"Cam kenarı üçüncü masa.""Tamamdır."
"Afiyet olsun efendim, başka bir arzunuz var mı?"
"Teşekkür ederim, şimdilik yok."
Müşterinin yanından ayrılıp mutfağa geri döndüğümde son kez kolumdaki saate bakıp üstümdeki önlüğü çıkardım.
"Ben çıkıyorum arkadaşlar, size kolay gelsin."
"Sağol. Edip Bey'in haberi var değil mi?"
"Tabi tabi var, daha sabah gelir gelmez izin istedim."
Ellerimi yıkayıp askılıktan kahverengi deri ceketimi alıp çıkacağım sırada Yasin de tam kapıda belirdi.
"Çıkıyor musun?"
"Evet, akşam olacak neredeyse. Bir an önce halletmem lazım artık şu işi."
"Peki tamam ama bi sorun çıkarsa ara beni hemen."
"Merak etme olmayacak. Olursada senden başka arıyacak kimsem yok zaten."
Yasin omuzlarımdan tutup, "Allah yardımcın olsun. Yarın buraya yüzünde güller açarak gel," diyerek destek verdi.
"İnşallah Yasin inşallah."
Dükkandan çıktığımda hava hafif hafif kararmaya başlamış rüzgar esmeye başlamıştı bile. Kahverengi ceketimin fermuarını biraz çekip yola koyuldum.
Yaklaşık rüzgara karşı bi yirmi dakikalık yürüyüşün ardından nihayet varabilmiştim.
Sokağın kenarına park edilmiş arabalardan birinin camından görünüşüme bakıp üstüme başıma çekidüzen verip derin bi nefes aldıktan sonra kahvehaneye girdim.
Girer girmez etrafa göz atıp onu bulmaya çalışırken ileriden bana doğru kahvehanenin sahibi Necip abi geldi.
"Hoşgeldin yeğenim," diyerek her zamanki sıcak gülümsemesiyle karşıladı beni."Hoşbuldum abi. Eee nasılsın, nasıl gidiyor işler?"
"Bildiğin gibi işte. Hadi gel otur sıcak bi çayımı iç."
"Yok abi sağol acelem var biraz. Amca için geldim zaten."
"Bilirim, o olmasa gelmezsin. Pek senlik yerler değil buralar."
"Öyle ama sözüm olsun, bir gün sırf senin için, o tavşan kanı olan çayını içmeye geliceğim."
"Tamam o zaman sözünü aldım. Bak işte, orda oturuyor seninki."
"Gözleriyle işaret ettiği tarafa baktığımda ileride, en uçta oturmuş
her zamanki gibi elinde iskambil kağıtlarıyla kumar oynuyordum
Onu gördüğüm an yine avuç içlerim terlemeye kalbim hızlı atmaya başlamıştı."Sağol Necip Abi."
Derin bi nefes verip kendimden emin adımlarla masaların arasından geçip yanı başına dikildim.
"Selamün aleyküm."
"Aleyküm selam" dedi masadaki herkes hep bir ağızla.
"Cahit Amca... Eee.. Eğer müsaitsen konuşalım mı biraz?"
Elindeki iskambil kağıtlarından gözlerini bana çevirip dik dik bakınca istemsizce yutkundum."Gördüğün gibi oyun daha bitmedi. Bitsin sonra konuşuruz."
"Eee... Peki bitmesine ne kadar var?"
"On dakikaya biter." dedi Cahit Amcanın karşısında oturan Rasim Amca.
Şanslıydım. Sonuna yetişmiştim, fazla beklemeyecek olduğumun heyecanıyla, "Peki o zaman size bol şanslar. Ben dışarıda bekliyorum" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı
Novela JuvenilGittiğim bi yol vardı, Doğru olduğuna inandığım, hissettiğim ve güvendiğim... Bu yolda adımı kırık bi vazonun parçalarından almıştım. Elimizde yanan meşalelerle, Hazır bi bekleyişteydik. Seneryo belli, roller hazırdı... Yerim, Çınar Ağacının gölgesi...