9. Bölüm: Umut Mu Öldürür İnsanı?

96 28 82
                                    


"Arkadaşlar," dedim ellerimi birbirine çarparak. "Karşınızda yaşam alanlarımız yıpranmadan, kalplerimiz kuşatılmadan ve zaman çok daha fazla ilerlemeden önce, zamanımızın biraz gerisinde bizi biraz yıpratan ama Statis'ten daha fazla kuşatan biri var. Asrın Türkmen."

Asrın Türkmen ceketinin önünü ilikleyerek hafifçe eğilip selam verdi insanlara. "Merhabalar," dedi.

"Kendisi normalde çok hoş karşılamayacağım biri olmasına karşın bugün hayatımı kurtardı," dedim insanların ön yargılarını kırmak için.

"Bu yine de onu iyi biri yapar mı?" dedi Hale'nin ekibinden biri. "Ayrıca neden hoş karşılamazsın?"

Asrın Türkmen insanları süzüp ağzını açtığı sırada gözleri Hale'de takılı kaldı. Hepimiz Hale'ye döndük. "Sorun nedir?" dedim.

"Benzettim," dedi. "Kusura bakmayın. Bugün ön yargılarınızı kırabilmek ve beni daha iyi anlamanızı ya da anladıktan sonra yargılamamanızı sağlayabilmek için size bir şeyler anlatacağım. Bunları önce size anlatacağım ki eğer aranıza alınmadan önce uzun bir süre bir camın arkasında güvenilirliğimin test edilmesi gerekirse beni bekleyin çünkü bu ülke için uğraşırken biraz sizleri de düşündüğüme inanıyorum."

"Söz senin," dedi Favor.

"Ben Asrın Türkmen," dedi Türkmen.

"Bölüyorum ama," dedi Hale. Herkes ona doğru döndü. "Yerin altına inen bir geçit bulduk. Onların yerine gidiyor olma ihtimali var. Bu yüzden Asrın Bey konuşmasını yerin altında yapabilir mi?"

"Bence mümkün," dedi Yiğit. "Eğer Asrın Türkmen için de uygunsa."

Asrın onayladı. "Tabi," dedi. "Beni duyduğunuzdan emin olsanız ve anlamadığınız her yeri sorsanız benim için yeterli."

Sarp ekibini işaret etti. "Biz elbet öğreniriz," dedi. "Eğer izniniz olursa," Favor'la göz temasını kesmiyordu. "Biz önden kontrol yapmak isteriz."

"Biz de onlara eşlik ederiz," dedi Hale.

"Bana uygundur," dedi Favor bana doğru dönerek.

Benden ne beklediğini ya da ne söylemek istediğini birkaç saniye içerisinde anlamamış olsam da sonunda bir şeyler yerine oturunca derin bir nefes alarak, "Bana da uygun," dedim şaşkınlıkla. Favor'un o maskenin altından güldüğünü biliyordum.

Sarp'ın arkasından bir şey olmaması umuduyla baktım ve kendi kendime sanki bu benim işimmiş gibi onunla gurur duydum. Farah'ın cesur bir insanla beraber olması ve bunu sadece kendi ve ailesi için değil, birçok insan için yapıyor oluşu etkiledi beni. Her zaman Farah'a destek olmuş ama Sarp'ı en başta çok ona yakıştıramamış olmama rağmen, onların ilişkilerinin başlamasında etkin rolü olan insan da bendim.

Sarp'ı ilk gördüğüm andan itibaren Farah'ı anlatıp durmuş ve ben ne kadar aşkla seviyorsam Farah'ı, Sarp'ın da bu aşk hikayesine inanmasını sağlamıştım. Şimdiyse gelecek yolunda yaptıkları bir yatırım olan bebekleri vardı. Bir bebeğe, ilişkiye yatırım gözüyle bakmasının ne denli doğru olup olmadığını bilmiyordum ama onların ilişkilerinin kazanacağı noktanın bebek olduğuna inanıyordum.

"Ne diyordum?" dedi Türkmen ciddi ciddi düşünerek. Elini alnında gezdirdi yürürken. Merdivenlerden iniyorduk. "Devlet sunumlarında insanların sesi olduğuma kendimi ve sizleri inandırdım bir süre. Beni oradan tanıyorsunuzdur. Fakat bilmelisiniz ki işlerin buraya geleceğini ve aslında iyi bir şey yapmadığımı ben de bilmiyordum. İnsanın sevdiği işten daha büyük ne olabilir diye düşünürüm her zaman ve ben de öyle yapıyordum. Sevdiğim işin başında duruyor, sevdiğim işi yapıyordum. Konuşuyordum ve konuşmak şu hayatta yapmaktan en çok zevk aldığım şeydi. Bir gün işlerin çığırından çıktığını ve benim aslında devlet için değil, devleti ele geçirmek için uğraşan bir örgüt için çalıştığımı fark ettim. Devletin açığını arıyor ve kenara sıkıştırmaya çalışıyordu. Kenara sıkıştırdıktan sonraysa ellerindekilere birer birer sahip olmayı hedefliyorlardı ama görüyordum ki, ellerinden birer birer alınan şeyler gittikçe kaybetmekten korkan yöneticiler de onların tarafına geçmeye başlıyorlardı. Hatta ülkenin başındakileri bile ele geçirmeye başlamış, çoğunu kendi tarafındaki insanlarla değiştirmiş, adı soyadı çok farklı olan insanlar başkasının kimliğine bürünmüş, o gibi davranıyorlardı ve ne yazık ki insanları öyle güzel kullanıyorlardı ki, şahsın arkadaşı bile o olduğuna inanıyordu. Kendi arkadaşının ölmüş, toprağın altında ya da denizin dibinde olduğuna inanmıyordu kimse. Bu aile bireylerinden biri bile olabilir. Sonunda bir gün öğrendim."

Statis: LUNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin