Tek Gecelik

58.9K 469 44
                                    

Merhaba arkadaşlar ne durumdayız. Birkaç bölüm daha atayım. Beynimdeki sesleri susturup sonra sizin ilginize göre atacağım.

Sevgiler... Hadi başlayalım ikinci hikayemize o zaman.

*****

Yapışmış gözlerimi birbirinden zorlukla ayırıp şiddetle gelen baş ağrısıyla inledim. Ağzımdaki tat yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. Hafif doğrulup bedenimin çıplaklığını beyaz bir çarşafın örttüğünü idrak etmem baş ağrımdan dolayı on dakikamı almıştı.

"Hassiktir!" Yanımda çıplak yatan adamı görmemle ağzımdan çıkan küfüre dikkat edememiştim aslında dikkat edecek durumda değildim çünkü yoğun baş ağrım, dilimdeki kuruluk, ağzımdaki iğrenç tat ve çıplak bir şekilde tanımadığım adamın yanında uyanmanın verdiği şok, üstüne düşünülecek en son şeyin ettiğim küfür olduğunu ortaya koyuyordu.

Dün iş arkadaşlarımla bir yıldır üzerinde çalıştığımız ve nihayetinde olumlu sonuçlanan işin kutlamasını yapmak için ünlü ve elit bir bara gelmiştik. Başta çok içmeyeceğimi düşünmüştüm ama yine Gamze'nin gazına gelip içmiştim. Sonra... Sonrası yoktu. Ne yapmıştım? Neden bu adamın yanındaydım? Hatırlamıyordum.

Doğrulup derince yutkundum boğazımdaki susuzluk ve iğrenç tat biraz geçsin diye.

Kasıklarımda ki sızı ile inlememi engelleyememiştim ama kalkmam gerekiyordu. Yarın ki toplantıya kendimi toparlayıp hazırlanmam lazımdı.

Etrafa dağılmış kıyafetlerimi alıp hızlıca giyinmeye başladım. "Good morning." Arkamdan gelen karizmatik sesin sahibine dönmeden önce üzerime dün giydiğim kısa dar mavi elbiseyi geçirdim. "Türk değil misin?" Arkamı dönüp adamın yüzüne baktım. Siyah saçlarının döküldüğü beyaz teni , siyaha çalan gözleri, dolgun dudakları, biçimli kaşları, kemiksi suratı, spor yaptığı kaslı bedeniyle karşımda bir afetidevran duruyordu. Vay anasını! Ben bu adamı nasıl yatağa atmıştım!

"Honey, I don't understand what you said." Honey mi? Biz o raddeye gelmiş miydik?

Derin bir nefes alıp beni anlamadığını söyleyen adama İngilizce karşılık verdim. "Türk olup olmadığını sordum. Ama değilsin sanırım. Aksanına bakılırsa Amerika vatandaşısın."

"Evet! Zeki kızları severim." Yüzündeki silinmeyen gülümsemesiyle bana bakarken ne yapacağımı şaşırmıştım. Beklediğim tepki kesinlikle bu değildi. Para atar gider ya da yüzüme bakmaz bu kadar ilgilenmez yani kısacası beni başından bir şekilde savmak ister sanmıştım. Her erkeği aynı kefeye koymaktan vazgeçmeliyim. Herkes karaktersiz değildi sonuçta.

"Dün ne yaşandı hatırlamıyorum."

Yüzündeki çapkın gülümsemesiyle bana baktı. "Hatırlatabilirim." Önerisi içimdeki azgın tarafı uyandırıp üzerine atılmak istesede o tarafı susturdum.

"Hayır. Türk değilsin. Gideceksin buradan. Senin içinde unutmak kolay olur. Fermuarımı çeker misin?" Arkamı ona dönüp bekledim çekmesi için. Bu elbisenin fermuarı biraz zor kapanıyordu. Gamze yanımda olduğu için ve elbiseyi gerçekten çok sevdiğim için giymiştim. Bir erkeğin yanında günümü bitireceğimi bilmiyordum.

Elleri fermuarıma değmeden önce tenime değmişti. Aramızda oluşan elektrik ile ne yapacağımı şaşırmıştım. Tüylerim diken diken olmuştu. O kadar yavaş ve öldüresi yumuşaklıkta çekiyordu ki inlememek için kendimi zor tutmuştum. Fermuarın bitmesiyle boynumu öpmesi beklemediğimden olsa gerek karnıma ağrı girmesine sebep olmuştu. "Unutmak istemiyorsam?" Kulağıma doğru fısıldayıp ardından kulak mememi dudaklarının arasına alıp dişleriyle hafifçe sıkmıştı.

RastgeleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin