12-13 Eylül.

212 13 23
                                    

siz ve "tenlee" arasındaki özel sohbet.

-12 Eylül/Pazartesi-

tenlee:Ne kadar güzel olduğunun farkında mısın?
O gece, gözlerini bana çevirdiğinden beri aynı şeyi düşünüyorum aslına bakarsan.
Utandığında en loş ışığın altında bile belli olan yanaklarını ya da gülümsediğinde kaç kişinin dikkatini dağıttığını biliyor musun mesela?

Üzgünüm ancak yanlış numaraya mesaj attınız.

tenlee: Cevabımı almış oluyorum böylece.
Şimdiden şaşırtabiliyorsun beni.
Tek bir saniye bile çıkmazken aklımdan, aynadaki görüntünü nasıl görmezden gelebiliyorsun?

Hevesinizi kırmak istemiyorum ama gerçekten de yanlış numaraya yazıyorsunuz.
Umarım bir an önce ulaşmak istediğiniz kişinin numarasını tutturabilirsiniz.
Bu süre zarfında lütfen bana yazmaya devam etmeyin.

tenlee: Yanlış numara olduğuma kendini bu kadar inandırabilmen hayret verici Lee Taeyong.
Ne yaparsam yapayım kabul etmeyeceksin doğruları galiba.
Sorun değil. En azından henüz değil.
Her şeyden sıkıldığında, bunca uğraşın yersiz olduğunu fark ettiğinde bana döneceksin çünkü.
Ve ben seni burada bekliyor olacağım.

-tenlee çevrimdışı-

*

Jaehyun'un beni en çok ne zaman kırdığından emin değildim.

Saçımı eski haline getirdikten sonraki ziyareti olabilirdi mesela; 5 Mart günü, yazdığı her şeyin sinirden ve koruma içgüdüsünden olduğuna kendimi ikna ettikten hemen sonraki gelişi; sinirden veya koruma içgüdüsü saçmalığından olmadığını mutlulukla kanıtladığı an.

Saçlarım -sadece haziranın ilk haftasında Onur Yürüyüşü için boyatsam bile- yıpranmıştı, parmaklarım iğrenilecek derecede uzundu, omuzlarım ise gereksiz derecede geniş. Çene hattım her niyeyse rahatsız ediyordu onu, gülümsediğimde gözlerimden biri daha çok kısılıyordu ve sesim...şey, sesimde de vardı herhalde bir şeyler çünkü "Bir de sesin tabii!" deyip deyip durmuştu.

Bu onun ilk patlamasıydı bana karşı.Taşınalı neredeyse bir hafta olmuştu ve Jaehyun, henüz açmadığım kolilere yardım etmek için onunkinin hemen karşısından kiraladığım daireye gelmişti. Çok da konuşmadığımız haftanın (ayrıca saç boyası felaketinin) ardından film gecesi yaparız diye düşünmüş, yeni komşularımı rahatsız etmemek için yedek hoparlör bile çıkarmaktan vazgeçmiştim.

Sağ olsun Jaehyun, hoparlörlerin görevini almıştı üstüne.

Nefes almak için durakladığında aslında tepkimi beklediğini fark etmem biraz zaman almıştı. Sağ yanağımı ısırmış, dümdüz bir sesle sormuştum.

"Seni bu kadar kızdıran ne?"

Jaehyun'un sesimde ilk defa tereddüt yoktu. "Varlığın." Duraklamamış, kekelememiş veya gözlerini kaçırmamıştı. "Keşke var olmasaydın."

Sonra ne mi yapmıştım?

Aptal olan herkesin yapacağı şeyi.

Yüzüme küçük bir gülümseme yerleştirmiş, şaşkınca açtığı gözlerine bakmıştım. "Yemeğe kalmayacak mısın yani?"

Etkilenmediğimi sanıyordu. Etkilenmediğimi sanıyordum. Evden şiddetle çıkışını, gülümsememi bozmadan izlemiştim. Sonra aynı gülümsemeyle yarım kalan kolileri açmış; önce kıyafetlerimi, sonra da kalan ıvır zıvırları yerleştirmiştim yerlerine.

masterpiece - nct&skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin