ɢᴀʟʟᴏᴡꜱ

185 28 12
                                    

Sarışın adam gergince evin içinde turlamaya başladı; bu sefer tamamen görmüştü Tony'nin içindeki karanlığı, paraziti, yeni kişiliği. Tony'nin söylediği her kelime, kurduğu her cümle zihninde geziyordu. Odada kaçıncı turunu attığını bile bilmiyorken Erik daha fazla dayamayarak ayağa kalktı ve onu kolundan tutup koltuğa doğru yönlendirdi, "Başımı döndürdün, otur ve konuşalım."

Steve koltuğa oturduğunda anladı yorulduğunu, yine de gergince elini ensesine koyup sağ bacağını titretmeye başladı, "Gördün, kendin gördün. Tony asla bu işin peşini bırakmayacak," Asker endişeli gözlerini büyük odada uzun uzun gezdirdi, sanki izleniyormuş hissi bir saattir yakasını bırakmamıştı, "O tamamen değişmiş, o benim tanıdığım Tony değil."

"Bunu fark etmen sevindirici bir haber, Rogers," Erik dalga geçer gibi mırıldandı, fakat dalga geçmiyordu, Steve'in geçtiği aşamalardan kendisi de geçmişti; Charles sayesinde, "Neyse ki çok geç olmadan fark ettin Stark'ın artık senin düşmanın olduğunu-"

"Bu düşmanlık değildi," Steve kaşları çatık bir şekilde Erik'e döndü, bu şekilde kestirip atamazdı, "Bu hırs, bu parazitin hırsı," Erik'in kendisine bakışlarından anlamıştı Steve onun neler düşündüğünü. Acıyordu ve zavallı bir aşık olduğunu düşünüyordu fakat hayır, bu zavallı bir aşk ya da acınılası bir durum değildi, "Sen Charles'ı da bu kadar kolay silip attın ve ona düşmanım dedin değil mi?" Erik'ten hiçbir cevap gelmediğinde Steve kafasını salladı, "Çünkü onu geri kazanmak için savaşmak yerine düşmanın olarak savaşmak daha kolayına geldi-"

"Pollyannacılık mı oynayılım?" Erik bu sefer gerçekten de alay etmişti, Steve'e baştan sona acıyan gözlerle bakıp zayıflığına yüzünü ekşitti, "Onlar bizden güçlüler neden biliyor musun?"

"Gelişmiş bir gruba sahipler."

"Hayır, hayır," Erik'in attığı kaba ve tok kahkaha ile Steve yüzünü öne eğip gözlerini kapattı, "Gelişmişlikle alakası yok; büyücülerle, telepatlarla, dahilerler, zırhlarla alakası yok. Oradaki herkes bizi potansiyel bir düşman olarak görüyorlar. Biz onların zaafı ya da zayıflıkları değiliz, yok edilmesi gereken izleriz sadece," Steve'in sessiz kalması durumu kabullendiği anlamına geliyordu Erik için, masanın üzerinde duran viski bardağını alıp son yudumu da içti, "Sen Tony için önemsiz bir izsin, ben Charles için önemsiz bir izim. Bunu gerçekten, bak gerçekten, kabul ettiğin zaman benim yanıma gel. Ondan önce gelme."

♦♦

Tony, Natasha'yı, şu anlık elindeki en iyi ajanını, kaybetmişti. Sadece bununla sınırlı kalmayıp Steve'e ulaşamamıştı. Kendisini aptal gibi hissetmeye başladı. Bir an için gerçekten de Steve'in orada, sadece bir adım önünde olduğunu düşünmüştü. Ona değecekti, aylar sonra ona ilk kez değecekti. Sinirle eline geçen ilk vazoyu duvara fırlattı, hemen peşinden de ceketini çıkartıp sertçe yere attı ve sinirini daha iyi çıkartmak için bir şeyler aramaya başladı odada. Gözüne ilk çarpan duvardaki tablo oldu, Steve'in kendisine doğum günü hediyesi olarak çizdiği tablo.

Hırçın adımları tabloyu buldu, elini tablonun iki kenarına koyup tabloyu asılı olduğu duvardan aldı ve gözlerini tablonun her yerinde gezdirmeye başladı. Büyük tablo kendi içinde üç parçaya ayrılmıştı. Birinci kısmında zırh ve zırhın yanında büyük yeşil bir ağacın bir kısmı çiziliydi. Orta kısmında zırhtan bağımsız arkası dönük Tony vardı ve kırmızı yapraklı ağacın altındaki toprağı izliyordu. Üçüncü kısımda ise renk renk ağaçlar ve üstten düşen kuş kanatları vardı.

Esmer adam parçalamak için eline aldığı tabloyu narince tutarak geri geri adımladı ve dikkatlice koltuğa oturdu. Yutkunması gecikmemişti. Sağ elini çizimlerin üzerine koyup parmaklarını gezdirmeye başladı, yavaş hareket ediyordu, belki de hızlı olursa zarar vereceğini düşünüyordu. Tek düşüncesi ise bununla sınırlı kalmadı, Steve Rogers'ın hala bir zayıflık ve zaaf olarak etkisini taşıdığı için kendisine kızıyor.

Parazit ꙳ ˢᵗᵒᶰʸHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin