24-Sende beni sev

505 33 3
                                    

  
JİMİN

   Yoongi kalbime girdi gireli benim için o sıkıcı ve bunaltıcı eski hayatım yok olmuştu. Yerini sadece ona bırakmıştı. Zaman veya mekan farketmeksizin gözlerim onu gördüğü anda, maraton koşmuşçasına atıyor ve durmak bilmiyordu. Bu his... Bu his gerçekten o kadar güzeldi ki, her zaman demişimdir, keşke çekip sarıp sarmalayabilseydim küçük bedenini. Kollarımın arasına alıp bakmaya kıyamadığım siyah saç tutumlarına kondurabilseydim narin öpücüklerimi.

İşte o zaman,

Hayat benim için daha anlamlı ve daha değerli olurdu. Bazen düşünüyordum, bu bencil dünyada sadece ikimiz yaşıyor olsaydık, sürekli ellerini tutar, sarılır, öperdim. Kır bahçelerinde koşuşturup delicesine eğlenirdik. Her gece birbirimize sokulup sarmaş dolaş uyurduk...

Düşüncesi bile kalbimin fırlamasına neden oluyordu.

Babam küçükken şöyle derdi; 'Aşk diye birşey yoktur aptal oğlum. Büyüdüğünde sakın bu tarz şeylere kanıp kendini yıpratma. Ben aşık oldum da ne oldu? Bak halime, annen beni bırakıp gitti. Bu dünya ona dar geldi ve beni bırakıp gitti. Bizimkisi aşk evliliğiydi jimin. Ama tanrı onu benden alıp götürdüğü anda bıraktım o aşk'a olan inancımı. O yüzden diyorum ya oğlum, aşk diye birşey yoktur.'

Tabi o sözleri her zaman içimde biryerlerde duruyordu. Ne zaman yoongi'yi görsem, bütün bu -tabir-i caizse- saçma düşünceler bir anda yok olup gidiyordu. Çünkü karşımda ki kişi yoongi olunca ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemez hale geliyor, elim ayağım birbirine giriyordu.

Haliyle tabi.

Aşık olunca herşey daha güzel görünüyordu insanın gözüne. Bütün çiçekler sanki daha güzel kokuyordu. Renkler daha canlıydı. Sular daha berrak. Kuşlar daha güzel ötüyordu. Herşey öylesine muhteşem hissettiriyor ve her şey gözüme öylesine muhteşem geliyordu ki bulutların üzerindeymişimde tüm dünya ayaklarımın altındaymış gibi hissediyordum.

Birini sevmenin nasıl bir his olduğunu tarif etmemi isteseler büyük ihtimalle tarif edemezdim. O zamanlar aşk hakkında bir fikrim yoktu ve duygusal saçmalıklar çoğu zaman bana göre olmamıştı. Kalp atışlarım sadece koşarken hızlandırdı ve bir insanı görür görmez kalp atışlarının hızlanması durumunu da hiç yaşamamıştım.

Dediğim gibi, o zamanlar...

Şimdi herşey bambaşkaydı. O vardı, kendi gibi minik kalbi, pembemsi dudakları, rüzgar eşiğinde dalgalanan siyah saç tutamları, yakından görünen o güzel çilleri, gülünce kısılan ve küçük bir kediyi andıran gözleri, ve tekrar gülünce görünen o diş etleri...

Söyleyin bana şimdi, ben bu masum ve güzel adamı değilde kimi seveyim?

Kime hayran kalayım her baktığımda?

Kimin için atsın bu kalp?

Onu değilde kimi sevsin bu bedenim?

Ve işte daha önce kimsenin duymadığı fakat duymalarını istediğim o cümleler sarf edilmeyi bekliyordu daima.

'Bu aptal oğlun çok fena aşık oldu baba'

________

"Mal mısın jungkook? Sana onları şuraya as dedim!"

"Bi sus jimin ya, asıyorum görmüyor musun? Tae birşey söyle sende."

Die, YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin