İyi okumalar 🤍
•
Jungkook ile yaklaşık kırk dakikalık yolu yürüdükten sonra köşede ki sevdiğim kafeye geçip boş bir masa da oturmuştuk. Etrafı süzerken garsonun gelmesini bekliyorduk aynı zamanda.
"Evet beyler, hoş geldiniz. Ne alırdınız?" Genç bir garson karşımızda dikildiğinde ona dönerek gülümsemiş, "Ben bir dilim yaş pasta alsam iyi olur." Her geldiğimde yediğim çikolatalı pasta vardı, bayılırdım yani. "Aynısından." Jungkook da benim istediğimden isteyip garsonun gidişini izledikten sonra önüne dönmüştü.
"Ee güzellik." Sırıtarak bana bakmıştı."Ne eesi jungkook?" Masaya dirseklerini koyup biraz daha eğildikten sonra bana yaklaşıp söylenmişti tekrar. "Şey diyorum, şey mi yapsak acaba?" Biraz geri çekilip cevap vermemi beklediğini görünce aynısını bende yapıp dirseğimi masaya ekleyip ona yaklaşınca, "Neyi ne yapsak?" Dedim. Yine ne saçmalayacaktı cidden merak ediyorum. "Bizimkileri diyorum taehyung ile jimin, onları elde etmek istemiyor muyuz?" Etrafa bakarken onu da dinliyordum, cümlede ikisinin ismi geçince jungkook'a dönüp dik dik ona bakmıştım. "Ne alaka şimdi onlar anlamadım." cevap vermesini bekledim bir süre. "Şuan sana yan masada bize bakıyorlar desem."
Siktir ne?
Hemen kafamı belli etmeden yana çevirip yanda ki masaya bakmıştım. Lanet olsun buradaydılar, şansıma tükürmek istiyorum ne işleri var şimdi burada. "Jungkook" ona seslendiğimde benimle aynı şekilde baktığı masadan bakışlarını çekip bana bakmıştı
"Hm?"
"Yavaş, yavaş sakin bir şekilde, hiç belli etmeden siktir olup gidiyoruz buradan. Hemen!"
Elimi alnıma doğru yerleştirip daha fazla görünmemek için korunduğumda bedenimi biraz yana çevirmiştim. Masaya da sırt dönmüş oluyordum.
"Ne gitmesi ya? Gitmiyoruz hiç bir yere hatta aksine aklımda çok güzel bir fikir var yoon. İnan bana harika bir gün olacak." Sinsice gülüp yine o masaya dönmüştü. "Hahaha güzel arkadaşım, canım arkadaşım jungkook. Rica etsem şu siktiğimin kafanı çeker misin artık oradan?" Sinirlenip ellerimi başına koyup diğer yana dönmesini sağlamıştım. Derin bir nefes vermiş ve bana bakmıştı.
"Hem ne fikri bu? Yine nasıl saçma birşey buldun?" Aynı pozisyonda kalıp söylendiğimde, ellerini masanın üzerinde birleştirmişti. "Bak şimdi son dediğini duymamış gibi yapıp asıl konuma dönüyorum." "Bu iki salağı kıskandıracağız" İki dudağımın arasından bir 'Hah' nidası çıkmıştı.
"Ne saçmalıyorsun ne kıskandırması?"
"Bak bir dinlesen beni!"
Bakışlarımı onların masasına çevirip baktığımda jiminle göz göze gelmiştim. Üç saniye süren bakışmadan sonra tekrar jungkook'a döndüğümde onun da taehyung ile birbirlerine baktığını gördüm. Onu dürtüp önüne dönmesini sağladıktan sonra kendini biraz daha dikleştirip bana yaklaşmıştı.
"İzle de gör, bak nasıl kıskanacaklar bizi!"
JİMİN
"Taehyung baksana şuraya, görüyor musun?" Bu kafeye yoonginin de geleceğini bildiğim için gelmiştim. Tabi şu sülük gibi yapışan jungkook'u görmeyi beklemiyordum elbette ki. Taehyung da 'Sen oraya gidip beni çağırmasan seni gebertirim ayrıca param yok bana yiyecek birşeyler alacaksın' ne yazık ki yanımda bulunuyordu şuan da.
Yoongi hiç beklemediğim bir anda yanıma gelip aşkını itiraf etmişti. O an hem mutlu olmuş, hemde çok şaşırmıştım. Dönem başında onu gördüğüm ilk kafeydi burası. O an o kadar güzel görünmüştü ki gözüme, gidip konuşmak bile istemiştim. Ama yanında okulda ismini çokça duyduğum jisoo vardı, yanlış anlaşılmasın diye çekinip gitmemiştim. Ama yeminim olsun o gün bugündür ona çok daha fazla aşık olmuştum. Günden güne artıyordu sevgim. Aynı okulda olduğumuzu öğrendiğimde taehyung ile küçük çaplı bir parti bile vermiştik diyebilirdim. Onun bana olan bakışlarını sık sık görüyordum artık. Bahçede, sınıfta, yemekhane de, spor salonunda...
Sürekli karşılaşıyorduk. Taehyung'a sorduğumda ise 'sana deli gibi aşık jimin' diye bir teoride bulunmuştu. Onun da bana olan 'hislerini?' düşünüp düşünüp deliriyordum.
