Satır arası yorumlarını unutmayalım 🥲
İyi okumalarrr ❤️❤️❤️❤️
"Kuymak dediğin böyle olur işte abi,şuna bak Allah'a kadar uzuyor içindeki kaşar. Istanbul'da bize ne yediriyorlardı kuymak diye Allah bilir."
"Tamam doruk yemin ederim en Trabzonlu sensin kardeşim hepimiz ikna olduk yeter da."
Doruk ve Abdüşün tartışmalarına dahil olmadan elimden geldiğince hızlı bir şekilde kahvaltımı bitirip önümdeki çaya odaklanmıştım. Akşam Sevda'yı nereye götüreceğime ise hala karar vermemiştim. Daha önce tanıştığım diğer kızlar gibi değildi. Özeldi. Üstelik onu neyin özel kıldığını bile bilmiyordum. Ne abartı bir yemek ne de pahalı bir restorant onu memnun etmezdi. Ama kendini sıradan biri gibi hissetmesini de istemiyordum.
"Bunun harbiden Karadeniz'de gemileri batmış oğlum. Şu düşünceye bak."
Doruğun beni dürtmesi ile kendime geldim.
"Sevda'yı akşam nereye gitsem diye düşünüyorum oğlum. Öyle basit değil hani."
"Sen bana nasıl biri olduğunu anlat hemen ben sana güzelinden öneriler sunayım."
Gören de sanardı ki kadınların kitabını yazmıştı doruk. Ama maalesef ki şuan ondan başka gidecek yolum yoktu.
"Ya nasıl diyim abi böyle ufak çocuklar olur ya uçan balonu elinden kaçar,sonra yıllarca gökyüzüne bakarak onu arar o ufak kız çocukları gibi. Ben o balonu ona geri vermek istiyorum. Hiç gitmediği bir yer olsun da çocuk gibi olalım istiyorum."
"Geçmiş olsun abdüş abin aşık olmuş."
Elimi sallayıp kafasına bi tana geçirdiğimde önüne dönmüştü.
"Tamam ya kızma hemen. Bak aklıma çokta güzel bir fikir geldi. Balonunu geri ver abi o zaman kıza. Yani demem o ki akşam bizim geçen takımla video çektiğimiz lunaparka gidin, hem balon pamukşeker ne bileyim hem de eğlenirsiniz işte."
Şöyle bir kafamda tartınca gayet mantıklı bir fikir gibi gelmişti. Saatime bakınca daha erken olduğu için bir nefes aldım. Bu kadar heyecan gerekli değildi.
Sevda'dan
Bu haftam güzel geçecekti. Nereden mi biliyordum? Yılda 1 hafta olurdu ve babam işinden yıllık iznini alır İstanbul'a giderdi. Ben ve annem ise burada kalıp tüm senenin acısını çıkarırcasına özgürce dolaştırdık. Sabahın ilk ışıkları ile evin kapı sesine uyandığımda genişçe gülümsedim. Dudağımın yanında kanayıp kuruyan yara canımı biraz acıtsa da şuan onun acısını düşünecek durumda değildim. Telefonumu alınca dün gece beratın attığı mesajları görmek biraz içimi acıtsa da nasıl olsa bugün onunla görüşebilirdim. İlk olarak yatağımdan çıkıp güzelce bir duş alıp kendimi rahatlattım. Sonra ise mışıl mışıl uyuyan anneme güzel bir kahvaltı hazırlayıp odama geri geçtim. Okuduğum bölümün zorluğunun farkında olduğum için aklıma girdiğince kendimi zorlayarak çalıştım. Nihayet saat öğleni biraz geçtiğinde bu sefer de akşam yemeğini hazırlamak için bir hazırlığa girdim. Babam yokken annem hiç bir şey yapsın istemiyordum. Ne temizlik ne de yemekle uğraşacak hali yoktu zaten.
Telefonumun müzik uygulamasını açtığımda şarkı seçme huyumu bir kenara bırakıp en üsttekini açtım. "Karam" çalarken bir yandan da şarkıya eşlik ediyordum. Dün instagramda beratın fanlarının onun için yaptığı karam şarkılı editler gözümün önüne gelince usulca gülümseyip kavurduğum pilavı karıştırmaya devam ettim.
Sıradaki şarkı olan "Ebru gündeş çingenem'' e geçince annemin de mutfağa dahil olmasıyla keyfim iki katına çıktı.
"Bak bak nasıl da gülüyor pirince. Hayırdır kızım fıkra mı yazıyor pilavın üstünde sırıtıp duruyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölümün kıyısında/ Berat Ayberk Özdemir
Fanfiction"Bak başına her ne geldiyse bu hayat inan bana yaşamaya değer. Lütfen kendine zarar verme. Bir sorunun olursa da lütfen ulaş bana. Zaten tanıyorsundur." "Birincisi kim olduğun hakkında hiç bir fikrim yok. İkincisi de inan bana yaşadığım hayatı görse...