Taslakta olan bölümdür.
Önceden yazılmıştır.
İyi okumalar
■■■■■■
ELİF KALENDAR
İnsanlar bazen yeni hayata adım attığın da ya da hayatına yeni biri aldığın da her zaman temkinli olurdu.Bu benim içinde geçerliydi. Yanıma aldığım çalışanlardan, evime gelen misafirlere hep o gözle bakmış bir an olsun arada ki mesafeyi azaltmamıştım .
Şüpheci bir insandım , sürekli gözlerim etrafım da gezinir herhangi bir tehlikeye karşı tetikte beklerdim.
Bilemiyordum belki de yaptığım iş gereği, muhattap olduğum tehlikeli insanlar yüzünden bu derece paranoyak bir insana dönüşüyordum.
Genç yaş da katıldığım o tehlikeli ortamlar adeta oradan bir daha çıkamayacağımı bas bas bağırıyordu.
Hoş dün gece yaşanan ve beklemediğim o yakınlaşma ister istemez beni ondan uzak tutmak yerine ona daha da çekiyordu.
Hayatım da hissettiğim tek duygunun kibir ve cesaret olduğunu zannettiğim yirmi dört senelik yaşamım da ilk defa şehvet ile karşılaşmıştım.
Bedenim de ki o yakıcı nefesini hisseden kalbim belki de hayatın da yaşayamadığı kadar hızlıca çarpıyordu.
İster istemez kendi kendime iç çektiğim de gözlerim sakince kapanıp açılmıştı.
Kendime zar zor gelerek o bir kaç dakikalık olan anımı unutmaya çalışmak için gece boyu dosyalar ile ilgilenmiş tüm rotamı davalarıma yönlendirmiştim.
Bu her ne kadar benim açımdan zor olsada aklımı kurcayalan o adama yer vermek dâhi istemiyordum.
Sırf bu yüzden bugün işime dâhi gidememiş kendimi odama kapatarak bana sinsice fısıldayan şeytanı duymazdan geliyordum.
Aynadan bile kendime baktığım da ev halim adeta içler acısı gibi duruyordu. Altımda olan siyah taytım üzerim de duran mavi renkli yünlü kazakla paspal gibiydim.
Her gün düzenli ve bir o kadar da şık olan bedenim bunları kabul edemiyor olacak ki ilk defa kendimi sevememiştim.
Sinirle gözlerimi aynadan çekerek pandufumun üzerinden bacak bacak üstüne attığım da saat kavramını bilmesem bile kararmaya başlayan hava ile akşam saatlerine giriyor gibiydik.
Kucağım da duran patlamış mısırdan bir avuç alarak ağzıma tıkarken bir yansa da yarına kadar kendimi toparlamam gerekliydi.
Günde belki ellinci kez çalmaya başlayan telefonumla söylenerek ekrana baktığım da tekrar sekreterim olan suzanın aradığını gördüm.
Yağlı olmayan elimle telefonu kavrayarak aramayı açtığım da sesi hopörlere aldığım da mısır kovasının yanına bıraktım.
"Ne var suzan! Bir gün gelmedim diye insan sürekli aranır mı? Açamıyorsam işim vardır değil mi"
Sinirli ses tonum onu çekindirmiş olacak ki ilk bir kaç saniye cevap gelmezken sonunda cesarete gelmiş olacak ki konuşmuştu.
"Elif hanım saatlerdir size ulaşmaya çalışıyorum. Sabah sadece bir mesajla haber verdiniz fakat bugün iş adamı Emir Altındağ ile görüşmeniz vardı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARUHAN( HÜKÜMDAR SERİSİ 4)
Ficção GeralO Elif..ismi gibi dimdik durmayı severdi. Öfkesini , geçmişine olan kızgınlığını birer çöp yığını gibi geride bırakmıştı. Onun yerine bedeninde gezinen , kendi tırnakları ile kazıya kazıya geldiği bu gücü kimseye kaptırmaya izin vermezdi. Özellikle...