1. Bölüm

1K 102 197
                                    

Gözlerimi kamaştıran güneşe inatla bakışlarımı dikmiş öylece bekliyordum. Yüzümde hissettiğim tatlı sıcaklık ve saçlarımın rüzgarın hafif esintisi ile dalgalanması, ilk baharın haberini verir gibiydi.
"ne kadar güzelsin sen ey güneş" diye bağırdım pencereden. Karşı apartmanda oturan Fadime teyzenin sesi ile yönümü değiştirdim.
- kızım yine mi, Allah iyiliğini versin birşey oldu sandım. korkuttun beni.

Kahkahalarım bütün sokakta duyuluyordu.
-Fadime teyze sende her seferinde korkuyorsun. deyip güneşin ışıltısıyla kamaşan gözlerimi ovuşturdum.

-kızım yapma böyle, seviyorsun güneşi anladık. Ama bu kadarda bakılmaz. Allah korusun kör olursun sonra.

Fadime teyze Annemin çok sevdiği komşularından biriydi. Ayrıca aile dostumuz sayılırdı. Annem gibiydi. Fadime teyzeyi çok seviyordum. Defalarca aynı şakayı yapsamda her defasında aynı tepkiyi verir, yerinden korkuyla irkilirdi.

Sabahın erken saatleriydi. Penceremden bütün mahalleyi izleyebiliyordum. Uzaktan görünen manava yeni gelen kocaman yeşil karpuzlar elden ele atılıyor, mahallenin çocukları yine dışarıda toplanmış oyun oynuyordu. Bazı çocukların uyanır uyanmaz habersizce çıktığı belliydi. Saçı başı dağınık elinden düşürdüğü misketleri toplayan Zeynebi izledim bir süre. Yırtık çorapları terlik giydiği için belli oluyordu. Oda benim gibi hem yetim hem öksüz kalmıştı. Babaannesi bakıyordu ona. Durumlarıda pek iyi değildi ama, çocukluğun verdiği saf mutluluğun tadını çıkarıyordu Zeynep. Ellerindeki misketler onu güldürmeye yetiyordu.

Fadime teyze çoktan hayatına dönmüş, bir yandan elbiselerini toplarken, diğer yandan türkü mırıldanıyordu.

Sıkılmıştım. İçeri girdim. Karanlık odamdaki yatağa uzandım tekrar. Yumdum gözlerimi. Belki annem gelip eskisi gibi uyandırır ümidi ile bekledim bir süre. Artık "Anne" diye seslene bileceğim kimse yoktu. Annem ve babamın vefatından bir sene geçmişti ama acısı hala tazeydi.

Bir sağa, bir sola dönüyordum. Göz kapaklarıma bir türlü ağırlık çökmüyordu. Sağımda duran aynaya ilişti gözlerim. Uzun uzun baktım kendime. Ne kadarda değişmiştim bir senede. Gözlerimin altı morarmış, anlımda ise, küçüklükten kalma bir çizgi. Erik topladığım ağaçtan düşerken, yerdeki taşa çarpmıştı kafam. Nasılda özledim çocukluğumu. O zaman hissettiğim acılar, şimdi tatlı birer hatıra olarak kalmış zihnimde. Şu alnımda ki izi her gördüğümde çocukluğuma olan hasretim dahada artıyor. Keşke tekrar çocuk olabilseydim.

***

Uyuya kalmışım. Gecemi gündüz yapınca, gündüzümde gece oluyordu çoğu zaman. İşe gitmem gerekiyordu. Saat epey geç olmuştu. Mutfağa gidip önceden hazırladığım sandviçten yedim. Ölü gibiydim ama yaşamak için çalışmak zorundaydım. Yorgun adımlarla odama gittim. Gardrobumda hazır duran deri elbisemi giyindim. Çok güzel ve oldukça kısaydı. Göğüs kısmında fermuarlı bir dekolte vardı. Tabi Müşteri elde etmenin yoluydu bu. Çekici giyinmem şarttı. Uzun saçlarımı toplamıştım. Makyaj yapmayı pek sevmesemde, kırmızı ruj, rimel sürdükten sonra istediğim hale bürünmüştüm.
Kapıda hazırda duran siyah topuklu ayakkabılarımı da giyindim. Olgun bir kadın gibiydim artık. Kaç bakış elde edersem, o kadar çok müşteri kazanacaktım. Son bir defa kapıdaki aynadan baktım kendime. oldukça çekici görünüyordum. Kimse beni görmeden mahalleden çıkmam gerekiyordu artık. Topuklarım çok fazla ses çıkardığı için ayakkabılarımı elime alıp yavaş adımlarla ilerliyordum. Nihayet kapıda duran arabama binmiştim. Bu heyecanı hemen hemen her gece yaşıyordum. Beni bu halde kimsenin görmesini istemiyordum. Bu benim sonum olurdu. Derin bir oh çekip çalıştığım eve doğru yola çıktım. Üzerimdeki bakışları arabamda bile hissediyordum. Kimi ıslık çalıyor, kimi önümü kesmeye çalışıyordu. Alışmıştım bu yüzden aldırış etmeden yoluma devam ettim. Aslında bu halimden nefret ediyorum ama çıkış yoluda bulamıyorum.

Hür Kadın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin