1.Bölüm (Kurnaz Tilki)

42 3 45
                                    

Hayat ne gariptir değil mi? İstediklerimizi vermez ama istemediklerimizi bolca hatta fazlasıyla bize verebilir. Hayat zorluk demektir. İnsanlar hayatında huzur ister ama kaosu yaşar. İşte bu bizim sınavımız olur. Bu da Aleyna'nın sınavı

Başımı sıraya koymuştum. Ders edebiyattı. Ya da ninni dersi de denilebilirdi. Hoca öyle bir anlatıyordu ki uyumamaya çalışmak elde değildi.

Kafama gelen kağıtla başımı sıradan kaldırdım. Kim atmıştı şimdi bu kağıdı kafama?
Sıraya baktığımda kağıt yoktu, anlaşılan yere düşmüştü. Yere eğildim ve işte oradaydı. Kolumla uzanıp buruşmuş kağıdı alıp etrafıma bakındım. Tam da tahmin ettiğim gibi bu kağıdı Alp atmıştı. Allah bilir ne yazmıştı içine salak çocuk.
Kağıdı açmaya yeltendiğim anda edebiyat hocası bana seslendi.
"Aleyna, sence neden?" diye bir soru sorduğunda boş gözlerle etrafa bakınmaya başladım.

Yahu hoca nasıl bir soru bu, 'sence neden?' ilk soruyu söyle sonra sence neden diye sor. Nerden bileyim ben şimdi.

Ben bunları düşünürken "Aleyna, hadi kızım." diye seslenmişti tekrardan. Oturuşumu düzleştirdim.
"Hocam ben soruyu duyamadım." dediğim an "Tam da tahmin ettiğim gibi. Aleyna sorun ne, neden dersi dinlemiyorsun?"

İçimden "Çünkü dersiniz çok sıkıcı ve uyku getirici." dedim.

"Kusura bakmayın hocam, başım ağrıyor biraz." dedikten sonra zil çaldı ve hoca topuklu ayakkabının o tok sesiyle sınıftan çıktı.

Başımı tekrardan sıraya koyduktan sonra yanımda bir hareketlenme hissettim. Ne olurdu biraz uyusam. Artık uykusuzluktan cidden başım ağrıyacaktı.

"Demek Aleynacığın başı ağrıyor ha?" diye söylendi Alp. Başımı tekrardan koyduğum sıradan kaldırdım.
"Ne var, ne istiyorsun?"
"Son günlerde biraz mutsuzuz. Noluyor?"
Kafamı geriye attım ve gözlerimi kapattım. "Sıkılıyorum." dedim.
"Evet, orası belli." dedikten sonra parmaklarını kolumda gezdirmeye başladı.
"Amacın ne Alp?"
"Attığım kağıdı açsaydın amacımı öğrenirdin güzelim." dedikten sonra başımı tekrar dik konuma getirdim. O sırada Alp'in eli saçlarımla oynamakla meşkuldü.

Alp, ela gözleri olan ve kahve rengi saçlara sahip olan uzun boylu biriydi. Yakışıklı çocuktu. Pisliğin tekiydi. Bu yüzden kızlar ona yaklaşmazdı.
Ama bana karşı hep iyi davranırdı. Onunla 2 senedir süren bir arkadaşlığımız vardı. Bazı hareketleri sinir bozucu olsa da seviyordum eşek herifi.

Açtığım kağıdın içinde bir sokak adı vardı. Anlamaz gözlerle Alp'e baktım fakat o sırıtıyordu.
"Ne bu?" diye sordum.
"Buu bizim eğlence sebebimiz."
Kaşlarımı çattım. Alp ise hala sırıtıyordu.
"Off ne oldu senin güzel, akıllı kafana? Taş falan mı düştü ya da hafızanı mı kaybettin?"
"Ay yorgunum Alp, anlamıyorum."
"Şöyle açıklıyım. Bu akşam saat 08.30 da yola çıkıcağız ve çok güzel bir partiye dahil olucağız."

İşte şimdi yüzüm gülmüştü. Partiler genelde klişe şeylerdi hatta bazen bayıcı çünkü birbirinden sahte insanlar olabiliyordu. Ama partiler sadece sevdiklerinizle eğlenceli bir hal alıyordu çünkü onları tanırdınız.

" Eee ne diyorsun, gidiyor muyuz? " diye sorunca başımı olumlu anlamda salladım.
" Güzel, akşam söyle sexi bir şeyler giy. Anlarsın ya." dedi ve göz kırptı.
Omzuna yumruk attıktan sonra "Ben senin bildiğin kızlardan değilim Alp Toksöz. Bunu o küçük beynine sok." dedikten sonra saçlarımı karıştırdı ve sınıftan çıktı. Lanet olasıca herif.

                               ***
"Hoşgeldin Aleyna." dedi annemin arkadaşı.
"Oo asıl sen hoşgeldin Yasemin teyze." dedim ve sonrasında öpüşüp koklaşmalar. Anlıyacağınız eve gelmiştim.

İki Kalp Bir Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin