Deva..
İlk mektubu okuduktan sonra yukarı çıkmıştım. Odama girip mektubu masama bıraktım. Başımın dayanılmaz ağrısını tekrardan farkedip havaya derin bir nefes saldım. Odada duran hîfayı o zaman farkettim.
"Kimmiş?" Dedi elimdeki mektuba bakarak..
"Kimmiş onu veren abi?"Hîfa..
Benim 8 yaşındaki kardeşim.. cüssesi küçük olduğu için görenler onu 6 falan zannederdi ama kalbi ve aklı benden bile büyüktü.Benim en iyi arkadaşımdı. 24 yaşında bir kız ile 8 yaşında bir çocuk nasıl arkadaş olur demeyin çünkü oluyor.. Allah benim hayatıma onu bir teselli olarak göndermişti bunun başka açıklaması yoktu. Her şeyimi biliyordu. Her şeyimi dinliyordu. Ve her zaman bana akıl veriyordu ve evet, 8 yaşındaydı.
Mektubu masaya koydum. Bu adamı ilk defa görüyordum. Yada daha önce gördüğümü hatırlamıyordum. Adını da bilmiyordum.
"Bilmiyorum" dedim.
"Tanımıyorum"Hala meraklı gözlerle bakmaya devam edince açıkladım.
"Bir arkadaşı vermiş. Bana ulaştırması için..""Arkadaşı kimmiş?" Dedi bilmiş bir Eda ile..
"Ne bileyim hîfa tanımıyorum ki.."O sırada içeri annem girdi. Hîfayı bir göz işareti ile dışarı çıkardı. Ne konuşacağını anlamıştım. 14 yaşından beri bunları konuşuyorduk zaten..
"Ercan aşağıda.." dedi sinirle..
"Bu adama saygısızlık etmekten de arsızlık etmekten de vazgeç artık.."Ağır ithamlardı bunlar.. ama alışmıştım artık.. Demir'den bir zırh yapmıştım kendime.. ona çarpıp geri dönüyorlardı. Ama sadece bunlar değil, bütün umutlar, sevgiler, ona çarpıp geri dönüyordu. Yüzümde bir adele bile kıpırdamıyordu artık..
Ercan..
Üvey kuzenim.. annemin üvey abisinin oğlu..hiçbir kan bağım olmayan ama çocukluğumdan beri evimizden gitmeyen çocuk..annem ve babam tarafından ben 5 yaşındayken vefat eden benden iki yaş büyük abimin yerine koyulan psikopat herif..Küçükken benimle oynamaya gelirdi. Evi yakındı. O zamanlar böyle pislikler yoktu içinde çocuktu daha.. her gün bizdeydi. Abim öldükten sonra bize gele gide onu benimsediler. Abimin yerine koydular.. ve beni, bizi unuttular. Ne ben ne de hîfa yoktu artık.. bir tek abimin acısı ve onun yerine koydukları bu çocuk vardı.
Ben hîfa da bu eksikliği tam olarak tamamlamasam da, eksiltmeye çalışıyordum ama bana bunu yapacak kimse yoktu.
İş bu sevgisizlikle de kalmadı. Ercan'ın aklı hep başka türlü çalıştı. Hep acı çektirdi bana.. planlı bir sosyopattı Ercan.. başta çığlıklar attım duysunlar diye, anlasınlar, yardım etsinler diye, ama sadece Ercan'ı duydular, sadece onu anladılar, sadece ona yardım ettiler.
Onlara göre yalancı olan bendim. Ercan'a iftira atan bendim. Üstelik daha 14 yaşındayken, ben kapalıyken bana saçını gösterdi diye iftira atan oydu. 17 yaşındayken benimle yalnız kalmaya çalıştı diyen oydu.
18 yaşındayken bana mesaj attı diyen oydu. 19 yaşındayken bana ilanı aşk ediyor peşimi bırakmıyor diyen oydu.
Yemin ederim bunların hiçbirisini yapmadım. Ama kimse inanmadı bana.. annem babam bile.. ve hala her gün evimize geliyor. Annemle babam onu hala abim gibi seviyorlar. Her seferinde onlara benimle ilgili başka yalanlar söylüyor. Ve hepsinde sanki ben ona sırılsıklam aşıkmışım, ama o bana kızmıyormuş, beni anlıyormuş, onların da kızmasını istemiyormuş, sadece bir anne ve baba olarak haberdar olmalarını istiyormuş, kötü bir niyeti yolmuş tavrı takınıyor..
Çok yoruldum artık..bir kere değil defalarca, her gün tekrar tekrar yoruldum..
Ne fayda!
Telefonumu verdim,
"Alın bakın, ben ona yazmıyorum, aramıyorum"dedim. İnanmadılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili dost..
SpiritualSevgili dost.. Muhammed bu iki kelimeyi ilk yazarken, yazdığı kadını ne tanıyordu, nede onu farketmişti. Belki defalarca görmüştü onu o aynı mahallede..belki belki bir bankta Yanyana oturmuş, belki birbirlerini görmeden aynı otobüse binmişlerdi. Onu...