Platonik

27.3K 475 75
                                    

Elinde ders kitaplarıyla okuldan erken çıkmanın ve vize notlarının çok iyi olmasıyla yeni girdiği mahallesinde seke seke yürüyordu genç kız. Çevresindeki insanlar kıza tuhaf tuhaf baksa da her zamanki gibi onun umrunda değildi. Severdi aklına estiği gibi yaşamayı. Onu ağabeyi olacak o öküz bile durduramamıştı. Mahallesindeki insanlar kimdi ki ona karışacaktı? Aslında annesi mahallenin sözüyle arada ona kızıyordu ancak onun bir kulağından girip diğerinden çıkıyordu. O alışmıştı neşeli yaşamaya. Kimseye zararı dokunmuyordu da azıcık neşesi vardı o da kendine kalsaydı. Elaleme neydi bundan?

Sonunda ulaştığı kuyumcunun camından içeriye baktı hayran hayran. Karşısındaki adamın önündeki çayı içişini izledi bir süre. Eline aldığı her şey başka bir güzel oluyordu. Sanki çay içmiyor da sanatını icra ediyormuş gibiydi. Kalın ve uzun parmakları ince belli bardağı o kadar sahiplenici tutuyordu ki...

"Bazen bardak olmak istersin." diye mırıldandı kısık sesle. İç çekti hülyalı hülyalı. Adamın eliyle bardağı tutuşunu, bardağı ağzına götürüp çay içişini yüzünün sert ve ifadesiz duruşunu açık kahve gözlerini bir yere odaklanmasını, kemikli çenesinin sinirini belli edercesine kasılışını her zamanki gibi ezberleyene kadar izledi. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordu. Ona seslenen kişiyle karşısındaki adamdan bakışlarını çevirdi zar zor.

"Gaye, Akın ağabeyi diyor ki ya evine gitsin, ya içeri gelsin. Söz çıkarmış mahallede." Kendi yaşıtı olan oğlanın dediklerine sadece omuzlarını kaldırdı. Umrunda değildi ki mahalle o sadece onu görmek istiyordu. Yavaş hareketlerle adımlarını içeri doğru atarken kollarının arasında olan kitaplarına sıkı sıkı tutundu. Kalbi heyecandan yerinden çıkacaktı ve içeri girdikçe kalp atışı olabilecekmiş gibi daha da hızlanıyordu. Derin nefeslerle heyecanını yatıştırmaya çalışsa da pek işe yaramıyordu.

Karşısına yavaş adımlarla gitti genç kız. Kendine sinirle bakan adama gülümsedi. Adam başını sinirle iki yana salladı. Bu kız neden hiç akıllıca hareket etmiyordu. Zaten arkasından laf eden edeneydi Zafer ile birlikte fazla yayılmadan önlüyorlardı ancak kulaklarına gelen sözler rahatsız ediciydi. Neyse, dedi içinden, beni ilgilendirmez. Ben sadece arkadaşımın kardeşini koruyorum.

"Hayırdır Gaye. Bilezik mi bakıyorsun? Hergün, hergün niye buradasın?"

"Seni görmeye geliyorum." dedi kız heyecanlı bir umursamazlıkla. Genç adamın sinirle çenesi kasılsa da umrunda olmadı sonuçta utanacak bir şey dememişti ya da yapmıyordu. Sadece bu adamı yıllardır seviyordu ve baskıladığı sevgisini artık içinde tutmaktan sıkılmıştı. Ya olacaktı ya tamamen bitirecekti.

"Zafer mi gönderdi?" Gözlerini açarak sormuştu sorusunu. Yıllardır yanında onu hayranlıkla izleyen kızın tabii ki farkındaydı adam. Öyle Zafer'in kardeşi, o benim kardeşim, ona ihanet ederim gibi bir havaya girmiyordu. Eğer sevseydi karşısında kim olursa olsun sevdiği insanla olmak için her şeyi yapardı ancak o sevmeyi bırak kıza sempati bile duyamıyordu. Bu kızın aklı havadaydı. Kendi istediği olmadığında evde annesine ve Zafer'e kan kusturuyordu. Çevresindeki insanları düşünmeden bencilce kendi istediğini yapıyordu. Şimdi bile kendi istediğinin olmasını istiyor adamın düşüncesini önemsemiyordu. Böyle bir kızla ne baş edebilir ne de böyle bir kızı sevebilirdi.

"Yoo," dedi genç kız "o" harfini uzatarak. "Seni özledim." Adam bıkkınlıkla nefes verip beraber çalıştıkları kardeşine döndü. "Mustafa yemek alsana bize." Diyerek kendilerini tenis maçı izler gibi izleyen kardeşini dışarı gönderdi.

Karşısındaki minyon tipli, kısa boylu kıza çevirdi bakışlarını. "Ağabeyin kızar sen de git artık." Adam sesini sakin tutarak kızı oradan kovmuştu ancak Gaye biraz daha kalmak istedi daha ona doyamamamıştı ki. "Kızmaz. Akın bera-"

RastgeleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin