değişmiş sanki.
-Sadece sana uyum sağlıyorum. Sende henüz kaçamamışsın? Hücrede senin yerine kağıt parçası bulmam epey garip olurdu.
+Seni şaşırtmak istemedim.
-Eminim öyledir.
Asansörle inerken ikisi de gülüyordu.
-Seninle farklı zamanlarda karşılaşsaydık, bence iyi arkadaşlar olurduk.
+Hayat bazen acımasız oluyor.
-Geldik.
Akira kapıyı ittirdi ve Hagremichi'yle odaya girdi. Hagremichi sandalye ve masa dışında hiçbir şey olmayan küçük odaya göz gezdirdi.
-Otur şuraya.
Hagremichi oturdu ve elindeki kelepçenin masadaki demire takılmasını bekledi.
-İzliyor olacağım, yanlış bir harekette bulunmasan iyi edersin.
+Ciddi halin beni korkutuyor.
Kapı üstüne kapandı ve kilitlendi. Ziyaretçisinin içeri girmesini beklerken odadaki kameraya baktı. Sonunda, birisi içeri girdi.
+Beni unuttuğunu düşünmeye başlamıştım, kardeşim!
Alikey camın önündeki sandalyeye oturdu.
-Seni bulmam uzun sürdü, nasıl oldu bu?
+Tesadüfen karşılaştık diyebilirim. Bu arada, canım epey sıkıldı.
-İkinci kez yakalanmasan iyi edersin, az kaldı.
Hagremichi güldü. Görüşmenin bittiğini söylemek için içeri görevli girdiğinde Akira da kapıyı açtı.
+Hadi ama, daha yeni gelmiştik.
Akira kelepçeyi demirden çıkarıp Hagremichi'yi tekrar hücresine götürmeye başladı. Birden, iri zenci adam üç gardiyanla yanından geçiyordu. Adam korkak ve sinirli gözlerle Hagremichi'ye doğru hamle yaptı ama polisler acımasızca vurarak onu durdurdular. Hagremichi titredi ve Akira kelepçeyi çekerken yerinden kıpırdamadı.
+Aramızda kalacak demiştin. Gerçekten hücreye mi gidiyoruz?
Akira çekmeyi bıraktı.
-Neyden bu kadar çok korkuyorsun? Sadece bir kaç parmağını kırdım, o da doğruyu söylemen içindi. Yürü.
+Delirmişsin sen. Sakat kalmaya niyetim yok.
-Diğer gardiyanlar sana vurduğunda da mı aynı tepkiyi veriyorsun? Cesur ve kararlı bir çocuksun sanıyordum.
+Hayır, senin elin daha ağır. Söyledim ya, sakat kalmak istemiyorum. Elimi kullanamıyorum zaten.
Akira onu sürüklemeye çalışırken Hagremichi de kendini geriye doğru çekti ama ayakları düz zeminde kayıyordu.
+Akira-san, arkadaşız biz... Lütfen-
Akira birden durdu ve Hagremichi'yi bıraktı. Hagremichi arkaya doğru düştü. Akira yanına çöktü.
-Hagremichi, ölmekten korkuyor musun?
Hagremichi bir süre cevap vermeden ve kıpırdamadan durdu.
+Herkes ölümden korkar.
-O zaman o insanları neden öldürdün? Onlar ölümden korkmuyor muydu?
+Sorguya zaten çekildiğimi sanıyordum.
-O zaman sormamıştım, şuan merak ediyorum. Pişman mısın?
+Vereceğim cevaba bağlı beni dövecek misin?
-Hayır, sadece dürüst ol.
Hagremichi inanmadı ama cevap vermekten başka şansı yoktu.
+Hayır, en ufak pişmanlık duymuyorum. Hiçbirini anlık kararla öldürmedim, uzun süre düşündüm. Bu yüzden, içimde bir pişmanlık yok.
Akira söylediği gibi ona vurmadı. Onu yerden kaldırdı ve hücresine götürdü.
-Hayatını boşa harcadın, her şey farklı olabilirdi. Henüz çocuksun.
+Hayat acımasız, suçlular olmasa senin de mesleğin olmazdı değil mi? En azından her şey bir düzen içinde işliyor. Bana akıl vermeyi bırak.
Akira bir şey demeden hücrenin kapısını kilitledi ve uzaklaştı.

Bir kaç gün sonra, hücresine biri getirildi. Bu tanıdık adamla karşılaşması hoş olmadı. Adam gardiyanlar uzaklaşır uzaklaşmaz Hagremichi'nin boynuna yapıştı ve onu duvara çarptı. Hagremichi kendini korumaya çalışmadı.
-Shinchiro'yu sen öldürmüşsün!
+Evet, aynı zamanda abim oluyor.
Adam sinirle onu diğer duvara fırlattı.
-Sana oğlumu emanet ettim!
+Alijiro hala hayatta. Sakin ol da doğru dürüst konuşalım. Seni buraya o yolladı değil mi?
-Kalk da savaş benimle seni piç!
Hagremichi kalktı ve bir kaç dakika içinde adam yerde halsiz bir şekilde oturuyordu.
+Şimdi sakince konuşabilir miyiz? Bana planı anlat.
-Sakurako'nun neyiydin?
Hagremichi offladı.
+Oğluydum, başka sorunu yanıtlamayacağım. Anlat artık da çıkalım şuradan.
Plan basitti ama kurtulmak için yeterliydi. Gece yarısına kadar beklediler, Hagremichi nöbetçi gardiyanın boynunu kırdı ve işlerini sağlama aldılar. Alikey'in babası, başta söylense de sonunda plana adapte oldu. Söylediği gibi, alt katlara indikçe gardiyanlar baygın veya ölü yerde yatıyorlardı. Hagremichi, topladığı adamların kilitlerini tek tek açtı. Yavaşça en alt kata, çıkışa indiler. Alikey çıkışta iki kişiyi öldürmüş, elinde tabancayla bekliyordu. Hiçbir şey olmamış gibi kolayca kapıdan çıktılar.
-Geç geldiniz?
+Babanı ikna etmek uzun sürdü. Gidelim şuradan, yakalanırsak hiç hoş olmaz. Adamları yarın-
Birden bire hapishanenin sirenleri çalmaya başladı.
+KOŞUN!
İçeride kaçan suçlular izdiham çıkarırken, motorlarıyla uzaklaştılar.

PetrichorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin