Keyifli okumalar dilerim...
"Sen biliyor muydun?" dedim. Uzun süredir sahil kenarında bir bankta sessize oturuyorduk. Ağlamam durmuştu. Yine de iç çekmelerim devam ediyordu.
"Bir abileri olduğuna daha önce kulak misafiri olmuştum ama kim olduğunu ya da aralarında ne olduğunu bilmiyorum. Sana da söylemek aklıma gelmedi zaten aramızda lafı da geçmezdi." dedi. Aybars'ın bana neden demediğini anlayabiliyordum ama ailemin bana neden demediğini anlayamıyordum. Kendimi oraya ya da ailelerine ait hissetmemem için elinden geleni yapıyorlardı.
Biz biraz daha oturuken arkamızdan bir araba sesi geldi. Kafamızı çevirip baktığımızda camlarına film çekilmiş lüks bir araba park etti. Daha fazla incelemeyip tekrar önüme döndüm.
"Delikanlı kalk kız kardeşimin yanından biraz da abisiyle otursun." Kafami hemen sese doğru döndüm. Bu oydu: Pamir. Yanımdan kalkan Aybars'ın gözüne baktığımda buralardayım manasında işaretini görünce biraz kenara çekildim ve yeni abimin yanıma oturmasını bekledim. Bana ne söyleyeceğini merak ediyordum.
"E abine bir merhaba demeyecek misin? Neyse deme sonra dersin. Yanında oturan zibidi sevgilindi sanırım. Pekte bir yakında oturmuş yanına." Dedi. Ciddi misin manasında olan bakışlarımı ona atıp:
"Ciddi misin? Yanında yeni gördüğün kardeşin var ve sen onun sevgilisine mi takılıyorsun?" Dedim.
"Sen neden o evde yaşamıyorsun? Ayrıca neden senden hiç bahsetmediler bana." Diyerek devam ettim.
"Evet, evet haklısın beni biraz daha benimseyince daha rahat karışabilirim. Neyse gelelim sıkıcı aile meselelerine. Daha önce o evde yaşıyordum tabi ki. Sana en baştan anlatayım. Merak etme yasak elma meyvesi falan değilim babamız benim annemle evlenmiş ilk önce tabi sevgiyle değil babannenin zoruyla. Ama yine de birbirlerine kin duymuyorlarmış yani babamın anlattığına göre öyleymiş. Zaten evlenmelerinden kısa bir süre sonra ben olmuşum ama malesef annem doğumda vefat etmiş. 2 -3 sene sonra annen ile tanıştı evlendi. Başta her şey çok güzeldi. Beni kendi çocuklarından ayırmıyordu. Hatta bende anne duyurdum Asiye Hanıma. Ta ki senin doğumuna kadar." Kısa bir es verdi. Gözleri hüzünle bulutlanmıştı. Tekrar derin bir nefes alarak devam etti:
"Kaza günü annen ve baban arabada tek değildi bende vardım. Arabayla gidiyorduk ve benle babam biraz tartışıyorduk. Tartışma alevli bir hale gelince babam bir an dikkatini toplayamadı ve arabaya çarptı. Tabi seni ölü bildiğimiz için annen beni sorumlu tuttu. Bağırdı, çağırdı, beni evden kovdu. Onun dediklerine hiç alınmadım biliyor musun? O acılı bir anneydi. Senin gerçek annendi fakat benim değildi, o zamana kadar bile benimle kendi çocuğuymuş gibi ilgilenen bu kadına küsmek bence hakkım da değildi. Ama babam... Babam ağzını açıp tek kelime etmedi. Gözümün içine baktı gitmem için. Bende duramadım gittim. Kendi anneannemin ve dedemin yanına. Annen defalarca yanıma geldi eve tekrar gelmem için ama babam bir kez bile aramadı. İşte benim sıkıcı hikayem de bu." Dedi. Bu çok üzücü bir hikayeydi. Gözlerindeki hüzüne rağmen bana ettiği tebessüm beni üzmemek içindi.
Gözlerinde ki anne ve babasızlığı tanıyordum. Asiye Hanım onu kırsa da onu üzse de mecburi olmadığı halde yaptığı annelikten dolayı minnettardı. Ama babası olduğu halde onu babasız bırakan Kenan Bey'e kızgınlığın ötesinde kırgındı. .Daha fazla dayanamadım ve kollarımı boynuna sardım. Çok güzel kokuyordu. Abi , güven, sıcaklık ve aile. Sanki kalbim onu tanırmışçasına atıyordu.
"Üzülme. Senin bir suçun yok. Sadece kaza olması geremiyormuş ve oldu. Kaderden kaçamazdık." Dedim. Daha fazla ne diyebilirdim zaten bilmiyordum. Biraz daha sarıldıktan sonra ayrıldık.
