17

654 56 35
                                    

Love me like tomorrow's.
Never gonna come.
(Zayn-Tonight)

Gösteri sonrası salondan çıkarak kulisin önüne geldiğimde görevli Jimin'e haber vermiş ve o da içeri girebileceğimi söylemişti. Kapı aralandığında hızlıca içeri girip ona baktım. Üzerinde ki beyaz gömleğinin düğmelerini yarısına kadar aralamıştı ve saçlarını eli ile daha çok dağıtmışa benziyordu. Oda da tek olması işime gelirken gülümsedim ve yanına gidip elimi yüzüne koyarak dudaklarını öptüm sertçe.

Kısa süren öpücükten geri çekildiğimde o da gülümsemişti. "Yine çok güzeldin Jimin! Sana her seferinde daha fazla hayran kalıyorum." Tek elini belime atıp beni kendine çekerek o da dudaklarıma kısa bir öpücük bırakmıştı.

Geri çekildiğinde yüzümün her bir yanında gezen göz bebekleri ile konuştu. "Teşekkürler güzelim. Bende seni her gördüğümde, sesini her duyduğumda sana hayran kalıyorum." Dedikleri yanaklarımı hafifçe kızartırken fısıldadım. "İltifat etme sırası bendeydi. Ne zaman sana geçti?" Bu dediğime güldükten sonra yanağımı öpmüş ve geri çekilmişti.

Ellerimi arkamda birleştirip gözlerimi odanın içinde gezdirmeye koyuldum bir süre. Saniyelerin ardından gözlerim yeniden onu bulduğunda gömleğini tamamen çıkartmış olduğunu fark ettim. İlk ve son kez sarhoşken gördüğüm bedeni yutkunmama neden olurken gözlerimi ondan bir kez daha alamıyordum.

Yanına gidip ona dokunmamak için arkamda birleştirdiğim ellerimi oldukça kasıyordum. "Duşa giriyorum. Kısa sürer." Konuşması ile gözlerimi gözlerine çıkartıp başımı sallayarak onaylamıştım onu.

O kapıdan küçük bir banyoya girdiğinde bende iki kişilik koltuğa oturup onu beklemeye başlamıştım. Bir kaç dakika sonra belinde havlu ile çıkıp kıyafetlerini aldığı sırada ona bakmamak için büyük bir savaş vermiştim. Eğer bakarsam kendime hakim olmam gibi bir şey söz konusu değildi çünkü.

Üstünü de değiştirdiğinde birlikte buradan çıkmış ve onun evine gitmiştik. Yemek hazırlayıp karnımızı doyurduktan sonra da mutfağı toparlamaya başlamıştık. Makinaya yerleştirdiğim son tabaktan sonra ellerimi yıkamaya başlamıştım ki arkamda hissettiğim bedeni ile belime doladığı elleri sonrası eğilmiş ve dudaklarını boynuma bastırmıştı. Gülümserken aynı zaman da gıdıklanmam sebebi ile hafifçe başımı eğmiştim. Bu onu kısık sesle güldürürken ıslak ellerimi yanda ki havluya sildim.

Boynuma bir öpücük daha bırakırken batan sakallarını hissetmiştim. Hafifçe kaşlarım çatıldığında arkamı döndüm ve ona baktım. Beni kaldırıp tezgahın boş kısmına oturtmuş ve yeniden belime sarılıp başını boynuma gömmüştü. Fakat bu sefer gözlerini kapattığını hissetmiştim. Derin bir nefes alıp verdiğinde tek elimi saçlarına diğerini ise yüzüne koymuştum. "Bir sorun mu var Jimin?" Enerjisi düşük gibi davranıyordu.

Başını hafifçe iki yana salladı. "Sadece yorgunun sanırım." Onu bugün peşimden sürükleyip durduğum için kendime sinirlenmeden edememiştim. Zaten dansı vardı birde tüm şehri gezdirmiştim resmen ona.

Sakalları bu defa da avuç içime battığında gözlerimi devirmiştim. "En son ne zaman traş oldun?" Alakasız sorduğum soru ile gülmüş ve geri çekilmişti. "Uzamışlar mı?" Omuz silkerek yüzünde gezdirdim bakışlarımı. "Yani çok belli olmuyor bakınca ama batıyor." Dediğim ile beni belimden tutup tezgahtan indirmişti. "O zaman gel traş edelim." Gözlerim hafifçe büyürken ellerimi tutup beni peşinden sürükledi ve birlikte evin banyosuna girdik. Aynanın karşısına geçtiğinde yanında dikilmeye devam ediyordum.

tonight, jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin