Mary!
Adımı duyduğumda ne zaman daldığımı hatırlamadığım uykumdan irkilerek uyandım. Yaslandığım sıradan kalkıp fazla gelen aydınlığa karşı tek gözümü kaparken ayılmak için başımı sarstım.
"Özür dilerim Bayan Lee."
''Bu aralar çok fazla ders kaçırıyorsunuz. Çıkışta odama gelin."
Cümlesini cevap beklemez ve emir verir şekilde kurduğundan başımı onaylar gibi salladım. Son günlerde gördüğüm kâbuslar yüzünden iyi uyuyamıyor, kendimi sürekli sonu olmayan bir korku filminde başrol olarak buluyordum.
Kalan ders boyunca ağırlaşan göz kapaklarıma rağmen uyumamak için büyük çaba sarf edip sonunda zilin sesini duyduğumda acele etmeden toparlanıp çıkışa yürüdüm. Sharon kollarını birbirine geçirip merdivenin köşesine yaslanmış beni bekliyordu.
Birinci sınıfta sadece bir hafta dayanabildiği voleybol antrenmanlarında tanıştığımızdan beri en yakın arkadaşımdı ve annesi iş yüzünden şehir dışına gittiği zamanlarda benimle kalıyordu. Yarı zamanlı ev arkadaşım sayılırdı. Geldiğimi görünce çerçevesiz sarı güneş gözlüğünü uzun kızıl saçlarının üzerine yerleştirdi.
''Öğle yemeğinde fasulye ve patates püresi vardı. Fasulyeden nefret ettiğin için sen de açsındır diye umuyorum. Çünkü ben açlıktan ölüyorum. Hobbs'un pizzası bile şu an dünyanın en iyi yemeği gibi geliyor. ''
Hobbs'un pizzacısı okul çıkışlarında sürekli gittiğimiz bir yerdi ve şehrin en ucuz pizzacısıydı. Genellikle şişman yaşlıların takıldığı bir yer olduğu için yaş ortalaması bizimleyken bile çok yüksekti.
''Bayan Lee odasına çağırdı.''
''O kadar ortalama bir öğrencisin ki öğretmenler yüzünü hatırlamaz sanıyordum. Neden çağırdı?''
''Çağırılma nedenime bakılırsa okulun umut vaat eden öğrencisi bile olabilirim. Sadece derste biraz daldım.''
''Hâlâ kâbus mu görüyorsun?''
Onaylamayla karışık bir mırıltı çıkardım. Birkaç kez kabuslarımdan çığlıklarla uyanmama şahit olduğu için detaysız şekilde de olsa bahsetmek zorunda kalmıştım.
''Beraber uyuyalım derdim ama son denediğimizde kabus görmeye devam etmiştin.''
Motorun anahtarını tutması için havaya attım. ''Dışarıda bekle. Uzun sürmez.''
Bayan Lee burun kısmına kadar indirdiği kalın çerçeveli gözlüğüyle önündeki deftere bir şeyler karalayarak geleceğim konusunda hayıflandığında konuşmanın çabuk bitmesi için her söylediğini onaylama isteği duymuştum.
Biyoloji dersinde iyi değildim ve Bayan Lee'nin tolerans gösterilen öğrencileri arasında da sayılmazdım. Sonraki derse uykusuz gelmeyeceğime ikna olunca odasından çıktım.
Okuldaki öğrencilerin tamamı dağılmıştı. Kovanın içine soktuğu paspası durulamaya çalışan hademeye başımı eğerek gülümseyip çıkışa yöneldim. Kovanın içindeki su neredeyse balçığa döndüğünden arkasında kötü bir koku bırakıyordu. Boş koridorda ayak seslerim yankılanırken yerde siyah bir gölgenin arkamdan yaklaştığını görüp kim olduğuna bakmak için döndüm.
Koridor gözümde uzarken tek başıma olduğuma kanaat getirip hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. Ürpermeme sebep olan soğuk bir nefes ensemi yaladığında adımlarımı mümkünmüş gibi biraz daha hızlandırdım. Zihnim uykusuzluğumdan güç alıp benimle bir kedinin fareyle oynayışı gibi oyun oynuyordu. Biraz daha uyumazsam bir yerlerde devrileceğimi biliyordum. Koşar gibi okuldan çıkıp motora atladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK: Şeytan Çiçeği
Fantasyİhanetinin bedelini canıyla ödeyecek avcının yasak elmaya aşık oluşu. Peki yasaklar çiğnenecek, cehennemin kapıları aralanacak mı? Mary'nin her sabah uyandığı kabuslar ya onun geçmişi ve geleceği ise?