"Haydi seni eve bırakayım. Annenler daha fazla merak etesin." Deyip elimden tutup kaldırdı. Bizim ayaklandığımızı gören Aybars da yanımıza geldi.
"Aleda'yı eve ben bırakacağım gördüğüm kadarıyla araban da var sen de evine git." Deyip beni kendi arabasına götürmeye başladı. Benim bir itirazım yoktu.
"Ama-" Aybars'ın itiraz dolu sesini duyunca Aybars'a döndü ve tek kaşını kaldırdı. Onun bu halini gören Aybars:
"Ee şey tamam o zaman yarın görüşürüz güzelin iyi geceler." Deyip arabasına gitti. Onun bu tavrı kıkırdamamı sağlamıştı. Evet Aybars yapılı olabilirdi ama tahminen 30'larında olan ve dışardan bile spor yaptığı belli olan bir adamın karşısında çok şansı olmazdı.
"Güzelim bak bu çocuktan olmaz seni bana bırakıp kaçtı."
"Ya öyle deme ama sevgilime." Diye mırıldanınca bana sen olmamışsın bakışı atıp arabaya bindik. Araba hareket ederken sabahtan beri olan koşuşturmacaya daha fazla dayanamayan gözlerim yavaş yavaş kapandı.
"Bir şey olmadı sadece uyuyor odasına yatırayım." Ara ara kulağıma gelen sesleri duysam da tepki veremiyordum. Yumuşak bir yere yatırılınca diğer tarafa döndüm ve üstüme örtülen şeye sıkıca sarıldım. Erkeksi bir kıkırtı ve "İyi geceler bebeğim." Diyen Pamin'in sesi duyduğum son şeydi gerisi koca, derin bir uykuydu.
Bu perdeleri kim açık bıraktı. Sabah sabah beni uykumdan uyandıran güneşe ters ters bakıp yataktan ayaklandım. Uyandıktan sonra geri uyumam çok zor oluyordu. Kendimi gayet dinlenmiş hissettiğim içinde tekrar uyumak için kendimi zorlamama gerek yoktu.
Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Hâla dün geceki gibi olduğum için makyajımı da bin bir uğraşla çıkardım. Kendime eşofman ve sweet seçip onları da giydim. Bu gün ne yapacağımı henüz planlamadığım için şu anlık eşofman giymemde bir sakınca yoktu bana göre. Tekrar kendimi yatağa atıp olanları düşünmeye başladım.
Aileme sinirliydim. Bu sinirim Pamir'e yaptıklarından dolayı değildi. Bana onu anlatmamalarından dolayıydı. Belki diyorum belki uygun bir zaman olmadığından söyleyememişlerdi.
Daha da derinlere daldığım düşüncelerden beni çekip alan telefon sesi olmuştu.
"Alo." Dedim.
"Alo, Aleda çabuk magazin haberlerini aç koş." Deyip yüzüme kapatan Aybars ile hemen kalkıp oturma odasına doğru gittim. Bizimkiler burdaydı ama çok takmadım hemen televizyondan dediği kanalı açtım. Haberde ben ve Aybars vardı.
"Sayın magazin severler şimdi de İstanbul'un gözde ailelerinden biri olan Asilzade ailesinin davetinde yaşananlara bakıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ölü sandıkları kızlarının yıllar sonra yaşadığını öğrendiklerini açıklayan aile dün gece de kızları adına davet verdiler. Davet girişinde röportaj vermeyen aile yüzlerindeki gülümseme ile objektiflerimize yansıdılar fakat ailenin yeni kızı davetin ilerleyen dakikalarında yine cemiyetin ünlü isimlerinden olan Aybars Dilmen ile davetten ayrıldılar. Aleda Hanım'ın ağladığı da gözlerden kaçmadı. İçerde neler olup bittiğini bilmesekte ikilinin oldukça yakın tavırları sevgili oldukları düşüncesini gündeme getirdi." konuşmaya devam eden spikerin artık dediklerini algılamakta zorluk çekiyordum. Salondaki kimseden ses çıkmıyordu. İlk tepki:
"Bu da ne?" diyen benden geldi.
Selam canlarım. Nasılsınız iyi misiniz? Çok uzun olmayan ama bana göre kısa da sayılmayan bir bölümle karşınızdayım umarım beğenirsiniz.
Bu bölümde olanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ilerisi için istek, görüş ya da bir öneriniz varsa buraya bırakabilirsiniz emin olun dikkatle okuyorum hepsiniz.
Yazımda umarım yanlışım yoktur. Ama yine de varsa ileriki zamanlarda düzenlemeye alıp düzelteceğim.
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşçakalın ♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAZA
General FictionBir kaza... Bir çocuğun annesiz babasız büyümesine sebep oldu , Bir ailenin yıllarca ölen evladının arkasından yas tutmasına sebep oldu. Ya o çocuğun anne babası varsa ya ailenin çocuğu ölmediyse...