Angeline, sabah duasını kaçırmıştı. Bunun açıklamasını nasıl yapacağını bilmiyordu. Peder baba, çok kızacaktı. Kız üzerini aceleyle giyerek başlığını kafasına geçirdi. Yine de saçlarının bir kısmını saklayamıyordu. İsyankâr, küçük çocuklar gibiydiler.
“Angeline! Neredeydin?” Pederin tok sesi, kızı korkutmuştu.
“Baba, duayı kaçırdığım için ne kadar üzgün olduğumu bilmeni isterim.” Kız, başını eğmiş onun azarlamasını bekliyordu. Sadece birkaç saatlik bir şeyi kaçırmıştı.
“Pekala Angeline. Ama eğer böyle sorumsuz devam edersen seni eve geri yollamak zorunda kalacağım.” Pederin ayak seslerini duyduğunda Angeline başını kaldırdı ve karşısındaki yakışıklı adama baktı. Ne ara gelmişti? Burada ne işi vardı? Her şeyi duymuş olmalıydı. Kız ne diyeceğini bilmiyordu.
“Bana bir şeyler öğretmen için geldim.” Adamın sevimli yüzü onu çoktan ikna etmişti bile.
“Pekala, Vincent.” Angeline içten içe mutlu olsa da bu işte bir terslik olduğunu düşünüyordu. Sonuçta, kaç tane bu kadar yakışıklı insan kiliseye gelirdi ki? Bir de onun yanına gelip bir şeyler öğrenmek isterdi.
“Önce buradan başlamalıyız.” Angeline, onu çekiştirerek kilisenin bir köşesine götürmüş ve melek resimlerinden birinin öyküsünü anlatmaya başlamıştı. Vincent bazı yerlerde gülüyor bazı yerlerde ise kaşlarını çatıyordu.
“O zaman bu melek, çok salakmış.” Vincent’ın edepsiz konuşmasıyla Angeline ellerini onun dudaklarına götürmüş ve bastırmıştı.
“Onlar hakkında böyle şeyler dememelisin!” Kadın, fark etmeden ona yaslanmıştı. Vincent bunu bilerek yapıyordu. Onu daha çok kendine bastırmış ve pederin göremeyeceği bir köşeye çekmişti.
“Söylemeye devam edersem, ellerini vücudumdan çekmeyeceğine söz verir misin?” Vincent’ın sözleri kadının yüzünü kızartmıştı. Kimseyle tanışmamıştı, arkadaşı yoktu. Vincent onun ilk tanıdığı kişiydi. Tabi ailesi ve peder hariç. Bu yüzden yakınlıkları gözüne çok batmamıştı.
“Terbiyesizlik yapmayın, bayım!” Şakayla onun saçlarını karıştırmıştı.
“Bunu bir düşünmeliyim.” Bir süre kadının gülen gözlerine baktıktan sonra bakışlarını dikleştirmişti. Bir an önce istediğini elde etmesi gerekiyordu. Yoksa o lanet olasıca peder, kadını eve geri götürecekti.
“Buradan başka bir yer gördün mü?” Vincent’ın sorusunu garipseyen Angeline kaşlarını çatmıştı.
“Evet, gördüm.” Angeline ufak bir yalan söylemişti. Bu günahtı. Yine de buradan başka bir yer görmüştü. Orası da eviydi.
“Ah, pekâlâ küçük bayan. Benimle bir gezintiye ne dersin?” Vincent’ın çapkın tavrı kadını kendine çekmeye yarıyordu.
“Buradan çıkmam yasak.” Kadın, bunu öyle bir şekilde söylemişti ki Vincent kahkaha atmakla atmamak arasında kalmıştı.
“Neden?” Sorusu çok normal gibi görünse de gizli anlamlar taşıyordu.
“Çünkü ben istemiyorum.” Pederin sesi bir bıçak gibi onları ayırmıştı. Angeline ne yapacağını bilemez bir şekilde tırnaklarıyla oyuyor, Vincent ise ölümcül bakışlarını etrafta gezdiriyordu.
“Bence onun da farklı yerler görmesi gerek. En azından bahçeyi.” Ses tonunu sakin tutmaya çalışsa da başaramamıştı. Azarlar tondaki sesi kızın içinde bir şeyleri harekete geçirmişti.
“Babama bağırmamalısın.” Bir şeytanın içinde yaşayan bir melek! Bu gerçekten Tanrı’nın espri anlayışıydı.
“Ah, üzgünüm peder. Sadece rahibelerinizin daha aktif olmasını isterdim. Küçük bir gezinti kimseye zarar vermez değil mi?” Sorusunu emredici tonda sormuştu. Peder, kabul etmek zorunda kaldı. Onun bir insan olmadığını biliyordu. Yine de Angeline’e ihtiyacı vardı ve onu aptal bir meleğe kaptırmayacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennem Yapımı
RomanceBir melek, bir şeytana âşık olmuştu. Peki, bu cehennem yapımı ona âşık olacak mıydı?