13

1K 60 23
                                    

SeikoShinorax

***

Ayyaş Lucius, Sessiz Narcissa
ve
Cesur Draco

Babasına gay olduğunu söylediği ve kesinlikle hayatına karışmaktan men ettiği günden bu yana Draco'nun yaz tatili açıkçası oldukça verimli geçmişti. Asla siyasete karışmak, mümkünse çalışmayı bırak, zaruri başvurular dışında Bakanlık'ın önünden bile geçmek istemiyordu.

Asıl merakı olan şeylerle alakalı artık korkusuzca araştırma yapıp, gereçler temin ederek yeteneğini perçinliyorken, Lucius ise çoğunlukla mahsene giderken bir görünüyor, bir daha sadece akşam yemeğinde ortaya çıkıyor sonrasında da dolanan adımlarla odasına çekiliyordu. Narcissa ise, bahçesini düzenliyor, oğlunun ihtiyacı olabilecek her türlü bitkiyi yetiştirmeye çalışıyordu. Genel olarak Malfoy Malikanesi'nin reisini kimse takmıyordu artık.

Draco, Hogwarts'a yola çıkacağı akşam tıklatılan kapısının ardında babasını görmeyi beklemiyordu bu yüzden.

"Ne var baba?" dedi bıkkınca, son bir kaç eşyasını daha düzgünce sandığına yerleştirmeye döndü.

"Üzgünüm oğlum. Size yaşattıklarım için. Geri dönemedim, dönmek istedim ama bildiğin gibi baskıdan kaçamadım. Eğer, içinden çıkmaya kalksaydım ikinci bir şansımız bile olmadan hepimiz ölürdük. Ayrıca, hata yaptığımı kabul etmek gururumu zedeleyecekti. Her iki türlü sizi ve hayatımı kaybedecektim. Şimdi yine kaybettim farkındayım ama en azından hayattasınız."

Draco şaşkınlıkla dinlediği adamı dikkatlice inceledi, elinde nadide koleksiyonundan yere göğe koyamadığı şaraplardan biri vardı ve dibine yaklaşmıştı. Yanakları al al, gözleri kan çanağıydı adamın. Kafasını sağa sola sallayıp buruk bir gülüş sundu babasına, "Ayıkken aynı şeyleri söyleyebildiğinde belki seni affedebilirim. Şimdilik sadece özrünü kabul ediyorum baba. Artık içmeyi yavaş yavaş bıraksan iyi olur. Ben gidince annemin evde bir ayyaşla uğraşmasını istemiyorum."

"Evet." hafif sallanarak da olsa elindeki şişeyi sallayıp yok ederken,"Doğru. Tamam." dedikten sonra, birşeyler daha demek ister gibi ağzını açsa da kapatıp kapıdan ayrıldı.

Sert cevabına rağmen Draco, babasının bu söylediklerinin ağırlığını ve yaşattığı rahatlığı sindirebilmek için yatağına çöktü. Bir Slytherin için ne de acınası bir duruma girmişti babası öyle. Bu yüzden Draco kendini bütün bencilliklerinden, aç gözlülüğünden, ön yargılarından arındırmak için çabalıyordu. Çünkü Lucius Malfoy'u bu hale düşüren, peşinden ailesini de sürükleyen tüm o bahsi geçen özelliklerdi. Okulda nelerle karşılaşacağını biliyordu, elinden geldiği kadar göğüs germeyi planlıyordu hepsine. Ne olursa olsun aristokrat yetiştirilişi, belli prensipleri olmasına ve bunları tamamen kıramamasına neden oluyordu. Sözlü hakaretlere de, fiziksel sataşmalara da bir yere kadar tahammül edebileceğinin farkındaydı. Bencilliklerinden arınıyor olabilirdi ama bu öz saygısını çöpe atacağı anlamına da gelmiyordu.

*

McGonagall, okula döndüklerinde tüm sekizinci yıl öğrencilerini tek bir yatakhaneye koyduğunu söylediğinde içi korkuyla burulsa da belli etmedi. Geldiğinden beri kendisine fırlatılan bakışlara alışabileceğini biliyordu, ama bunu beklemiyordu. En azından Slytherin yatakhanesinde güvende hissederek uyuyabileceğine inanmıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 03, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Drarry One ShotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin