2. bölüm

571 45 54
                                    

"...Sus Baekhyun. Kız arkadaşınla yaptığınız seksi duymak istemiyorum." Kyungsoo gözlerini devirdi ve görüş açısına giren Jongin'le dikkati dağıldı.

Baekhyun telefonda bir şeyler anlatıyordu ama Kyungsoo onu dinlemek yerine ablasının nişanlısını izliyordu. Üstünde kolsuz bir tişört vardı ve dikkatini dağıtan şey kaslarıydı.

Ablasının müstakbel kocasını dikizlememeliydi ama gözlerini alamıyordu işte. Jongin'in omzundaki havluya ve elindeki termosa bakılırsa spordan yeni gelmiş olmalıydı. Saçları ıslaktı, duş da almışa benziyordu.

Jongin aniden kafasını kaldırıp Kyungsoo'ya gülümsediğinde Kyungsoo'nun eli ayağı birbirine dolandı. Derin bir nefes alıp Jongin'e gülümsedi ve Baekhyun'a odaklanmaya çalıştı.

"...Kyungsoo? Beni dinliyor musun?"

"Um, evet, sadece dikkatim dağıldı. Özür dilerim." Kyungsoo ablasının nişanlısına bir kez daha bakış atıp mutfak masasına oturdu.

"En son ne anlatıyordun?"

"Sehun ve sevgilisini. Ayrılmışlar."

Kyungsoo duyduğu şeyle kaşlarını çattı. Sehun'un onu aldattığını yakaladıktan sonraki birkaç ay bunu duymayı beklemişti. Ayrılmalarını o kadar çok istemişti ki her gün resmen bunun için dua etmişti. Ama şimdi eski Kyungsoo yoktu. Hala kalbi kırık olsa bile bir seneki Kyungsoo değildi ve bu kelimeler onda bir seneki Kyungsoo'da yaratacak kadar büyük bir etki yaratmamıştı.

"Hm."

"Diyeceğin tek şey bu mu? Aylar boyunca onların ayrılmasını bekledin."

"Artık eskisi kadar umursamıyorum. Ne halleri varsa görsünler." Tam o sırada sırtında sert bir göğüs hissetti. Ardından damarlı bir kolun masaya uzandığı ve masadaki şeftaliyi alışını gördü.

Başını çevirince sırtına yapışmış bir Jongin beklemiyordu doğrusu. Jongin şapşal bir şekilde gülümsemiş ve şeftaliden bir ısırık almıştı. Onu yıkamış mıydı o?

"Oh, üzgünüm. Meyve tabağı senin olduğun taraftan daha kolay ulaşılabilir duruyordu." Kyungsoo'nun gözleri adamın dudaklarına kaymıştı. Şeftaliden sertçe bir ısırık daha alışını izledi. Meyvenin suyu dudaklarından çenesine, çenesinden boynuna doğru akmıştı. Telefondaki Baekhyun'u bir kez daha unutmuştu.

"S-sorun değil." Kyungsoo hafifçe gülümsedi. Baekhyun'un dediklerine odaklanmaya çalışıyordu ama tüm aklı arkasındaki adamdaydı.

Gelen adım seslerinden mutfağa birinin daha girdiğini anlamıştı. Kyungsoo arkasını döndüğünde ablası ve Jongin'in öpüştüğünü görmüştü. Jongin, Krystal'in belini kavramış, dudaklarına bir öpücük bıraktığını görmüştü. Ve bir tane daha.

"Kyungsoo yine beni dinlemiyorsun değil mi?" Baekhyun'dan gelen ses ile Kyungsoo alnına bir tane vurdu. "Özür dilerim, şu an aklım hiçbir şey almıyor. Meşgulüm biraz. Sonra ben seni arayayım olur mu?"

Baekhyun'un ofladığını duydu. Kesinlikle ona kırılmıştı. Kyungsoo dudaklarını büzdü ve şimdiden ona kendini nasıl affettireceğini düşünmeye başladı.

"Tamam. Kendine dikkat et." Kyungsoo'nun cevap vermesini beklemeden telefonu kapatmıştı.

Kesinlikle çok kırılmıştı.

"Spordan yeni mi geldin bebeğim?" Ablasının Jongin'in kaslarını okşayışını izledi. Jongin, Krystal'in belini daha sıkı sarmıştı. "Hm," Alınlarını birbirine dayadığını görünce Kyungsoo gözlerini devirdi ve önüne döndü.

addictedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin