Bir kaza...
Bir çocuğun annesiz babasız büyümesine sebep oldu ,
Bir ailenin yıllarca ölen evladının arkasından yas tutmasına sebep oldu.
Ya o çocuğun anne babası varsa ya ailenin çocuğu ölmediyse...
"Halacım hadi ama benim karnım çok acıktı." Sabahtan beri başımda kalkmam için öten cimcimeyi hemen yatağa çekip gıdıklamaya başladım.
"Demek öyle hayin yiğen. Beni uyandıran sensin. Gıdıklama cezasına mahküm edildiniz prenses ." Dedim. Şu bir hafta boyunca peşimden ayrılmamıştı.
"Hadi kalk koş aşağı in bende üstümü değiştirip geliyorum." Deyip yataktan kalktı. Gecelikle aşağı inmek istesem de henüz o kadar alışamamıştım eve ve ev halkına.
Elimi yüzümü yıkayıp mavi bir eşofman takımı giydim.
Asansörü çağırıp aşağı indim. Kahvaltı masasına hep birlikte oturuyor, akşamları da birlikte yemek yiyorlardı. Birbirlerine sıkı sıkı bağlılardı.
"Günaydın hepinize. Sanırım yine beklettim kusura bakmayın." Deyip yerime geçtim.
Yemek yemek şu hayattaki en büyük zaaflarımdandı.
"Halacım bu gün beni parka götürür müsün?" Dedi. Bu cimcime günlerdir beni rahat bırakmıyordu. Evde kendi yaşına yakın tek kız ben olduğum için benimle oynamak yada gezmek istiyordu.
"Annen de izin verirse gidebiliriz halacım." Dedim. Ben götürürdüm götürmesine ama annesi izin vermeyebilirdi.
"Tabi gidin kızım ama önce yemeğini yemeli ve halan gibi güçlü olmalısın." Yengemin cümlesiyle hızla tabağındakileri bitirmeye çalışmıştı. Onun bu haline hep beraber gülmüştük.
Bende tabağımı bitirince telefonumu ve para almaya yukarı çıktık.
"Halacım merdivenlerden inelim mi? Asansör gelmez bir türlü." Dedi. Haklıydı. En alttan buraya gelene kadar çok uzun sürerdi. Ve sanırım hala yiğen biz biraz aceleciydik.
Katları inerken babamların katında şifreli bir oda vardı. Ama fazla kurcalamadım. Lakin neredeyse her katta birer tane vardı.
Kapının olduğu kata geldiğimizde Cenk'i de çağırmak geldi aklıma.
"Halacığım gel hadi amcanı da çağıralım. Sonra bize küsmesin." Dedim. Tabi o buna dünden razıydı.
"O zaman onu da çağıralm hala küsmesin amcam bize." Cimcimenin dili bunları söylese de aklından Cenk ile birlikte çiğneyecekleri yasakları düşünüyordu.
Bir alt kata daha indiğimizde burada da elektironik kilitlerle kilitlenmiş şifreli kapıdan vardı.
Cenk'in kapısına vurup: "Cenk hadi müsaitsen sende gel." Dedim.
"Vay hayırsız sen ikizini bilir miydin?" Atarlı sesi ile hem saçını eliyle yana yatırıyor hemde bunları söylüyordu.
"Ya ne hayırsızlığımı gördün hem bak ne güzel beraber gezmeye gideceğiz. Seni salıncakta sallarım barışırız. Ben şeyi sorucaktım bu kilitli odalar ne iş?" Dedim. Son soruma kadar her şey iyiydi hoştu ama sorumu duyunca gözleri açıldı ne diyeceğini bilemedi. Ondan önce Banu atladı söze:
"Hala aslında onlar yoktu biliyor musun? Amcam sen gelmeden önce taktırdı. Dedem başta istemedi ama amcam gerekli dedi. Hala sen de küçük olduğun için mi senden bir şeyler saklıyorlar?" Dedi. Başta idrak edemedim. Ama sonra kafamı direk Cenk'e çevirdim. Suçlu gözlerle bana bakıyordu.
"Aleda açıklayabilirim. Lütfen dinle beni." Cenk'in arkamdan gelen sesleri dinlemeden Banu'nun elini Cenk'e tutturup evden çıktım. Şuan kendimi anlatabileceğim tek kişiye gittim. Biraz ileride duran taxinin boş olduğunu görünce Aybars'ın adresini verip arkama yaslandım.
"Sevgilim ne bu hal bu saatte burada ne işin var." Şaşkın sesi beni burda beklemediğinin kanıtıydı. Daha fazla beklemeden ona sıkıca sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
"Be... Ben onlara ne yaptım. Ben sadece bir ailem olsun istedim. Herkes gibi annem olsun babam olsun kardeşlerim olsun istedim. Ben kötü biri değilim ki neden böyle yaptılar Aybars?" Ağlamamın arasında seçilen üçbeş kelime ile olayı anlamaya çalışan Aybars büyük ihtimalle anlamamış endişeli gözlerle beni süzüyordu.
"Bebeğim bir sakin ol hadi anlat bana ne oldu ?" Dedi.
"Biz bugün Banu ile parka gidecektik asansör yerine merdivenleri kullandık. Her katta şifreli odalar vardı. Bende sordum. O... O şifreleri ben geliyorum diye yaptırmışlar. Ben ordan bakınca paragöze mi benziyorum? Ben yemin ederim onlardan sadece sevgi istemiştim. Paralarında gözüm yoktu." Hala ağlıyordum.
"Hiştt sakin ol. Onlar seni tanımadan önce yaptırmışlar. Eminim şimdi öyle düşünmüyorlardır. Göz yaşlarına yazık bebeğim. Ağlama." Dedi. Tesellileri bana yetmiyordu.
"Ben geleyim demedim ki. Bilmiyordum bile bu kadar zengin olduklarını. Beni gerçekten sevdiklerini düşünmüştüm. Ama yanılmışım." Göz yaşlarım bir türlü dinmiyordu.
"Aybars bunlar sürekli akıyor siliyorum siliyorum yine akıyor. Kalbim de acıyor acaba hasta mı oluyorum?" Böyle garip hissediyordum. Tarifi yoktu.
Aybars önce beni kucağına aldı sonra da koltuğa oturdu. "Haydi bebeğim gel biraz uyu. Uyandıktan sonra sakin kafayla konuşuruz bebeğim." Dedi. Saçlarımı okşuyordu. Ağlamam ve saçlarımı okşaması beni mayıştırmış ve çok geçmeden uykuya dalmıştım.
Geri uyandığımda hava kararmıştı. Aybars ortalıklarda gözükmüyordu. Üstümdeki pikeyi katlayıp kenara koydum. Bir süre boş boş etrafa baktım. Sanki biraz daha iyiydim. Mutfaktan gelen leziz kokular büyük ihtimal benim yetenekli sevgilime aitti.
"Kalktıysan gelsene sofra hazır." Içeriden seslenmesiyle hemen mutfağa geçtim.
"Mis gibi kokuyor. Sen nasıl benden daha yetenekli olabilirsin ki? Haksızlık bu." Dedim. Gerçekten öyleydi. O yapar ben yerdim. Tamam ben yapınca da kötü olmuyor ama onun ki daha bir lezzetli oluyordu.
"Sen merak etme güzelim ben sana ömrüm boyunca yapar yediririm." Dedi. Düştüm, kaldırmayın.
Yemekleri yedik, mutfağı topladık. Şimdide abur cubur hazırlıyorduk.
"Aleda sen eve gitmeyecek misin? Haber verdin mi annenlere." Diye sordu. Eve gitmek istemiyordum. Bir süre onlarla karşılaşmak istemiyordum.
"Hayır eve gitmeyeceğim. Asiye Hanım'a mesaj attım. Haberleri var. Zaten merak edeceklerini düşünmüyorum." Dedim.
"Öyle olduğunu sanmıyorum onlar seni gerçekten seviyorlar. Belki şuan böyle düşünüyor olabilirsin ama onlarla konuşunca bu düşünceden vaz geçeceksin. Hadi cipsleri al da gel." Olabilirdi ama ben çok kırılmıştım. Bir süre en azından sakinleşene kadar biraz uzak olsam daha iyi olacaktı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Benim minnoş aşıklarım. )
Selam canım okurlarım nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bir süre yazmakta zorlandım bu yüzden biraz geç geldi kusura bakmayın.
Bu bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce aile bu konuda haklı mı , siz olsanız ne tepki verirsiniz ?
Öneri ya da istekleriniz varsa buraya yazabilirsiniz emin olun hepinizin fikirlerini dikkatle okuyorum.
Bu bölüme kadar okuyan, oy veren,yorum yapan ve okuma listelerine ekleyen herkese teşekkür ederim.
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere hepiniz seviliyorsunuz.