Teklifi ettiğinde sadece 'Ne' diye saçma bir girişimde bulunmuştum. Gözlerim dolmuştu tıpkı onun ki gibi, gözlerim ağlayarak konuşurken hareket eden dudaklarına takılmıştı. Ne olurda onu oracıkta öpüp seni seviyorum deseydim?
Tabi ağladığını görüp dayanamayacağımı anladığımda ağzımı açıp birşeyler söyleyecekken taehyung kolumu tutup çekiştirerek 'Ne saçmalıyorsun sen?' diye çığırmıştı yoongime. Nasıl da kalbi kırılmıştır şimdi? Taehyunga dönüp ne diyorsun sen bakışı atarken beni çekiştirip okula geri sokmasına da izin vermiştim.
İçeri girdikten sonra, 'Ne yaptığını zannediyorsun taehyung? Bana aşıkmış işte, ne diye bırakmadın benimde ona aşık olduğumu söylemem için!' tabi ağlayarak söylemiştim. O da bana bakıp omuzlarımdan tutmuştu. Tanrı şahit tutmasaydı ayakta duramazdım. Yıkılmıştım.
'Ona birkaç hafta kötü davranırsan birşey kaybetmezsin jimin! Hem sana olan sevgisini de görmüş olursun. Ben senin iyiliğini düşündüm.' demişti. Saçma bir şekilde susmuştum o an. Eve gidip düşününce de mantıklı bulmuştum.
İki gün sonra ise yoongiden mesaj gelmişti bana. Beni neden sevmedin yazıyordu. O an, işte o an kalbim paramparça olmuştu. Mal gibi taehyunga uyup kötü davranmıştım bir süre ona. 'Çünkü çok çirkinsin' diye cevap yazdım ona bekletmeden. Telefonumu kapatıp yatağıma girdiğimde bir anda ağlamaya başlamıştım. O gün o gece sinir krizi geçirmiştim, çirkin değildi o. Bütün dünya üzerinde ki varlıklardan çok, çok daha güzeldi oysa. Kriz geçirirken taehyung aramıştı o sıra. Telefonuma ulaşıp zorla yanıtlamıştım onu. Konuşamayacak halde olduğumu anlayıp on beş dakika içerisinde evime gelmişti.
Ona olanları anlattığımda üzülüp benimle birlikte ağlamıştı. Salak kendine de eziyet ediyormuş meğer. Aynı fikrini jungkook ile kendi içinde uyguluyormuş ama kötü davranılacak bir durumu olmadığı için sadece soğuk davranmakla yetiniyormuş.
Gidip aşkımızı onlara açıklasak herşey çok daha güzel olacak ama taehyung biraz daha beklememiz gerektiğini söylemişti.
Sikeyim seni taehyung.
Oturduğumuz masada bacaklarımı üst üste atarak tek kolumu da masaya koymuştum taehyung da benim gibi otururken onlara doğru bakıyordum. Yanımda ki salak sürekli onlara bakmamam için uyarıyordu ama nafile. Beni kimse böyle bir guzellik karşımda duruyorken başka birşey ile ilgilenmem gerektiğini söyleyip yaptıramazdı!
"Jimin, ben çok pis aşığım ya" taehyung'un sesini duyduğumda ona dönmüştüm. "Gerizekalı bende çok fena aşığım ama hepsi senin yüzünden işte, çek cezanı" oflayıp jungkook'a bakmaya devam ederken bende yoongiye dönmüştüm. Gören bizi ajan sanabilirdi. Evet, çünkü sessiz bir şekilde karşı masaya bakıyorduk. Mantıklıydı.
Oraya bakmaya devam ederken yanlarına az önce gelen garson gelip oturunca bir anda ikimizinde kaşları çatılmıştı. Taehyung'a dönüp kaş göz hareketi yapıp garsonu gösterince omuz silkip bilmediğini belirtirken tekrar oraya bakmıştı.
Şerefsiz mi bu? Yoksa dayak mı istiyor? Veyahut yoongime dokunan ellerinin kırılmasını falan mı?
Hadsiz bir de gelmiş yoonginin yanına oturmuştu. Ağzım açık taehyung'a dönerken onun da aynı konumda olduğunu görmüştüm. Ellerimi sıkıp yumruk haline getirince delirmemek için kendimi de zor tutuyordum tabi.
Meraktan çıldırmak istemediğim için ayağa kalkıp onların bulunduğu masaya doğru ilerlemeye başlamıştım. Ne olacaksa olsun artık. İlerlerken taehyung'un arkamdan gelip seslendiğini duydum. "Jimin, ne yapıyorsun sen, nereye?" Kısık çıkan sesine karşılık neredeyse fısıltı gibi çıkan sesimle cevap vermiştim hâlâ yürürken.
"Yoongime daha ben dokunmadan elini omzuna atan kimmiş öğrenmeye!"
_______
Jimin'in neden yoongiye baştan beri öyle davrandığını anlamış olduk. Ne kadar saçma değil mi , taehyung bu aptalca fikrin için yoongiyi üzmeye hakkın varmıydı 😾
vote+yorum
Sınır=15Yoonmin ile kalın
-mila
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Die, Yoonmin
Fanfiction"Sikeyim yoongi, adımla inlemen beni deli ediyor." >%60 texting >%50 düz yazı •Homofobik istemiyorum• Başlangıç: 20.09.21 Bitiş: 18.06.23 #Die - 1