6~sevme korkusu..

59 8 5
                                    

"Sevgili dost..
Şöyle bir cümle yazıyordu geçen gün okuduğum kitapta..
'Sevme korkusu öyle kötürüm etti ki herkesi, yalnızlıktan bunalan insan, dönüp yine kendi yalnızlığına sığınıyor.'
Güzelce çizdim üstünü.. sevme korkusu.. sevmekten korkuyoruz.. sakın bana hayat kötü insanlar güvenilmez deme.. haklı olabilirsin ve hatta haklısın ama bunların beni sevmekten vazgeçirmesine izin veremem. Seni sevmekten vazgeçirmesine izin veremem..

Ve evet..
Seni seviyorum sevgili dost..
yaz yağmuru gibi, gökkuşağı gibi ve yağmur sonrası toprak kokusu gibi seviyorum. Bana yaşadığımı hissettirecek kadar seviyorum ve daha önemlisi, seni sevmekten asla korkmuyorum. Çünkü  sevme korkusu bizi kötürüm ediyor..ben kötürüm olmak istemiyorum sevgili dost.. ben seninle yürümek istiyorum...

Üzüleceğiz belki.. evet evet, mutlaka üzüleceğimiz zamanlar olur. Belki gözlerimiz dolar, yada bir köşeye çekilir biraz kendimiz dinleriz, yine konuşur, yine anlaşır, yine bozuşur ve yine konuşup anlaşırız..yaşamak da az çok böyle bir şey değil mi zaten?

Bir diyalog da okumuştum. Yanlış hatırlamıyorsam Yaşlı bir amcaya eşi ile ilgili bir konuda
"Çok üzüleceksin!"  Diyorlardı.
Şöyle cevap veriyordu
"Ne çıkar? Uğruna ölmeye razı olduğumun derdine mi razı olmayacağım?"

Ben olurum sevgili dost..

Umutsuz anlarımız da olabilir. Belki birbirimizi bulmadan önce de oluyordu. Çaresiz, hissiz, halsiz anlarımız.. sesimizi duymayacak bazıları.. olsun.. bu dünya yaradanın imtihan yurdu..
"biz bağıracağız, birileri hep duymayacak..
duyanlara selam olsun.."  diyor İsmet özel..
Biz, birbirimizi duyacağız..

Eğer içimizde bir gönül varsa, masal dinleyen, sulara bakan, kuşlara gülen, yalnızlıkla ürperen bir gönül, dünyamız inşam gövdesinden yeniden filizlenmeye başlayacaktır. Mutlaka başlayacaktır..

Ben artık filizlenmek istiyorum. Yaşamak, daha çok yaşamak, seninle yaşamak istiyorum. Seninle kötürüm olmadan, ruhumuzu kötürüm etmeden, aydınlık, güzel, mavi yarınlara gitmek istiyorum..

Senin de ihtiyacın yok mu aydınlık mavi yarınlara?
Gel, filizlerimiz aynı anda ruhumuza atıp birbirimizin filizlerini sulayarak yolumuza devam edelim..

Seni seviyorum ve pazar günü saat 12.00 da Atlas parkında bekliyor olacağım.
Birbirimiz hep duyacağımız, anlayacağımız yarınlarımız olsun. Umutlu yarınlarımız olsun..
Selametle.."
-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/—
Deva...

Cumartesi akşamı oldu. Mektubu bana çarlamba günü vermişti. Ve o günden beri kaç defa okuduğumu hatırlamıyorum. Cümleleri ezberlemiş olabilirim. Hala bana bunları yapanın kendisi olduğumu söylememişti. Çekiniyor muydu?

Belki de..ona ters davranmıyordum. Mektuplarıma karşılık veriyordum. Ama o hala arkadaşının adına mektupları vermeye devam ediyordu.

Buluşmak için Yazdığı park, onu mektup yazarak ilk gördüğüm parktı. Belki orada, aslında bütün bunları kendisi yaptığını söyleyecekti.

Peki ben gidecek miydim?
Gidip onunla karşılaşmak düşüncesi öyle yerleri harekete geçiriyordu ki içimde, varlıklarından hiç haberim yoktu şimdiye kadar.. adına umut denen bir şey, bütün vücuduma yayılıyordu.

Başıma kötü şeyler geliyordu. Ama o umut hiç ölmüyordu. Hayata bir şekilde tutunuyordum. Kendimi salmıyor, dünyaya küsmüyordum. Buda Ercan'ı delirtiyordu. İnanmıştım ona.. bana inandığına, beni anladığına, beni sevdiğine, inanmıştım. Bir ihtimal daha olduğuma inanmıştım.

Sevgili dost..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin