Giray odaya girer girmez uzatmadan konuya girmişti "ne kadarını hatırlıyor?" Agresif ses tonuyla birlikte, talaşlı halini gören genç psikiyatrist karşısında dikilen bedeni işe yaramayacağını bilse de sorun olmadığına inandırabilmek için samimi bir şekilde gülümsemişti "Sana da merhaba Giray, istersen önce otur sonra konuşalım." Giray uzatmak istemediği için doktorun karşısındaki eski, deri koltuklardan birine rahat bir şekilde oturup stresli olduğu zamanlarda yaptığı gibi parmaklarıyla dizinde ritim tutmaya başlamıştı.
"Gördüğü kabusların beyninin hatırlamak adına verdiği çaba karşısında ona oynadığı bir oyun olduğunu söyledim, inanıyor ama bilinçaltı bir şeylerin farkında." Giray duydukları üzerine öfkeyle yüzünü buruşturup oturduğu yerde doğrulmuştu "ben sana ne için ödeme yapıyorum o zaman İdil?" Genç kadın derin bir nefes alıp koltuğunda geriye yaslanarak öfkeyle ona bakan arkadaşına sakince bakmaya devam etti.
"Tekrar ilaç yazdım, yan etkilerden dolayı pek sıcak bakmıyor ama senin sözünden çıkmayacaktır." Giray duydukları üzerine biraz da olsa rahatlayarak tekrar geriye yaslandı, yine de emin olmak istiyordu "işe yarayacak mı?" İdil bir süre sessizce önünde duran reçeteye bakıp başını olumlu anlamda sallamıştı.
"Sen doğru olanı yaptığına emin misin? Yankı da diğerleri de sonuçta bir gün onu bulacak, Deniz'i sonsuza kadar saklayamazsın." Giray tekrar öfkelendiğini hissetse de arkadaşına korkutucu bir sakinlikle cevap vermişti "anca ben öldüğümde, gerekirse dünyanın öbür ucuna götürürüm emin ol ben istemediğim sürece onu kimse bulamaz." Arkadaşının başka bir şey söylemesine izin vermeden son sözlerini ettikten sonra masanın üzerinde duran reçeteyi alıp hızla odadan çıktı.
Kapıyı arkasından çarpıp başını bekleme koltuklarında her şeyden habersiz bekleyen ufak bedene doğru çevirmişti. Kollarını bacaklarının arasına sıkıştırmış öylece ayakkabılarını izliyordu. Onun bu hali Giray'ı bir süre daha doğru olanı sorgulamaya itmişti.
Deniz 4 yıl önce hafızasını kaybetmesine sebep olacak türden bir trafik kazası geçirmiş ve bir sene boyunca komada kalmıştı. Her şey fiziksel tedaviden ibaret değildi, iyileştikten sonra psikolojik tedavi alması da gerekmişti. Bunun için Giray hem alanında oldukça iyi olan hem de çocukluktan beri tanıdığı İdil'i tercih etmişti. Tüm bu süreç fazlasıyla zor değilmiş gibi Deniz'in tekrar geçmişlerine dair kabuslar görmeye başlaması Giray'ı endişelendiriyordu. Çünkü Deniz'in kabusları anlam kazandıkça onu gerçeklerden uzak tutmak da zorlaşıyordu.
Sinirli yüz ifadesinden kurtulabilmek için derin bir nefes alıp bekleme koltuklarındaki bedene doğru ilerlemiş ve ufak bedenin önünde diz çöküp, Deniz'in ilgisini çekebilmek için ufak elleri avuçlarının arasına almıştı. Beklediği gibi Deniz kafasını kaldırıp üzgün bir yüz ifadesi ile kendisine bakmaya başladığında sorun olmadığını gösterebilmek için samimi bir şekilde gülümsedi.
"Özür dilerim, sana hep yük oluyorum" Deniz'in sözleri üzerine Giray istemeden kaşlarını çatmıştı. "Sen bana yük değil, hediyesin Deniz." Ufak olan duydukları üzerine gülümseyip kollarını hızla Giray'ın boynuna sarmıştı. Giray da onun bu haline gülümserken bir elini beline sarıp diğer eliyle Deniz'in sırtını okşamaya devam etti. Kısa bir süre sonra ufak bedenden ayrılıp doğrulmuş ve elini kardeşine doğru uzatıp neşeyle konuşmuştu.
"Bugün pazar unuttun mu? Önce ilaçlarını alalım sonra birlikte alışveriş yapıp akşam yemeği hazırlarız." Deniz ilaç kelimesini duyduğu sırada modunun düşmesine engel olamasa da itiraz etmeden kendisine uzatılan eli tutup oturduğu yerden kalkmıştı. Giray'ın kendisi için en doğrusuna karar vereceğini bildiği için ona güveniyordu bu yüzden sözünden çıkmak istemiyordu.
Birlikte büyük hastaneden ayrıldıklarında Giray Deniz'i kendisini arabada beklemesi konusunda tembihleyip yolun karşısındaki eczaneye girmişti. Deniz, arası soğuk havayla pek iyi olmasa da temiz havanın iyi geleceğini düşünerek arabaya binmek yerine dışarda durmayı tercih ederek abisini beklemeye karar vermişti ki izlenme hissiyle başını yolun diğer tarafına doğru çevirdi.
Park halindeki siyah araba dışında hiçbir şey görememişti. Her ne kadar merak etse de arabanın camları filmli olduğu için net bir şekilde göremiyordu. Belki biraz daha cesaretli olsa gidip merakını giderebilirdi.
"Hasta olacaksın." O kadar dalmıştı ki Giray'ın geldiğini fark etmeyip olduğu yerde korkuyla sıçramıştı. Giray onun bu haline neyin sebep olduğunu anlamak için demin bakmakta olduğu tarafa baktı ama hiçbir şey yoktu. "Neye bakıyordun öyle?" Soru üzerine Deniz'de başını çevirip demin arabanın durduğu yere bakmıştı fakat hiçbir şey yoktu. Uzatmak istemediği için yüzündeki sahte gülümseme ile omuz silkti "kedi gördüm sandım"
Giray'ın açtığı kapıdan arabaya binip kemerini takmış ve başını tekrar arabanın olduğu tarafa doğru çevirmişti. O anda dikkatinden kaçmış olsa da arabanın plakasının nerden tanıdık geldiğini anlaması biraz zaman almış, kabuslarında gördüğü arabanın plakasıyla aynı olduğunu fark edinceyse öylece kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saudade / Gay
Teen FictionSaudade: Portekizcede bir şeyin ya da aşık olunan bir kimsenin yokluğunda hissedilen derin duygusal durumu, özlemi ifade eder. Kelime, ağırlıklı olarak özlenen şeye ya da kimseye hiçbir zaman kavuşulamayacağı duygusunu içinde barındırır.