10. bölüm

510 28 44
                                    

Krystal, arkadaşının onu davet ettiği parti için hazırlanıyordu. Aynadan kendine bakarken kapıya yaslanmış Jongin'i görünce gülümsedi.

Jongin ıslık çalmış ve kollarını nişanlısının beline dolamıştı. "Çok güzel olmuşsun." Krystal'in zarif boynuna birkaç öpücük bıraktı ve siyah ışıltılı elbisesiyle uyumlu duracak birkaç morluk bırakmak için boynunu emmeye başladı.

Krystal, Jongin'in saçlarını çekiştirdi ve ağzından hafif inlemelerin çıkmasına engel olamadı. Jongin nişanlısının kalçasını sıktı ve geriye çekildi.

"İşte, şimdi oldu." Jongin geriye çekilip yaptığı şahesere baktıktan sonra ikili aynadan kendilerini süzdü. Daha sonra aşağıdan gelen zil sesiyle ikisinin de dikkati oraya çekilmişti.

Kyungsoo kapıyı açınca siyah bir takım içinde olan Seonho'yu görmüştü. Adamın elinde bir çiçek buketi olduğunu da fark edince gülümsedi ve boynuna atladı.

O gün olan şeyden sonra iki kez randevuya çıkmışlardı ve ablasının Kyungsoo'yu da partiye davet etmesiyle Kyungsoo partnerini Seonho olarak seçmişti.

"Çok yakışıklı görünüyorsun." Kyungsoo, Seonho'nun erkeksi kokusunu içine çekti ve yanağına bir öpücük kondurdu. Seonho ona çiçek buketini uzatırken yukarıdaki çift de aşağıya inmişti.

"Teşekkür ederim. Çok güzeller." Kyungsoo çiçekleri kokladı. "Senin gibi bir güzelin yanında hiçbir şey."

Kyungsoo yüzünü çiçek buketiyle sakladığında belinde bir kol hissetmişti. "Artık gidelim, hm? Geç kalacağız." Jongin uyarır gibi konuştuğunda elindeki buketi de almıştı. "Bunu da burada bırakalım."

Seonho şaşkınla Jongin'e bakarken Jongin, Kyungsoo'yu evden çıkartmıştı bile. İlk önce ön koltuğa Krystal'in binmesi için kapısını açarken, sonra Kyungsoo'nun kapısını açmıştı. Ardından Seonho'nun binmesini beklemeyerek kapıyı kapatmış ve sürücü koltuğuna geçmişti.

Kyungsoo gözlerini devirdi. Yine sinirliydi. Yine kıskanmıştı. Jongin'in ona ne sinirli olmaya ne de onu kıskanmaya hakkı vardı.

Kollarını göğsünde birleştirerek pencereden dışarıyı izlemeye başladı. Arabada rahatsız edici bir sessizlik vardı ve bu Kyungsoo'nun hiç hoşuna gitmemişti.

Jongin'in radyoyu açmasıyla beraber Seonho da kafasını omzuna koymuştu. Kyungsoo gülümsemeye çalışarak elini tutmuş ve başını kaldırdığında aynadan Jongin'le göz göze gelmişti.

Bu sefer gözlerini kaçırmadı ve gözlerinin içine baktı. Jongin iki kişiyi idare edebiliyorsa Kyungsoo da iki kişiyi idare edebilirdi. Bu tek kişilik oynayan bir oyun değildi.

Hem ablasına gidip onu sevdiğini hem de ona gelip onu sevdiğini söyleyemezdi. Bu adil değildi.

Seonho'yla parmaklarını birbirine geçirdi. Ardından Jongin'le kurduğu göz temasını kesti.

Birkaç dakika sonra partinin yapılacağı villaya gelmişlerdi. Jongin arabadan direkt çıkıp kapısını açmış, onun çıkmasını dahi beklemeden Krystal'in kapısını açmaya gitmişti. Centilmenlik yapmayı bile beceremiyordu. Kyungsoo gözlerini devirdi.

Arabadan inip Seonho'nun elini tuttu ve ablasına gülümsedi. Sırf onunla uyumlu olabilmek için o da siyah ışıltılı bir takım giymişti. Ablası da ona gülümsemek için dönünce boynundaki kızarıklıkları fark etti. Kyungsoo'nun gülümsemesi solmuştu.

Jongin iki yüzlü iğrenç bir adamdı. Onu her seferinde nasıl böylesine üzmesine izin veriyordu?

Seonho'nun elini daha sıkı tuttu ve çiftin arkasından yürümeye başladılar.

addictedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin