Satır aralarındaki yorumları unutmayalım lütfen ❤️
İyi okumalarrr
"tamamdır tamamdır siz geçin ben 15-20 dakikaya oradayım."
Otobüsün camına yasladığım kafamı kaldırmadan yola devam ettim. Şu sıralar aklımda olan tek şey geçirdiğim 1 haftaydı. İntihar etmek için gittiğimde yere artık her gece gider olmuştum. Çünkü orada beni her gece bekleyen biri vardı.
Her gece uzun uzun konuşuyor, beni biraz olsun teselli ediyordu. Hiç anlatmamıştım ona evde gördüğüm zulmü. Belki de anlatamamıştım bilmiyorum. Ama ne zaman denesem kendimi çok çaresiz hissedip sustum.
O ise yaptığı meslek hariç her şeyden bahsetmişti. Belki de üniversite okumamıştı, belki de benim gibi evde sorunları vardı.
Üzerimdeki Trabzon sweatshirtüne bakıp kıkırdadım. Ama gülüşüm çok uzun sürmedi. Bunu Beratın verdiği gece üzerimden çıkarınca salyalyeme asmıştım. Haliyle sabah babam görünce yanıma gelmişti. Yüzüme inen tokat ile gözümü açarken aslında hiç canım yanmıyordu. Belki de o sweatshirt benim için dayağa değerdi bilmiyorum.
Sonrasında üzerindeki koku gitmesin diye kanlarımı ıslak mendil ile temizlemiştim.
Otobüs durunca ayağa kalkıp indim. Stadın devasalığı ile gözlerim kamaşırken her yeri incelemek istiyordum. Öyle kusursuz geliyordu ki bana şuan. Beyaz farklı farklı şekillerden oluşan çatısı ve kenarlardaki detayları neredeyse 10 dakika boyunca durmadan inceleme fırsatı bulmuştum. Önüme gelen heryerin resmini çekerken hiç bu kadar mutlu olmamıştım.
Stadyuma girmek için sıraya girdiğimde 15 dakika kadar bekleyip sonra da biletimi gösterip içeriye adımladım. Vip te oturdugumuz için yerimiz yedek kulübesinin arkasında olmalıydı. Merdivenleri çıkıp stadın içini gördüğümde dizlerim titrer vaziyetteydi. Kocamandı. Gerçek anlamda kocamandı. Karşımda gördüğüm bordo mavi tribünler dopdoluydu. Herkes bir ağızdan beste söylerken resmen dizlerim titrer haldeydi.
Seda bana el salladığında etrafı incelemeyi sonraya bırakıp yanına gittim. Önce enişteme selam verip sonra da seda'ya sıkı sıkı sarılıp teşekkür ettim.
O sırada statta büyük bir ıslık sesi çıkarken ne olduğunu anlamak için aşağı baktım. Sarı lacivert formalı rakip takip oyuncuları sahaya çıkıyordu. Ben de onları yüksek sesle ıslıkladığımda birden stadın ışıkları kapandı. Ben bu atmosferin yabancısı olduğum için ışıklar kapandı sansam da aslında Trabzonspor sahaya çıkıyordu. Oyuncuları teker teker çıktığında sahadan tam olarak bana bakan bir çift göz yüzünden duraksadım. Işıklar yüzünden net göremiyordum da kim olduğunu. Bir anda seyirciler tempo tutarak oyuncuları bizim olduğumuz tribüne çağırdığında ışıklar açılmıştı.
"Berat Berat berat Özdemir Trabzon'un çocuğu Berat Özdemir."
Ben şaşkınlıkla olduğum yerde kalırken Berat bizim olduğumuz tribüne geliyordu. Ve evet benim hayatımı kurtaran berattı bu.
Benim kalbim ağızımda atarken o ise bizim olduğumuz tribünlerde oley oley oley çekip görev mevkiine geri dönmüştü.
"Nereye daldın ağızın açık kızım?"
Sedanın sorusu ile ona dönüp beni kurtaran ve her gece oturduğum Berat'ın bu Berat olduğunu söyledim. İlk önce bana inanmasa da sonra ciddi olduğumu anlayınca tanımamama hayret etmişti.
Ben etrafımda olanları idrak edemeden maç başlamış, Berat ise oradan oraya koşmaya başlamıştı. Bense dikkatimi o hariç kimseye veremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölümün kıyısında/ Berat Ayberk Özdemir
Fanfic"Bak başına her ne geldiyse bu hayat inan bana yaşamaya değer. Lütfen kendine zarar verme. Bir sorunun olursa da lütfen ulaş bana. Zaten tanıyorsundur." "Birincisi kim olduğun hakkında hiç bir fikrim yok. İkincisi de inan bana yaşadığım hayatı görse...