"Baby, how do you sleep when you lied to me?"
Jungkook 4 gündür Taehyung'u görmüyordu.
Bayan Moon'un aramasından sonra me yapacağını bilmeyen Jungkook dakikalarca koridorda beklemişti. Ne yapmalıydı? Hayat mücadelesi veren sevgilisine mi koşmalıydı yoksa kendisinden yardım bekleyen sevgilisinin annesine mi?
Düşüncelerini ile boğuşurken nefes alamayacak kadar stresliydi. Kendine bile inanamadığı bir şekilde adımları geri geri giderek acilden çıkmıştı. "En azından yanında doktorlar var." diye düşündü. Bayan Moon'dan pek hoşlanmasa da sesindeki o çaresizliği anlamıştı ve Jeon Jungkook kendisinden yardım isteyen birine asla sırt çeviremeyecek kadar yumuşak kalpliydi.
Aradan dört gün geçerken Bayan Moon hiç kimsenin haberi olmadan Jungkook'un evinde kalmaya devam ediyordu. Tam dört gündür Jungkook'un evindeydi. Onu her gördüğünde nefret kusan kadın, yine o masum çocuğun yatağında yatıyordu.
Yüzüne küfürler ederek yollamaya çalıştığı çocuk, yaralarına pansuman yapıyor, kendi elleriyle çorba içiriyordu. Bayan Moon ise ona yaptığı kötülüklere rağmen kendisine bu kadar iyi davranması karşısında mahcubiyetini sanki kimseye muhtaç değilmiş gibi davranmaya çalışsa dahi gizleyemiyordu.
Başına bir şey geldiğinde ilk olarak Jungkook'a koşmuştu. O da biliyordu ki, Jungkook aslında kötü biri değildi ve kimseye kin beslemeyecek kadar hassas bir kalbi vardı. Bu yüzden Jungkook'a sığınmak onun tek şansıydı.
Jungkook yaptığı yeşil çayın kokusuyla hafif tebessüm ederek mutfak masasında sigara içerek kendisini bekleyen kadına doğru adımladı. Elindeki sigara daha yarıya inmeden ellerinden alınarak küllüğe bastırıldığında kadın yüzünü ekşitmiş ardından önüne sürüklenen çayı yudumlamaya başlamıştı.
Jungkook da kahvesini alarak tam karşısında yerini aldığında Moon sırtını sandalyesinden ayırarak biraz öne kaydı. "Jungkook."
"Kimseye söylemeyeceğim Moon, evet yüz kere tekrarladın bunu."
"Söylemeyeceğini biliyorum." başını eğdiği masadan kaldırarak ellerini sıcak kupadan ayırdı. Masanın üzerine duran beyaz kemikli ellere uzandığında Jungkook onun bu hareketine şaşırsada elini tutmasına izin verdi. "Çok teşekkür ederim. Benim gibi birine yardım edecek tek kişi sendin. Sana borçlandım."
"Neden kendinden kötü biriymişsin gibi konuşuyorsun?" Jungkook sorusuyla dudağının kenarı yukarı kıvrılmıştı Moon'un. Bunu biliyorsun der gibi yüzüne bakmaya devam etti. "Oğlunu korumaya çalışan bir annesin gözümde, ne eksik ne fazla."
"Gerçekten böyle düşündüğüne inanmıyorum, benden nefret etmelisin." Moon'un çenesi titrerken yaptıklarını bir bir gözünün önünden geçiyor gibiydi. O an Jungkook'un parlak gözlerine baktığında bu çocuğun gerçekten hiçbir hakareti haketmediğini haykırmak istiyordu. Moon kendini affettirmek istiyordu. O da uzun zamandır biliyordu ki, yaşananların hiçbiri Jungkook'un suçu değildi. O sadece bir kurban aramıştı. Sözünü geçirebileceği birini seçerek günah keçisi aramıştı. Ama şimdi yaptıklarından ötürü utanç içindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Motorcycle club |Taekook
FanfictionDaegu'yu yaptığı silah ticareti ile hakimiyeti altına alan çete lideri Kim Taehyung, çetesi ve sevgilisi Jeon Jungkook arasında kalmıştı, seçim ise ona ait değildi. "Sevişip dünyayı verdik ateşe." [Argo, cinsellik ve şiddet içeriklidir] ৳10.05.21৳ ৳...