8818 - BÖLÜM 12
Aradan zaman geçmişti, yaklaşık dört hafta kadar ve Jiyong kendi için seçtiği sona yaklaşmıştı, dört hafta kadar.
Bu sürede Youngbae'nin papatyaları açmamış, Jiyong yeni umutlara kavuşmaya çalışmamıştı.
Youngbae ile olan konuşmalarının süresi uzamıştı ve Jiyong merak ediyordu, eğer Youngbae, Jiyong'un kendisine yaşamak için izin verdiği son bir günü kaldığını bilse çıkar mıydı acaba karşısına?
Yoksa yine bekle mi derdi? Bekle Jiyong, papatyalarım açana ve ben dudaklarım arasından o şarkı dökülerek sana gelene kadar bekle.
Bu sorusuna bir cevap bulamadı, Youngbae'ye de geriye kalan son gününden söz edecek değildi.
Jiyong geçtiğimiz iki gündür evine girmiyordu. Birkaç farklı yeri gezmiş, birkaç yeni hayata şahit olmuştu ve tam da o zaman fark etmişti ki Jiyong için doğumun, ölümün, acının veya mutluluğun bir anlamı yoktu; ta ki aklına bir kişi gelene kadar.
Çok kısa bir süre, belki saniyelik bir zaman dilimiydi. Jiyong, Youngbae ve ölümü aynı anda aklından geçirmişti.
Tanrı şahidiydi, o inanmadığı tanrı şahidiydi ki, duygularını dibi görünmeyen bir karanlığa hapsetmiş Kwon Jiyong baştan sona ürpermişti.
Youngbae'yi hiç görmemişti, onun gözlerindeki yaşamla hiç tanışmamıştı ama Jiyong emindi, ölümün onun yakınından dahi geçmemesi gerekiyordu.
Mesaj sesi kulaklarına dolduğunda vakit kaybetmeden telefonu eline aldı ve ekrandaki ismi okudu.
Youngbae.
Ve bir gülümseme.
Kwon Jiyong'un senelerdir kıvrılmayan dudaklarında beliren o gülümseme.
Youngbae'nin ismini okumanın sebep olduğu o lanet gülümseme.
Belki böyle olmazdı demeden edemedi Jiyong. Hayatta yapayalnız kaldığı ilk zamanlarda çıksaydı Youngbae karşısına ve Jiyong henüz kendi sonuna karar vermiş olmasaydı, belki böyle olmazdı.
Youngbae'yle koca bir hayatı geçirme fikri hiç de uzak gelmezdi ona o zaman, bir hayat geçirme fikrini sevebilirdi bile belki.
Ama olmamıştı.
Youngbae gelmişti, geç gelmesi ise kaderin onlar adına aldığı karardı işte. Jiyong keyiften yoksun bir şekilde güldü.
İnanmadığı tanrı ve onun yazdığı iddia edilen kader kesinlikle boktandı. Kader adil değildi, aynı bahsi geçen tanrı gibi.
Bir keresinde Youngbae ona, iyi bir hayat sürebilmeleri için tanrıya dua ettiğini söylemişti.
Ve inanmıyorum demişti Jiyong. Ben, senin dualar ettiğin tanrına inanmıyorum.
Youngbae bunun kendisi için sorun olmadığını söyledi ve ekledi, "Senin inanmadığın tanrıya senin için dua etmeye devam edeceğim."
Jiyong yönünü düşünmeden attığı adımlarla bir tepeye ulaştığında, gün batımının denizi nasıl kızıla boyadığına da şahit olmuştu.
Şimdi kenarına kadar yürüdüğü uçurum, hemen altındaki kayalıklar ve kayalıklara her çarpışında sesi yankılanan deniz...
Jiyong burayı sevmişti.
Bir filmin son sahnesi gibiydi.
Daldığı düşünceler yüzünden, Youngbae'ye cevap vermeyi unuttuğu aklına ancak gelmişti.
Youngbae: Kenara fazla yaklaşma,
Düşmeni istemem.Jiyong: Ne o?
Eğer düşersem, yere çakılmamı engellemek için benim kanatlarım olacağını söyleyen sen değil miydin?Youngbae: Hala öyleyim Jiyong.
Jiyong: Hiçbir fikrin yok.
Bana neler hissettirdiğin, beni bu hissettirdiklerinle düşünmeye mecbur bıraktığın şeyler hakkında hiçbir fikrin yok.Youngbae: Eğer zor geliyorsa düşünme.
Biliyorsun, seni istediğin kadar beklerim. Zamanım var Jiyong, sen düşünmekten korkmayana ve ben sana o şarkıyı söyleyene kadar zamanım var.
Jiyong: Senin zamanın var.
Benim yok Youngbae. Benim senin aklıma kazınan cümlelerini defalarca kendime tekrarlamaya, içimde filizlendirdiğin tüm o güzel duygulara bir isim koymaya, bana şarkını söylemeni beklemeye ve evet Youngbae, o lanet papatyaların açsın diye balkonda sabahlamaya vaktim yok.Sana vaktim yok.
Youngbae: Söyle o halde,
Ne yapmamı istediğini söyle.Biliyorsun, sen ne dersen benim yaptığım da o olur.
Jiyong: Gel.
Youngbae: Ne?
Jiyong: Gelmeni istiyorum Youngbae. Benim yanıma oturup, ayaklarını bu uçurumdan sarkıtmanı istiyorum ve ben istiyorum ki; yanıma gel, gözlerimin içine bak.
Siktir et açmayan papatyalarını Youngbae.
Bana gel.
Ve bana geldiğinde, bana bir şarkı söyle.
İki kişi hakkında olsun.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
8818 |GDYB|
FanfictionJiyong: Artık, pes etmeyecek misin? Youngbae: Benden her kaçışında, senin gittiğin yolları ben de yürüyeceğim elimde bir papatyayla. Jiyong: Senden kaçışlarımın sonu yok. Youngbae: Yolların da bir sonu yok Jiyong. Ve tabi papatyaların da.