Hoş geldiniz,
Bu bölüm Kayıp Yazma Ali'nin kardeşi Hazal ve onun kocası Osman'ın bölümü kuzular.
Bu arada bu hikayeyi yazarken bu şarkıyı dinledim o yüzden adını şarkının adı yaptım.
Yeni bölümün geliş tarihi ağustostan sonra.
Keyifli okumalar kuzular 🌸
●●●
"Kııız! Toplamamışsın çamaşırları! Seni alan koca geri getirecek! Senin yaşındakilerin karnında bebe var. Sen hele benim elime bakıyorsun..!" Diye bağırarak söylenen anamın sesine aldırmadan benim yattığım odanın kapısını kapattım. Kapının dibine çökerken koynuma koyduğum paraları çıkarttım ve elimdeki 25 milyonu mutlulukla saydım. Kısa günün karı güzeldi. Anamın bağırması ise şu an ki mutluluğumu durdurmuyordu. Elimdeki paraları küçüklüğümden beri hazırladığım sandığımın alt kısmında sakladığım mendilimin içine koyup mendilimi katladım ve aldığım yere tekrar koydum. Biliyordum ki ailemden kimse benim eşyalarımı ellemezdi ama ben tedbirliydim. Şimdi yabancı biri gelirdi evime onun çocuğu olur karıştırır kurcalar yok anam yok düşüncesi bile sinirimi tepemde topluyor. En iyisi kilitli çeyiz sandığımda saklamaktı.
"Hazal! Ağabeyingile yemek ver! Belim koptu sabahtandır. Bir demedin ki anama yardım edeyim kaç yaşına geldi. Git gez ancak ben senden küçükken gelin oldum..!" Diye söylenen anneme karşın derin bir of çektim. Azcık kenara köşeye kaçayım hemen söylenmeye başlıyordu. Bir demiyordu ki bu kız bir nefes alsın. Aklıma gelenlerle vicdanım sızladı. Kadın benim az kahrımı çekmiyordu. Şimdi Allah var babam da annem de ağabeylerim de beni çok serbest büyütmüştü. Ne istersem alırlardı. Köyün kızları çarşıyı şehri bilmezdi ama ağabeylerim beni götürüp gezdirirlerdi. Hatta Ali ağabeyim "Gel okutalım seni." demişti. O zaman bir komiğime gitti ki sormayın. Varacağım koca bana bakamayacaksa beni ne diye alıyordu ki? Hem ben sağdığım sütlerden yaptığım peynirlerden azar azar ayırıp satıyordum şehre. Buna da Serhat yardım ediyordu. Ee tabii her şey karşılıklıydı. Ben onun yavuklusuyla görüşmesini sağlıyordum o da buna karşılık benden aldığı ağartıları götürüp satıyordu. Böyle böyle üç yıldır çok para biriktirmiştim. Eh ileride kocam olacak herif bana bakamazsa ya da kötü davranırsa kendimi kurtarırdım o parayla.
Elim başımdan yana doğru kayan yazmaya gitti. Başörtümü bir güzel düzelttim ve anamın bir kere daha gelmesinden çekinip kapıyı açıp çıktım. Hızlı adımlarla mutfağa girdiğimde arkaları bana dönük duran cama yaslanmış ağabeylerime baktım ancak bir fazlalığı görünce merakla ağabeylerimle aynı kalıpta olan adama baktım. Tanıdıkta gelmemişti. Acep kimdi ki?
Omzumu silktim. Dünya kadar arkadaşları vardı yine tutup getirmişlerdir birini. Sofrayı çabucak hazırlamıştım çok bir şey yapmak istemiyordum. Neylerine yetmiyordu peynir ekmek? Bugünlük idare etsinler. Çay kaynamaya çıkınca dışarıya doğru başımı uzattım. "Ağabey sofra hazır buyurun." Çayları döküp ağabeylerimin önüne koydum. Başımı özellikle eğiyordum. Buralarda bir adamla göz göze gelirsen bir de o adam sana göz koyarsa bir aya kalmaz ne yapar ederler evli bulurdun kendini. Aman Allah korusun istenmeyen evliliğim eksik kalsın.
Her şeyi hazırlayıp gidecekken nedendir bilmem bir merak sardı içimi. Bende merakıma direnen bir insa değilim. Kafamda bir şey varsa yaparım. İlyas Ağa'nın kızıydım nasılsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rastgele
Cerita PendekTek bölümlük romantik hikayeler. Yetişkin içerik içerir! 29.11.2021 tarihinde başlanmıştır.