1. bölüm

608 47 26
                                    

Bir Pazar sabahı, tüm aile üyeleri Do'ların bahçesindeydi. Kyungsoo ablasının kahvaltı hazırlamasına yardım ederken pijamasıyla mutfağa giren Jongin'i gördü.

Jongin ablasına arkadan sarılmış ve yanağına bir öpücük kondurmuştu. "Günaydın bebeğim."

Krystal gülümsedi ve karnındaki elleri okşadı. "Günaydın."

Jongin ondan tarafa bakmış ve gülümsemişti. "Günaydın Kyungsoo."

Kyungsoo sadece başını sallamıştı. "Günaydın."

Kyungsoo omlet yapmaya devam ederken bir yandan da ablası ve nişanlısının fısıldaşmalarını dinliyordu. "Gidip üstüne düzgün bir şeyler giyin. Masaya böyle oturmayı düşünmüyorsun değil mi?"

"Hayır tabii ki." Jongin'in dudaklarını büzerek konuştuğunu fark etmişti. "Üstümü değiştirmeme yardım etmeni bekliyordum."

Krystal nişanlısının ağzını kapattı. "Sus!" Kyungsoo hiçbir şey duymamış gibi yaptı. "Annen değilim ben Jongin." Jongin kıkırdamıştı.

"Zaten onun için demiyorum ki." Krystal gülümsemiş ve Jongin'in elinden tutmuştu.

"Geri kalanı halledebilir misin Kyungsoo?" Kyungsoo bundan pek de emin değildi. Kahvaltı hazırlaması gereken beş kişi vardı ve daha doğru düzgün bir şeyler yapamamıştı bile. Ama kafasını salladı. "Hmhm."

Ablası ve nişanlısı el ele bir şekilde mutfaktan çıkmışlardı. Merdivenlerden çıkarken gelen kıkırdaşmaları görmezden gelmeye çalıştı. Ne yapacaklarını biliyordu ve bunu düşünmesi bile iğrençti.

Kyungsoo kenarda duran eski radyoyu açmış ve sesini olabildiğince yükseltmişti. Ne ablasının ne de Jongin'in inlemelerini duymak istiyordu.

Hızlı bir şekilde kahvaltıyı hazırlamaya devam ederken bir yandan da dans ediyordu. Yemek yapmayı gerçekten özlemişti.

Küçük yurt odasında kendine düzgün bir şeyler pişiremiyordu, büyük bir mutfağa sahip olsa bile pişirmeyeceğini düşünüyordu çünkü derslerinden zaman hiç kalmıyordu. Bu yüzden sık sık evi ziyaret ediyordu ama bu yıl o kadar sıkıntılı bir dönem geçirmişti ki, eve gelecek zamanı bile olmamıştı.

Ama bir yıl sonunda evde, ailesinin yanındaydı. Memnun bir şekilde iç çekerek yavaşça bahçedeki masayı kurmaya başladı.

Annesi ve babası kenarda oturuyor ve sohbet ediyorlardı. Üniversiteye başlamadan önce bu evden çıkmak için sabırsızlanıyordu ama ikisini o kadar çok özlemişti ki, elinde olsa her haftasonu eve gelirdi.

En sonunda masayı kurmayı bitirince ablasıyla nişanlısı bahçeye çıkmıştı. Jongin'in üstü biraz kırışıktı ama buna da şükürdü, daha farklı bir şekilde de gelebilirdi.

"Günaydın efendim." Jongin annesinin önünde eğildi.

Annesi gözlerini devirdi. "Sana kaç kere daha demeliyim bana anne demeye başla diye?" Jongin'in saçını hafifçe çekmişti ve bu Jongin'in acıyla karışık bir şekilde kıkırdamasına sebep olmuştu.

"Özür dilerim bayan Do- anne." Annesi gülümseyince Jongin ve Krystal masadaki yerlerini almıştı.

Kyungsoo meyve suyundan bir yudum aldı ve ardından burnuna yeni pişmiş omletin kokusu gelince gülümsedi. Böyle bir kahvaltı yapmayalı uzun süre oluyordu. Genelde sabahları derse gitmeden önce sadece bir kahve içer, ya da hızlıca bir tost yerdi. Bu durum Kyungsoo'nun hiç hoşuna gitmiyordu, çünkü Kyungsoo yavaşça, tadını çıkara çıkara yemek yemeyi severdi. Ama maalesef ki sabah sekiz dersleri buna izin vermiyordu.

addictedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin