Episode 1

9.3K 479 315
                                    


"Bang Bang your dead!"


"Siktir! Eğilin!"

"Noluyor lan!"

Her günüm atraksiyon anasını satayım.

Her sabah olduğu gibi dikdörtgen masanın etrafında oturma düzenimize dikkat ederek oturmuş, beni pür dikkat dinleyen arkadaşlarıma gün içinde yapılacaklar hakkında kısa ama gerekli konuşmamı yapıyorken hangi siktiğimin canına susamışı bu saatte mekanıma silahlarla ateş ederek ölümünü hazırlıyordu?

Ardı arkası kesilmeyen seslerin ardından inen camlar ve parçalanan tablolar dışında burnumuz kanamadan sesler kesilmişti. Eğildiğim masanın altından emekleyerek kapıya doğru ulaşmaya çalışırken bir elim belimdeki silahımdaydı.

Yanımda sürüklenen Yoongi'ye doğru silahın ucuyla kapının arkasını gösterdiğinde göz kırparak oraya yönelmişti.

Başına ilk defa böyle bir şey gelen Soobin bar tezgahın altına saklanmış dizlerini kendine çekip başını yaslamış büyük ihtimalle ağlıyordu? Ah be çocuk bunlar iyi günlerin.

Hoseok'un sabırsız hallerini bildiğimden fısıldayarak "Ani bir hareket yapayım deme sakın!" diyerek uyarma gereği duymuştum. Aynı şekilde göz devirerek "Kimse mekanımızı elini kolunu sallaya sallaya basamaz amınakoyayım sığıntı gibi bekleyecek değilim!" dedikten saniyeler sonra ayaklanarak bir yandan ateş ediyor bir yandan kapıya doğru yürüyordu.

Bizim ekip cidden sıkıntılı. Baştan uyarayım. Sorgulamayın.

"Bang Bang öldünüz!"

Ne? Hayır. Şaka olmalı.

Bu ince sesi tanıyorum. Lanet olsun ki bu sesi tanıyorum ve birazdan kan gölüne dönecek olan mekanım için şimdiden ağıtlar yakmaya başlayabilirdim.

"Yanlış duyduğumu söyle bana!"

Yoongi'nin buram buram öfke barındıran çığlığı ile yüzümü buruşturmuş elimle alnımı sıvazlayarak arkadaşımın katil olmaması için tanrı ile küçük bir konuşma yapmaya başlamıştım.

"Park Jimin!"

"Evet bebeğim" dedi işaret parmağıyla kendisini göstererek. Yüzünde yaramaz bir gülüşle sağ elinde tuttuğu silahını işaret parmağında çevirerek yaptığı sürprizden(!) oldukça memnun bir haldeydi. "Ta kendisi"

Yıllar her birimizden bir şeyler koparıp götürse de Park Jimin'den bir şey alamadığı gözle görülür haldeydi. Bu piç zaten kimseye kolay kolay bir şeyini vermezdi.

Yırtık kotu, üzerine dar gelen tişörtü, eskitme postalları ve turuncu saçlarıyla bir afet gibiydi.

"Öldüreceğim lan seni!"

Yoongi'nin kolundan tutarak geriye doğru çektim. "Sırası değil!"

Yaklaşık on adım ilerimizde Park Jimin ve adamları son derece öz güvenleriyle gövde gösterisi yapıyordu. Biz ise olayın şokuyla birbirimize bakmayı kestikten sonra odak noktamız Jimin'e dönmüştük.

Motorcycle club |TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin