20|FİNAL

925 52 53
                                    

Finale hoş geldiniz :)

🌑

Love me like tomorrow's.
Never gonna come.
So love me.
Like we don't have tomorrow.
Like there's no time at all, love.
Love me like tomorrow's.
(Zayn-Tonight)

•Yazardan•

Genç adam kapıya sertçe indirdiği yumruklar esnasında kafasında ki tüm kötü senaryoları görmezden gelmeye çalışıyordu. Kapı açıldığında Jisoo'nun uykulu homurdanmasını işitmişti. "Ne oluyor be sabah sabah?"

Jimin gergince yerinde kıpırdanıp uykusundan yeni kalkmış Jisoo'ya baktı. "Chaeyoung, o evde değil mi?" Jisoo'nun kaşları çatıldı. "Evdedir nerede olacak?"

"Bana bir mesaj attı ve içime şüphe düşürdü. Odasına bakar mısın lütfen?" Jisoo da duydukları ile gerilirken başını salladı hafifçe ve içeriye yöneldi. Bir kaç kapı açılıp kapanma sesi geldi. Ardından da "Chae!" Diye seslenmeyi es geçmemişti. Kapının önüne gelip yeniden Jimin'e baktığında artık o da oldukça endişelenmişti. "Evde yok."

Jimin içinden bir küfür mırıldandı ve şakaklarını ovalarken başka bir tahminde bulundu. "Kafede ki arkadaşlarını falan arasana. Kendisi açmıyor belki onlar açar. Tonight'a girmiştir belki ne bileyim." Jisoo yeniden başını sallayıp içeri yöneldi ve geri döndüğünde kulağına yasladığı telefon ile dudaklarını kemirip çatık kaşları ile etrafa bakıyordu.

"Günaydın Jennie. Chae yanında mı? Ya da gelecek mi? Bir haber aldın mı ondan?" Bir kaç saniye karşıyı dinledi ve ardından sıkıntılı bir nefes verip mırıldandı. "Pekala. Teşekkürler Jen." Telefonu kapattığında Jimin'e bakarak ağrımaya başlayan alnını ovaladı parmakları ile. "En son iki gece önce konuşmuşlar. Nerede bu kız?"

Jimin derin bir nefes alıp bir kaç saniye düşündü ve aklına gelen fikir ile kalbi sıkışırken zorla yutkunarak söylendi. "Aklımda bir yer var. Ama umarım orada değildir Jisoo."

"Neresi?"

"Hazırlan ve aşağı in hemen. Bekliyorum." Jisoo çatık kaşları ile başını sallarken Jimin hızlıca merdivenleri inmiş ve kapının önünde ki arabasına binip çalıştırmış Jisoo'yu beklemeye başlamıştı.

•Chaeyoung'dan•

Soğuk rüzgâr saçlarımı savuruyor ve bedenimin buz kesmesine sebep oluyordu. Ama önemli değildi. Çünkü hepsi az sonra bitecekti. Gözümden akan yaşlar da bedenim gibi anında buz kesiliyordu. Üzerimde ki siyah elbise bacaklarıma dolanıyordu.

Normalde beyaz intihar hikayeleri için daha uygundu sanırım. Melekler falan. Fakat ben melek olacak kadar saf ve temiz değildim. Siyahtım, kötüydüm, kindim, öfkeydim, nefretttim... Dünya üzerinde ne kadar kötülük varsa hepsi bedenimde ve kalbimdeydi.

Fakat aşk'ım. Park Jimin'e olan aşkım.

O bembeyazdı. O iyiydi. Ve o siyahlığın, karanlığın içinde nasıl nefes alıyordu bilmiyordum. Sanırım bu da melek kalıbına tam anlamı ile uyan Jimin'le ilgiliydi. Melekti o. Her şeyiyle hemde.

Benim kötülüğümün asla hak etmediği dünyada ki en iyi kalbe sahip adamdı. Benim yanımdayken canı tehlikedeydi. Psikolojisi tehlikedeydi. Bir aile kurması ise imkansızdı.

tonight, jiroséHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin