3.Bölüm

313 63 47
                                    


Odasına girdiğimde dikkatimi çeken ilk şey yer yatağı olmasıydı. Odasının bir köşesinde ufacık elbise dolabıda dikkatimi çekmişti. Benim kocaman elbise dolabım vardı oysa.
Mescidi özenle seçilmiş eşyalar ile doluydu ama odası sanki bu eve ait değildi. garipsemiştim. Odasında yakabileceğimiz bir ışık bile yoktu. Zaten güneş yeterince aydınşatmıştı ama geceleri nasıl yapıyor diye merak etmiştim. Yatağının başucunda küçük bir kitaplık duruyordu.

Bana anlamsız gelen çok şey vardı bu odada ama yine içimi ısıtan bir ortamı vardı.

Ben odanın her köşesini meraklı gözler ile incelerken dilruba dolabından uzun siyah bir ferrace, üzerinede krem rengi bir başörtüsü çıkarmıştı. Sıcak tebessümü ile bakarken, elindekilerini bana uzattı. Gülmek bana göre değildi sanki.

Tebessüm etmeyeli uzun zaman olmuştu ama dilrubayı gördükçe tebessüm ediyordum ona içim çok ısınmıştı. Herhalde kardeşim olsa ancak bu kadar severdim diye düşündüm.

-Tuğba kardeşim, odadan çıkınca hemen sol taraftan ilk kapı banyo. Oradan abdest ala bilirsin. Seni bekliyoruz. Dedi

Ben ve abdest, hiç yapmadığım birşeydi. Dilruba odadan çıktıktan sonra, usul adımlarla Banyoya girdim. Aynanın üzerinde nasıl abdest alınmadı gerektiği tek tek yazıyordu. Annemin abdest aldığı günler gelmişti aklıma. Henüz çocukken annem ile abdest almaya çalışır, annemin her hareketini taklid ederdim. Şimdi ise yalnızdım.

Abdestimi anlatıldığı şekilde aldım. Sanki tüm olumsuz duygulardan arınmıştım. Dilrubanın verdiği bol elbiseyi giyinip başımı annemin vefat etmeden önce bağladığı şekilde bağladım. Biraz sıcaktı ama rahattım. Şimdi nasıl içeri geçeyim diye düşünüyordum. Az önce heryerim açıktı, şimdi ise tam tersi. Usulca kapıyı açıp, besmele çektim. Derin nefes alıp içeri girdim.
Tarifi imkansız bir duyguydu bu. Kızlar merakla bana bakıyordu. Dilrubanın sevincide yüzünden okunuyordu. Duru yüzündeki tebessüm yeterdi. Kimse ile konuşmadan meacdin bir köşesine geçtim. Etrafım bakındım biraz. Ne kadarda özen gösterilmişti. Duvarıdaki yazılar, tam karşıda duran arapça yazılı tablolar asılıydı. Mescit içinde balkon tarzı bir kat, ve orada uzun kitaplıklar, tam ortasında uzun bir masa vardı.

Mescidin halıları el yapımı kilimlerden oluluyordu. Her detayı ayrı güzeldi.

Sessizce bekledim. Dilrubanın sesini duyunca kendimi ona doğeu çevirdim. Mescidin sol köşesinde ahşaptan yapılmış bir masada oturmuş, önündeki rahlede kuranı kerimi açmış, diğer taraftan kırmızı bir kitabı eline almıştı.

Huzur veren sesi ile başlamıltı birşeyler söylemeye. Pür dikkat dinlemeye başladım.

BismillahirRahmanirRahim, Ey yerleri ve gökleri yaratan Allah'ım, bugünde senin rızan için burada toplanmayı bizlere nasib ettiğin için, bizleri bugün'de yaşamayı, sana ibadet etmeyi nasib ettiğin için hamd ediyoruz. El hamdülillah el hamdülillah el hamdülillah.

Gönüllerimiz bir olarak, aczimiz ve fakrımız ile sana geldik ya Erhamürrahimin, günahlarımızı bağışla, bilerek veya bilemeyerek işlediğimiz günahlarımızı af eyle, günahlarımıza sebep olabilecek insanlardan uzak tut. Çevremizi iyi insanlarla bereketlendir. Dalalete düşmüş kullarını aff edip doğru yola sevket ya Rabbi. Seni daha fazla tanımayı, daha çok sevmeyi, ve sevgine layık olmayı nasib et. İlmimizi arttır, ilmimiz ile zayıf imanların kuvvetlenmesine vesile olmayı.
Kullarının güzel işlerine vesile olabilmeyi nasib et. Bizleri şeytanın şerrinden, şeytanın yolunda giden insanların şerrinden muhafaza et.
Daima Senin himayende olup, senin adın ile her adımı atmayı nasib et. Bizleri kendinden, sevginden, şefkatin ve merhametinden mahrum etme. İmanımızı, yüreğimizi esma-ül-hüsna ile bereketlendir ki insanlığımızdan gelen her hareketimiz senin adına olsun.

Hür Kadın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin