***
Jewel
Quidditch antremanından sonra moral motivasyon konuşmasını çalışmak için soyunma odasında kalan Harry, uzun bir duş alıp akşam yemeğine gitmek için acelesiz adımlarla Büyük Salon'a yürüdü.
"İnanılmaz, görgüsüz çocuk. Nasıl beni düşürdüğünü fark etmez anlamıyorum. Ne zaman fark edecek acaba?"
Harry iyice yavaşlayıp etrafına bakındı. Elinde saksıyla üçüncü seradan çıkan Neville dışında hiçkimse yoktu ortalıkta. Ve arkadaşıyla arasındaki mesafeyi hesaba katarsa, söylediği hiçbir şeyi duyamazdı. Üstelik Neville'in her hangi biri hakkında bu üslupla konuşabileceğine imkan yoktu. Yürümeye devam edip yine de kulak kesildi.
"Uhhh. Güzelim cildim çizilecek. Bana daha özenli bakması gerekirdi. Öyke kolay kolay bulunabilecek bir tür olmadığımı bilmiyor mu bu!"
"Kim var orada?" dedi Harry. Asasını çekip hazır vaziyette etrafına bakarken.
"Aman hemen de asanıza sarılın zaten. Nereye bakacağını asla bilmiyorlar gerçekten."
"Nereye bakacağımo söylemeye ne derdin? Neredesin?"
"Ooo.. Oh çok ilginç. Üç sürüntü önündeyim. Aşağıya bak sevgili Çataldil dostum."
Harry asasını yere doğrulup temkinli adımlarla ilerledikten sonra gördü onu. Neredeyse şeffaf, bembeyaz bir yılan, başını yana eğmiş onu süzüyordu. Dumur olmuş halde yılana bakan Harry, içinde büyüyen korkuyla yere çöktü. Voldemort'un içindeki parçasını yok etmemiş miydi? Her şey bitmemiş miydi?
"Ne oldu? Yoksa dilimizi konuştuğunu bilmiyor muydun? Neden dünyanın sonu gibi davranıyorsun?"
"Artık konuşamayacağımı düşünüyordum. Yılanlarla konuşabilmem... Tamamen bana ait bir yetenek değil. Ya da değildi."
"Oh peki. Rica etsem beni yerden alabilir misin. Çimde sürünmeye pek alışkın değilim. Üşüyorum."
"T-tabi. Tabi ki, gel lütfen."
Harry minik yılana elini uzatıp ardından rahat etmesi için boynuna koydu.
"Sevgili çataldil dostum. Adım Jewel. Senin adın nedir?"
"Harry. Harry Potter."
"Ah, anladım. Korkunun sebebi belli oldu. Ama tasalanma üzerinde hiçbir karanlık büyü ya da kalıntı yok."
Jewel okula girdiklerinde yere indirilmeyi isteyip sahibini kendisi bulabileceğini söyleyince, Harry Büyük Salon'a boynunda onun gibi güzel ve sevimli bir yılanla girmek zorunda kalmadığı için rahatladı. Ama onu düşüren sahibine de kızmadan edemiyordu. Bir daha karşılaşmayacaklarını düşünerek ona el sallayan Hermine ve Ron'a doğru ilerleyip, konuyu kapattı.
Ta ki ertesi güne kadar. Üçüncü periyottan sonra iki saat boşluğunda ne yapacağına karar vermeye çalışırken pencereden dışarıyı izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drarry One Shots
FanficAngst'a yer yok Sonuna kadar fluff! Yer yer smut yer yer şapşallık. Başlangıç: 15. 12.21 Bitiş: akıllarda bir soru işareti Ne yaptığımı bilmiyorum bana bi'şey sormayın.