8. Bölüm: Can Borcu

107 28 40
                                    


Merhaba, 
Normalde bölümü okumanız daha kıymetli ama birkaç bir şey var söylemek istediğim. Vaktiniz varsa okuyup düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim.
Tam neden veremem ama sanırım yazmaya olan inancımı kaybettiğim için bölüm aralarını çok uzun tuttum. O en beklenmedik anda gelen yorumlar beni buraya geri dönmeye, bölüm atmaya iten şey oldu. Yayınevinden alamadığım geri dönüş, insanların emek verdiğim bunca satırı bir 'siyasi' kitap başlığı altında inceleyip gereksiz eleştirileri beni biraz yıldırdı. Çok yapmak istediğim ya da yapmaktan haz alacağım bir şey değildir ama destek istemek için geldim. Ben okuduğunuz, belki kendinizden bir parça bulduğunuz, belki de sadece haz aldığınız yahut merak ettiğiniz için okuduğunuz bu kitabı elimde tutarak, eğer gerçekten bunun için uygunsa, birilerine umut olmak istiyorum. Çünkü bu sadece bir ülkeyi kurtarma kitabı değil, ruhu tanıma kitabı. Hiçbirimiz kendimizi tanımak için aynaya bakmadan, ne istediğimizi ya da bu isteklere nasıl ulaşacağımızı bilemeyiz. Hiçbirimiz her zaman mutlu ya da güçlü insanlar değiliz, olamayız.
O ekranlarda gördüğümüz "HEP" mutlu insanlar, bazen çok mutsuz. Bunları biliyor ve bunlarla baş etmenin bir yolunu bulabiliyorsak insanız. Bazen bulamayabiliriz, fakat biz bir olduktan sonra halledemeyeceğimiz hiçbir şey olmaz.

Eğer beğenmişseniz, içinizdeki en ufak bir parçaya dokunabilmişsem arkadaşlarınıza önerir ya da sadece bölüm hakkındaki düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız, çok sevinirim. Yorumlarda buluşup kitap dedikodusu yaptığınız birkaç yorum okudum, sanırım geri dönmemi sağlayan en önemli şey buydu. Konuşalım, bu dünya konuşmayınca çok renksiz. Her şey için teşekkür ederim!

Son olarak artık her hafta perşembeyi cumaya bağlayan gece buluşuyoruz! Eğer daha uygun bir gün düşünceniz olursa değişiklik gösterebilir. 

İyi okumalar.  


"Sanırım dürbüne ihtiyacım var," dedi Yiğit çok da uzağında olmadığımız halde bizi kimsenin göremeyeceği bir yerde durduğumuz alanda. Depoları yakından görüyorduk. Bizim durduğumuz açıda bir problem yoktu ama ekiplere ayrılmıştık ve herkes başka bir yere saklanmış, izliyordu. Birimizi görmeleri demek hepimizin burada bir yerlerde olduğunu anlamaları anlamına gelebilirdi. 

"Bu açıdan da görmüyorsan göz doktoruna gitmen gerek," dedi Favor. Maskesinin bazı noktalarında değişiklik yapmış, benim maskemin detaylarını andıran detaylar eklemişti. Bunu neden yaptığını bilmediğim halde kendimi bir süreliğine özel hissetmiştim.

Bu özel hissetme serüvenim devam ediyor gibi duruyordu.

Gülmemeye çalıştım. "Eminim, bu işten hemen sonra hastaneye gitsen senin için bir göz doktoru ayarlayabilirler."

"Aslında çok önemli biriymiş gibi yapsa belki birini bulabilir," dedi umursamaz bir ses tonuyla Deniz.

Yiğit şaşkınlıkla Deniz'e döndü. "Sen bana önemsiz biri olduğumu mu söylemeye çalışıyorsun?" dedi. "Senin umursamazlığın kadar insan kurtarmışlığım var benim."

"Hayatımda daha önce böyle kamyon arkası bir söz duymadım," dedi Favor.

"Kamyon arkası da ne?" dedi Deniz.

Ece'nin konu şimdi ilgisini çekmişti. "Eskiden kamyonların arkasına garip sözler yazarlarmış işte," dedi Ece.

Devamını getirmesine izin vermedi Yiğit. "Yine başladık," dedi. Favor'a döndü. "Ben bu ekip içerisinde bir yanlışlık olduğunu söylemiştim ya..."

"Söyledin, evet," dedi Favor.

"Yokmuş bir yanlışlık," dedi Yiğit hepimize garip bakışlar atarak. "Tüm sorunluları aynı yere toplamışsın. Seni tebrik ederim."

Statis: LUNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin