3.Bölüm (İki Yüzlü)

8 3 30
                                    

Parti günü
Alp;

Okulun sıkıcı günlerinden birindeydik. Edebiyat hocasının ağzından çıkan kelimeler bir kulağımdan girip bir kulağımdan çıkıyordu. Zaten Türktük, ne diye bu kadar üstümüze gelip bize abuk sabuk kuralları öğretiyorlardı?

Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde kafasını sıraya yaslamış olan Aleynayı gördüm. Benim küçük çocuk Aleynamı.

Aleyna'nın kumral saçları vardı. Bir de mavi gözleri. Saçları çok güzel kokuyordu. Muhtemelen her gün üşenmeden duşa giriyordu. Cam gibi parlayan elmas mavisi gözleri de bir başkaydı. Gözlerine baktığınız andan itibaren nutkunuz tutulacak türdendi.

Aklıma gelen fikirle bir kağıt aldım ve üzerine adres yazmaya başladım. Bu gün Aleynacığı bir yere götürecektim. Hem kendimi birinden korumam için hem de Aleynayı şu uykulu halinden alıkoymak için.

Kağıdı top haline getirdim ve edebiyat hocası arkasını döndüğü an kağıdı Aleynaya attım.

Kağıttan yaptığım top Aleyna'nın kafasına çarpıp yere düştü. O an gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Aleyna yere eğilip kağıdı aldı ve açmaya başladı anda edebiyat hocası Aleynaya soru sordu.

Yani hoca, eğlencenin tam ortasında da soru sormayıver.

Aleyna, hocanın sorduğu soruya bahane ile cevap verince tam da o anda zil çalmıştı. Şanslı limonum benim. Yerimden kalkarak Aleyna'nın yanına gittim.

"Demek Aleynacığın başı ağrıyor ha?" dedim dalga geçerek, az önce söylediği bahane buydu. Başının ağrımadığını çok iyi biliyordum.
"Ne var, ne istiyorsun?" dedi sinirli bir tavırla.
"Son günlerde biraz mutsuzuz, noluyor?"
Kafasını geriye attı ve "Sıkılıyorum." dedi.
"Evet, orası belli." dedikten sonra parmaklarımı kolunda gezdirmeye başladım.
"Amacın ne Alp?"
"Attığım kağıdı açsaydın amacımı öğrenirdin güzelim." dedikten sonra Aleyna oturuşunu dik konuma getirdi. Ben de onun saçlarıyla oynarken kağıdı açtı. Anlamaz gözlerle bana bakınca sırıttım. Aslında anlaması gerekirdi. Ama neyse ben de açıklayabilirim ne olduğunu di mi?

***

Aleyna ile partinin olduğu yerde büyük bir evdeydik. Buraya daha önce de gelirdim. Arkadaşlarımla takılırdım. Pek tekin yer değildi. Aleyna'nın sevip sevmeyeceğini bilemezdim ama benim bir amacım vardı. Bu gün hem kendimi birinden uzaklaştıracaktım hem de Aleyna'nın moralini yerine getirmeye çalışacaktım. Çok iyi bir arkadaşım, aynen öyleyim.

Aleyna, Mete ve Kıvanç ile tanışmıştı. Bir de Kardelen...

Kardelen, ben gelir gelmez boynuma sarılmıştı. O sırada Aleynaya bakma fırsatı bulmuştum. Biraz garip bakıyor gibiydi. Daha önce onu böyle bakarken görmemiştim.

Kardelen hala bana sarılmaya devam ettiği için onu biraz ittirdim. Bu yaptığıma pek sevinmemişti. Zaten sevinip sevinmemesi önemli de değildi.

Kardelen ile bu evde tanışmıştık. Biraz deli dolu insandı. İnsanı, kendisine nasıl çekeceğini iyi biliyordu. Açıkçası bana da böyle yaklaşmıştı. Kardelen'i ilk bar kısmında otururken görmüştüm. Üstünde siyah bir elbise vardı. Kardelen'i her bakan erkek onu çekici bulabilirdi. İçki almak için bar bölümüne gittiğimde daha yakından görme fırsatım olmuştu. Güzel bir yüzü vardı. Mor saçları ışıkta parlıyordu. Kahverengi gözleri ile benim gözlerim buluşunca bana gülümsemişti. Ben de ona ufak bir tebessümle gülümseyip göz kırmıştım. Anlıyacağınız biraz kurnaz bir tiptim. Kardelen'i göz kırpınca kafasını yana eymiş ve gözlerini kısmıştı. Ben de ona karşılık olarak gözlerimi kısmıştım. Bar ile ilgilenen adam bana içkimi verdiğinde Kardelen'i yanındaki sandalyeye oturmuştum.

İki Kalp Bir Hayat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin