Azıcık yorum yapsanız da sıralamada yükselsek 🥲🥲
İyi okumalarrr
"Hadi güzel kızım Allah'a emanetsin. Dikkat et oralarda kendine. Hayırlısıyla git gel."
Annemin onlarca hayır duasından sonra nihayet havaalanına gelebilmiştim. Kapıda Ömer Abi beni karşılayıp takımın yanına götürdüğünde sırt çantamla birlikte kimsenin olmadığı bir köşeye geçtim. Takıma 2 genç oyuncu katılmıştı. Onların yanında psikolojik destek olarak biz de deplasmana gidiyorduk. Ömer abi Enis ile,bense Batuhan ile ilgileniyordum.
Başım yere doğru eğikken gördüğüm ayakkabı bile kafamı kaldırdım. Sarı kafa bana kahve uzattığında gülümseyip elinden aldım.
"Oturabilir miyim?" Hevesle sorduğunda kırmamak için onayladım.
"Pek gelmek ister gibi bir halin yok. Benim yüzümden sen de yorulacaksın iyi mi? Ama sana gerçekten ihtiyacım var."
İyi niyetliydi.
"Yok yok hiç sorun yok. İşim bu sonuç olarak. Hem size yardım etmek için elimden geleni yapacağım Batuhan bey."
Beyi özellikle vurguladığımda gülmüştü. Arada ona böyle takılıyordum.
"Berat abinin bana böyle bakmasında özel bir sebep varmı acaba? Yoksa herkese mi öyle?"
Dönüp Berat'a baktığımda Batu'yu elinden gelse üç parçaya bölecekmiş gibi bakıyordu.
"Bence onun da psikolojik desteğe ihtiyacı var."
Batu söylediğime gülerken bir yandan da telefonunu çıkarmış kendini çekiyordu. Yakışıklı bir çocuk olduğunun farkındaydı ve bunu da instagramda kendine bir fan kitlesi oluşturarak kullanıyordu.
"Yok buranın ışığı hiç güzel değil. Şuraya geçsem sen beni çeksen olur mu patron?"
Bana patron demesi hoşuma gitmiyor desem yalan olurdu.
"İş tanımımda çoluk çocukla uğraşacağım yazmıyordu."
Yalandan hayıflandım ve gidip fotoğrafını çektim. Tam ona döneceğim sırada beni tutan bir kol vardı.
"Sana kaç defa daha söyleceğim bana dokunma diye. İğreniyorum anlasana."
Sesimi kısık tutmaya çalışırken Berat ise tam tersini yapıyordu.
"Ya kızım bir kere dinlesene lan beni. Niye dinlemiyorsun Sevda. Dinle beni artık."
Koluma yaptığı baskı yüzünden gözüm dolmuştu. Kolumu ondan çekip gözümdeki yaşı sildim. Yarım kollu bluzum kolumdaki kızarığı ortaya sererken Berat'ın gözüne baktım.
"Zarar veriyorsun bana görmüyor musun? Otele gittiğimizde konuşacağız ve bu mevzu birdaha açılmayacak."
Onu ardımda bırakıp geldiğim koltuğa geri oturdum. Yaşlar gözümden bir bir boşalırken tüm takımın olduğu bir yerde ağladığım için kendimden nefret ediyordum. Aksi gibi Batu da başımda durup gözümün içine bakıyordu. Bana yardım etmek istediğini biliyordum ama şuan için hiç yardımı dokunmuyordu. O sırada beni kurtaran uçağa alımların başladığını belirten anons olunca resmen yerimden koşarak fırlayıp ilk sorada uçağa binen olmuştum. Ortalarda bir yerde cam kenarında oturdum. Yanıma Batu gelince onun yanına da Enis oturmuştu. Ön sıramızda ise Berat,Dorukhan,Abdüş üçlüsü vardı.
Şuan kimseyi dinleyecek havamda olmadığım için kulaklıklarımı çıkartıp şarkı açtım. Aynı zamanda telefondan da Batu'nun gelişimi için oluşturduğum listeye yeni eklemeler yaptım.
Şarkılar bir bir akıp geçerken durmadan Doruk veya Abdüş dönüp bana bir şey soruyordu. Birkaç kez onları yanıtlasam da sorular saçmalaştıkça şarkının sesini sonuna kadar arttırıp gözlerimi kapatmakta buldum çareyi.
Bir süre sonra gözümü açtığımda üzerimde kamp hırkalarından biri vardı. Yavaş yavaş herkes uçaktan inerken Ankara'ya vardığımızı anladım. Üzerindeki hırkaya baktığımda BAÖ harflerinin işlenmiş olduğunu gördüm.
Muhattap olmamak adına direkt olarak önümdeki koltuklara bıraktığımda Berat hala orada olmalıydı ki elini attı ve hırkayı aldı.
Yine onun gibi kokmuştum. Günler önce beni mutlu eden şeyin şuan bu kadar acı veriyor olması çok garipti.
Ben yorgunluktan bir çanta gibi oradan oraya sürüklenirken nihayet otele varmıştık.
"Sözde sen benim için gelmiştin bide. Şuraya bak sabahtan beri çantanı bile ben taşıyorum."
"Her güzel şeyin bir bedeli olur Batu. Çok konuşma. Ayrıca akşam 10 gibi bir görüşelim seninle tekrar şu kaygı bozukluğu konusunda. Mesaj atarsın haberleşiriz. Ha bide aklından çıkmasın, Ankara'nın neyi ile ünlü olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz eğer ki meraktan bile olursa odandan dışarı çıkıp o tarz yerlerin yanından bile geçersen ben de senin üzerinden geçerim şimdiden söyleyeyim."
"Bu takıma bir kaç tane Eskort sevdalı Ankaralı yeter zaten."
Son cümlemi özellikle Berat'a bakarak söylemiştim çünkü çocukluğunun neredeyse tamamını Ankara'da geçirmişti.
Batu'ya son kez veda edip odama çıktım. Çift kişilik yatağı ve kocaman bir banyosu olan bu odayı görünce delirmek üzereydim.
İlk olarak kendimi direkt duşa atıp tüm günün yorgunluğunu üzerimden akıttım. Odaya konulan bornozu giyip yatağa uzandığımda üzerime ağırlık çökmüştü. Nitekim göz kapaklarım o ağırlığa dayanacak kadar güçlü olmadığından bir kaç saat sonra ısrarla vurulan kapı sesi yüzünden uyanmıştım.
Kapı alacaklı gibi vurulduğu için ister istemez ben de panik yapmıştım. Kapıda gördüğüm Berat ise görmeyi tahmin ettiğim son insandı. Yüzü kıpkırmızıydı. Sadece sahada koşunca bu hale gelirdi.
"Kızım öldürdün herkesi meraktan. Saat akşam 10 oldu ne yemeğe geldin ne bir şey arıyoruz açmıyorsun."
"Sana mı düştü Berat? Yorgundum uyudum. İner yerim yemeğimi de. Git sen de dinlen yarın maç var."
Kapıyı kapattım ve odaya girip üzerimi değiştirdim. Uçaktan geldiğim gibi uyuya kalmıştım demekki.
Saat 10 için batuya söz vermiştim o yüzden hemen onu aradım.
"Ya yarın sabah yapsak olmaz mı Sevda abla? Bir işim var benim de dışarı çıktım saat geç oldu zaten."
Sesi arabanın içinden gelince mecburen onaylamak durumunda kaldım. Nereye gittiğini köpek gibi merak etsem de sonuçta ona karışmak değildi benim görevim.
Yapacak işim olmadığından aşağı inip yemek yedim ve Ömer abinin yanına gittim. Biz ikimiz masada sohbet ederken Abdullah hoca Ömer abi ile konuşmak için gelmişti. Ben kalkmak istesem de eliyle otur işareti yaptı.
"Siz burada çay içtiğinize göre haberiniz yok olanlardan."
Böyle dediği için içime bir soğukluk girdi. Sanki bir rüzgar esmişti içimde. Bu denli soğuk bir ses tonu ve sinirli mizacı beni etkilemişti.
"Ne oldu hocam?"
Ömer abi de benim kadar tedirgin sormuştu.
"Ne olacak Ömer, takımın büyüğü Berat abileri bizim ufakları gezmeye çıkarmış. Al kendin izle."
Vücuduma yayılan sinir dalgaları Abdullah hocanın verdiği telefon ile iki katına çıkmıştı. Kadrajdaki Berat,Enis,Dorukhan,Batu bir gece klübünde ellerinde bardaklar partilemek ile meşguldü. Hem de maçtan bir gece önce...
Bu aralar kaos seviyorum 🥱🥱
Nasıldı bölüm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölümün kıyısında/ Berat Ayberk Özdemir
Fiksi Penggemar"Bak başına her ne geldiyse bu hayat inan bana yaşamaya değer. Lütfen kendine zarar verme. Bir sorunun olursa da lütfen ulaş bana. Zaten tanıyorsundur." "Birincisi kim olduğun hakkında hiç bir fikrim yok. İkincisi de inan bana yaşadığım hayatı görse...