Herşey ne kadarda yavaş ilerliyordu sanki. Bense bu yavaşlık hiç bitmesin istiyordum. Her duyguyu dibine kadar yaşamalıydım çünkü. Emre her gece hayallerimi süslerken, gündüz cebelleştiğim derslerde de zihnimi meşgul etmeye başlamıştı. Sıraya kafamı koyup, gözlerimi kapatıp olmayan şeylerin hayallerinde dolanıp duruyordum.. Galata önünde öpüştük bile hayallerimde.. Öyle bir dalıp gitmelerdi bunlar.. Bir yandan da kimse anlamasın, kimse duymasın istiyordum..
Bir cuma sabahıydı. Hava yağmurlu ama soğuk değil.. Camdan dışarıyı seyrettim bir süre. Elimi dışarı uzatıp yağmuru hissettim birazda. Karşıdaki erkek yurdunun penceresine aniden Emre'nin gölgesinin yansıması beni afallattı. Elini cebine götürerek bir sigara çıkardı ve onu yaktı. Daha sonra camdan dışarı sarkıp sigarasını içmeye başladı. Cesaretine şaşırmıştım. Ya nöbetçi öğretmen uyanıp onu yakalarsa, disiplinlik olurdu. Ama bu durum hiçte umrunda değil gibi görünüyordu uzaktan. Beni farketmesin diye içeri girdim ve uzaktan onu seyretmeye koyuldum. Kumral saçlarından bir tutam beyaz çehresindeki alnının ortasına düşmüştü. Sigarasını keyifle içine çekerken etrafa göz gezdirmeyi de ihmal etmiyordu. Sigara izmaritini filtresine kadar bitirdikten sonra elinde kalan izmariti cebine koydu. Bir müddet dışarıyı seyretti. Sağ eliyle alnına düşen kahkülünü geri attı ve içeri girdi. Bir kez daha aşık oldum ona. Ergenliğimin bana verdiği yetkiye dayanarak günde kurduğum onlarca hayalin sayısını o gğn yüzlere çıkardım. Daldıkça daldım.
Omzumda hissettiğim el ile hayallerimi yarıda bırakıp arkama döndüm. Irmak gelmişti.
"pişt napıyosun burda" dedi.
"hiç biraz hava alayım dedim sen napıyorsun?" diye karşılık verdim.
"kızlar soru çözmek için uyandırdı bende bir iki test çözdüm öyle seni görünce yanına geleyim dedim. İyi misin sen?" dedi. Ve beni anlamaya çalışır gibi yüzüme baktı.
"iyim iyi" dedim ve beraber o muhteşem camın önünden ayrıldık. Okula saati yaklaşırken hazırlanmak için odalarımıza geçtik. Herkes uyanmıştı. Yurtta sabah kargaşası yaşanıyordu resmen.. Elif'le yemekhaneye indik. Kahvaltı kuyruğunda bekliyorduk. Elif tablotunu aldı sora bana gelince arkamda Emre'nin durduğunu farkettim. Bugün bütün tevafuklar bana hizmet ediyordu sanki. Sabah camda karşılaşmamız şimdi kahvaltı kuyruğunda.. Neyse camda beni görmemişti en azından. Ben öyle sanıyordum. Tablotumu alıp uzun kahvaltı büfesinin en başından sırayla kahvaltılıkları almaya başladım. Ben adım adım ilerlerken Emre de mecburen ardımsıra geliyordu.
"Bu yaşta ayıcıklı pembe pijamaların olduğuna inanamıyorum" dedi gülerek. Bu gülme dalga geçmek gibi bir gülme değildi. Onu hissetmiştim o an. Ne diyeceğimi bilemedim beni sabah camda görmüştü. Hemde o haldeyken. Yerin dibine girdim utancımdan resmen. Yinede susmak istemedim.
"Ne var bunda " dedim sadece sanki kelime daparcığımdaki bütün kelimeler silinmişti. Kuracak cümle bulamıyordum. Emre tebessümüne devam ederek "hiç canım ne olacak" dedi. Gülümsüyordu. O kadar eşsiz bir andı ki benim için. Farkedilmiştim. Ayıcıklı pijamalarımla olsa bile farketmişti beni. Büfenin sonundaki çay semaverinden çayımı alarak Elif'in arkasından kahvaltı masasına geçtim. Bu sefer Emre'yle göz göze gelemeyeceğim şekilde oturmuştum. Kısa süreli de olsa utanma duygumu üstümden atmak kolay olmadı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 TE 4
Teen FictionHayatını 4 bölüm olarak değerlendiren Aslı'nın kendi anlatımıyla ruh dünyası ve yaşadıkları... Hayatını çizdiği yollar ve yol ayrımları.. Kendin olmanın zor olduğu dönemlerde bile kendinden ödün vermeyen insanlardır hayatın kazananları..