Deva..
Bu onun gelmediği ikinci gün.. bir gün geçti, ikinci günün akşamındayız.. iki gündür ruh gibi gezdiğimi bilmiyor. Onu çok merak ettiğimi, ona seni sevmiyorum dedikten sonda saatlerce ağladığımı bilmiyor..
Hiçbir şey bilmiyor..Aşağıya su içmeye indim. Burası güzel bir evdi. Etraf ferahtı, hava güzeldi. Şartlar böyle olmasaydı, burda olduğum için çok mutlu olurdum. Ama şimdi tam bir çaresizlik içinde onun gelip 10 dakika da olsa yüzünü görmeyi bekliyorum.
Ama canım acıyor..benim yüzümden hayatındaki dengeler değişiyor çünkü.. beni korumak için yolunda giden hayatını bozuyor.. canı acıyor..
Onu sevmemiş olmayı istedim. O yüzden bağırdım yüzüne yüzüne.. onu hiç sevmemiş olmayı, bunları yaşamamış olmayı, onu benim dertlerime, karanlığıma çekmemiş olmayı isterdim.
Çünkü ben zaten yıllardır karanlık içinde debeleniyordum. Ama o.. tertemiz, güzel, sevgi, saygı dolu bir hayatı vardı. Şimdi ise benim karanlığım ona bulaşıyordu. Oda çaresiz oda umutsuz bir hayat sürmeye başlamıştı.
"Seni sevmiyorum.."
Elimden gelen tek şey bunu söylemekti. Belki bencillik eder, çekilirdi benim hayatımdan.. belki onu sevmeyen bir kız için hayatının dengelerini değiştirmeye gerek duymazdı.
Ama olmadı.. yapmadı çünkü öyle bir adam değil..
Ah.. sevmemek ne kelime, her gün daha çok seviyorum onu..Ne yapacağım kendimle? bu duygularla ne yapacağım? Gözümün önünde benim yüzümden hayatını değiştirirken ben seyirci mi kalacağım? Ne yapabilirim? Onun canının yanmasına izin mi vereceğim?
Suyumu içip tekrar yukarı odaya çıktım. Akşam iyice çökmüştü. Kapı açılma sesi duydum. Gıcırt.. bu dünyanın en güzel melodisi mi? Geldi.. içeriye adım atıyor şu anda.. onu sevmiyorum dedim diye beni bırakmadı.. geldi..
Derin bir nefes verdim. Sanki o gittiğinden beri tutuyordum bu nefesi..
Abdestimi az önce almıştım. Sanki hiç kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpmıyormuşcasına akşam namazımı kıldım.Biraz sonra aşağıya inip, yine kalbim yerinden çıkacakmışcasına çarpmıyormuş gibi davranacaktım. Belki usanırdı benden..
Usanır mıydı? Bilmiyorum.. ama başka türlü davranmayı da bilmiyorum zaten.. bir adamı seviyormuş gibi davranmayı bilmiyorum.
Bilsem de ona davranmam.. onu sevgimin altında ezemem.. bana o gözle bakmıyor.. o gözle bakmadığı, benim gibi sevmediği ve bütün acılarını bildiği bir kızın, sevgisi altında ezilmesine, karşılık verememesine gerek yok..
Böylesi daha iyi..
Uzun lafın kısası, onu seviyorum.. bunu biliyorum. Ve bildiğim bir şey daha varsa, onu benim karanlığıma bulaştırmayacağım..
-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/-/Devanın bana gözlerimin içine baka baka seni sevmiyorum demesinin üzerinden yalnızca iki gün geçti ama hala kulağımda 'seni sevmiyorum' diye bağırıyor.. her seferinde gözlerimi çevirip başka yöne bakıyorum.. duymamaya çalışıyorum.
Bu akşam da onların kaldığı eve geldim. başka yapacak nir şeyim yok ki.. elimde gelirken aldığım şekerlemeler vardı. Ben şekerli şeyleri çok seviyordum. Görünce dayamamamıştım. Elimde şekerleme ile kapıya gelince halam ben çalmadan açıp beni içeri aldı. Şekerlemeleri masaya bıraktım. Gözlerimle onu aradım. Yoktu. Halama döndüm.
"Nerde?""Aleyküm selam.." dedi halam sitemkar bir sesle..
Yanlış yaptığımı anlayıp düzelttim.
"Selamun aleyküm halaların bir tanesi.." dedim. Ama halam bununla ikna olmayıp burun kıvırdı.
"Hadi ordan sahtekar.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili dost..
SpiritualSevgili dost.. Muhammed bu iki kelimeyi ilk yazarken, yazdığı kadını ne tanıyordu, nede onu farketmişti. Belki defalarca görmüştü onu o aynı mahallede..belki belki bir bankta Yanyana oturmuş, belki birbirlerini görmeden aynı otobüse binmişlerdi. Onu...