Bölüm 9: Oyun

70 22 0
                                    


Yorucu geçen birkaç günün sonunda salondaki kahverengi kanepeye tünemiş, kafama kadar çektiğim battaniyenin altından televizyonda ilk kırk beş dakikasını kaçırdığım filmin kalanını izliyordum. Polisiye ve gerilim filmlerini severdim ama şu an kafamı yoracak herhangi bir şey bende kaçma isteği uyandırdığı için komedi iyi gelmişti.

iki saat önce ayağımın ucundaki telefon Sharon'ın aramasıyla rahatımı bozarak, aklımdan tamamen çıkan Cyrus'un parti planı hatırlatmasını yapmıştı ama ısrarlarına karşılık çıkardığım homurtularla partiye gitmeyeceğime ikna olmuştu. Sıcak battaniyemin altından çıkıp hazırlanma fikri cazip gelmiyordu. Tek istediğim biraz dinlenmek ve kabuslar olmadan çekilen güzel bir uykuydu. Bir de kafamı meşgul eden soruların cevabı...

Düşünmeye başladıkça beynim ağırlaşıyor, giderek artan soru işaretleri arasında yolumu kaybediyordum. Cevabın yakınlarında bile olmamak iki katı sinirimi bozmaya başlayınca yattığım yerden kalkıp sürünür gibi mutfak tezgahına ulaştım. Guruldayan karnımı susturması için atıştırdığım mısır gevreğinin sesi yeniden Sharon'ın telefonumdaki melodisiyle bölündü.

''Ne oldu?'' dedim dolu ağzımla yarım yamalak.

''Sadece bana karşı kaba olduğunu sanıyordum.'' dedi. Sesin Daniel'a ait olduğunu idrak etmem birkaç saniyemi almıştı.

Çenemden akan sütü yanımdaki peçeteye silip telefonu yeniden kulağıma dayadım,

"Sharon nerede?"

"Alkolü fazla kaçırmış. Evine bırakmak için adresini sordum ama hakkımda iyi düşüncelerin olmadığını söylediğin için bana güvenmiyormuş. Gelip alsan iyi olur." dedi arkasında uzakta bir yerlerden gelen müzik sesine rağmen net bir tonda.

Sharon'ın ona söylediğim şeylerin kaçını söylediğini bilmediğimden, belirsizliğin verdiği gerginlik yanaklarımın ısınmasına sebep olmuştu.

"20 Dakikaya oradayım."

Sarhoşken aklından geçen her şeyi sesli söylemek gibi bir huyu vardı. Ben oraya gitmeden önce daha fazla ötmese iyi olurdu.

Evden çıkarken aceleyle üzerime geçirdiğim kotun cebindeki paranın sonuncusunu taksiye öderken gürültülü müziğin yayıldığı büyük eve yürüdüm. Cyrus'un ailesinin nerede olduğu hakkında bir fikrim yoktu ama evi biraz inceleyince burada tek yaşadığı izlenimine kapıldım.

İçimi ısıtan türde bir evden çok uzak, soğuk ve hissizdi. Her şeyin düzenli oluşu bana Cyrus'un evi temizlemekle uğraştığını değil, evi dağıtacak kadar burada kalmadığını düşündürüyordu. Arka bahçeye açılan büyük cam kapı içeri kısmın görülmemesi için siyahtı. Eşyaların ve evin fiyatını düşünürsek geliri yüksek bir ailenin çocuğu olmalıydı.

Griliğin hakim olduğu evden alkol kokusu yayılıyordu. Bira konusunda fazla cömert davrandığından muhtemelen çoğu kişi partinin yarısını hatırlayamayacaktı. Müziğin sesi damarlarımda titrerken Sharon'ı görmek için kalabalığı süzdüm ve Daniel'ın sesi müzik sesinden biraz uzaktan geldiği için üst kata ilerledim.

"Gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım."

Ses kulağımın hemen yanından geldiğinde boynuma vuran nefesle ürperip arkama döndüm. Cyrus suratında çarpık bir gülümsemeyle elindeki bira bardağını uzattı,

"İçmeyeceğim" dedim gülümsemeye çalışarak. Onu ilk gördüğümde de içime süzülen o soğuk hava...Sanki bir buz kütlesi ruhunu benimkine üflüyordu.

"Geciktin."

"Kalabalığın yokluğumu aratmadığına eminim."

Gözlerim yüzüne bakmak yerine etrafı taramakla meşgul gibi göründüğünde,

KARANLIK: Şeytan ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin