1 Hafta sonra
"Sence nasıl bi tepki vermiştir? "
Saçlarını arkasına atıp elinde bir bardak suyla bağdaş kurup yanıma oturdu.
"Bilmiyorum Buğra. Yani bence annende elbet anlar bizi, sonuçta oda babamla severek evlenmiş, sevdanın nasıl bir şey olduğunu biliyor. Muhakkak sana şuan bize çok kızgınfdır ama emin o bi anne, emin ol yüreği yumaşıdağında bizi affedicektir.”
Bacaklarımı kendime doğru çekip sinirle annımı ovdum. Saçlarımı karıştırıp başımı duvara yasladım.
"Bilmiyorum Yeliz inan bana bilmiyom. Kafam o allak bullakki sürekli onları düşünüyorum.”
Destek verircesine yanadığımı okşayıp "Hemen öyle karamsarlığa kapılma.Eminim Nesrin ona mektubu verdiğinde içine bi nebze olsun rahatlamıştır" dedi gülümsemeye çalışarak.Sözlerine inanmak ister gibi "Gerçekten endişesi azalmışmıdır? "dedim hüzünle.
"Bak mektupta da yazdığın gibi. Ortalık bi sakinleşsin, durumumuzu toparlayalım İzmire geri dönüp onları İstanbula getimicekmiyiz?”
Hafifçe başımı evet anlamında sallayıp kendimi tatmin etmeye çalıştım.
“İşte o zaman her şey hallolur.”
Başımı onun omzuna koyup kötü düşüncelerden sıyrılmak istedim.İyi düşünmeye çalıştım, bizim için geleceğimiz için mutlu yarınlarımız için içimden Rabbime kerelerce dua ettim.
Biliyordum annem benden çok Yelize kızgındı. Benim aklıma girdiğini düşünüyordu. Bu yüzden sürekli Yelizden beni hep uzaklaştırmaya çalışıyordu. İlişkimiz başladı başlıyalı Yelizin ailesinden dolayı birlikte olmamıza karşı çıkıyordu. Ona defalarca anlatmama rağmen öksüz bi kızı, içikolik babası yüzden ona karşı ön yargılı olma demiştim. Aramızı her bozmaya çalıştığında birbirimize daha çok kenetlenir olduk. Oysa şimdi siniri öylesine büyümüştür ki onu öyle öfkeli hayal etmek bile beni geriyordu.
“Oysa gerçekten pamuk gibi bir kadın” diye mırıldandım kendi kendime.
“Normelde o kadar iyi bi insan ki... Asla cahil bi kadın değil. Her şeye güzellikle bakan, herkese iyiliği dokunan çok merhametli bi anne. Ama nedense konu çocukları olunca çok katı birine dönüşüyor.”
“Anne yüreği işte Buğra, biz bilemeyiz ki! Nede olsa henüz anne veya baba olmadığımız için onların yaptıkları bize saçma gelebilir. Onları ancak bi aile kurduğumuzda anlayabiliriz.”
Yeliz bilgelik edasında konuşunca istemsizce güldüm.
“Başımızada psikolok kesildin.”
Gözlerini devirerek “Ben seni burda rahatlatmak için uğraşıyorum sen benimle dalga geçiyorsun.”
Alındığını anladığında ona sıkıca sarılıp gönlünü almaya çalıştım. Gecenin ilerleyen saatlerinde en sonunda günün yorgunluğu üstüme öyle bi çökmüştü ki daha fazla dayanamadan ya küçük koltuğa kendimi atıp uykuya daldım.
Sabah erkenden çıkıp yeni iş yerime doğru yol aldım. Önceden garsonluk deneyimim olduğu için işe alınmam zor olmadı. Oraya vardığımda yoğun bi tempoyla çalışmaya başladım. En sonunda bi sandalyeye çökerek akşama kadar sipariş götürüp getirmekten şiddetli ağrıyan bacaklarımı övdüm. İzmir’de de yoğun günlerim olurdu ama burası oraya göre daha bi farklıydı. Hem insanları hemde gürültüleri fazlaydı.Telaşla sipariş aldığım götürüp getirdiğim tabaklar,servis ettiğim yemekler, mutfakta gelen nefis kokular...
Hepsi birer birer bana İzmir’imi, güzel şehrimi hatırlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çınar Ağacı
Ficção AdolescenteGittiğim bi yol vardı, Doğru olduğuna inandığım, hissettiğim ve güvendiğim... Bu yolda adımı kırık bi vazonun parçalarından almıştım. Elimizde yanan meşalelerle, Hazır bi bekleyişteydik. Seneryo belli, roller hazırdı... Yerim, Çınar Ağacının gölgesi...