ᴛᴀᴋᴇ ᴀɴᴏᴛʜᴇʀ ᴅʀᴀɢ ᴛᴜʀɴ ᴍᴇ ᴛᴏ ᴀꜱʜᴇꜱ

187 23 9
                                    

5 Ay Önce

Steve sakince ve huzurluca terasa oturup elindeki soğuk kahvesi ile şehrin koşuşturmasını izliyordu. Şehre ve içindeki insanlara öyle güzel dalıp gitmişti ki uzaktan onu tebessümle izleyen adamı fark etmesi dakikalarını aldı, gözlerini yavaşça sol tarafa çevirdiğinden kendisi de tebessüm ederek oturduğu yerden kalktı ve demirliklere dayandı, "Brooklyn caddeleri ev gibi hissettirmedi, ben de buraya geri döndüm."

"Gitmen hataydı," Esmer adam ellerini cebine koyup yavaş adımlarla sarışına adımlamaya başladı, Steve'in yüzündeki tebessümün silinmesini istemediği için laubali şeyler söylemeyecekti, "Dönmene sevindim, Yüzbaşı. Bir ayda özlettin kendini."

Steve usulca kafasını salladı, yüzünü tekrardan şehre çevirdiğinden Tony de onunla beraber şehre bakmaya başladı. Aradaki sessizlik uzadıkça uzarken sarışın adam içine bir nefes çekip yüzünü hafifçe Tony'ye çevirdi, "Brooklyn'de geçmişimi aradım, en ufak bir şey fakat bunun sadece bana zarar verdiğini gördüm-"

"Dününü bugününde ararsan yarınını bulamazsın, Steve," Tony Steve'in aksine bedenini tamamen ona çevirdi, ağırlığını demirlere verdikten sonra yüzündeki tebessümü bir gülümsemeye dönüştürdü, Steve dikkatlice onu izlerken esmer adam elini yavaşça Steve'in yeni traş olmuş güzel losyon kokulu beyaz yanağa koydu, "Bunları biliyorum çünkü ben de her geçen günümü bir sonraki günümde aradım ve kazandığım hiçbir şey olmadı, belki de artık yapmamız gereken tek şey önümüze bakmaktır."

Steve gözlerini iki kez açıp kapattı ve üçüncü de açmadı, yanağını hafifçe Tony'nin eline bastırıp dudaklarını araladı, birkaç kelime söylemek istedi, "Geçmişimden kaçıp ilerime bakmak istiyorum fakat oradan biri çıkıp gelecek ve beni tutacak diye korkuyorum," Steve gözlerini açmak istemedi, Tony'nin diğer elini de boşluktaki yanağında hissettiğinde gözlerini daha sıkı kapattı, "Ev gibi hissettiren Brooklyn ya da bu çirkin kule değil, Tony. Sensin."

Tony kısıkça kıkırdadığında Steve de gülerek gözlerini açtı, mavilikleri açık bir maviye dönmüştü ve Tony buna aşıktı. Dört senede anladığı bir şey varsa o da Steve'in huzur dolu olduğu anlarda maviliklerinin açık bir ton olmasıydı, "Bir daha gitmeyi düşünüyor musun?"

"Bir görev çıkmazsa hayır," Steve fazla gevşediğini anladığında kendisini toparlayarak duruşunu dikleştirdi ama bu yaptığıyla Tony'nin gülümsemesini soldurtmuştu. O gülümsemenin solmasını istemeyen sarışın adam hızla kollarını esmer adamı doladı ve sıkaca sarıldı, "Ben, sadece, teşekkür ederim. Her şey için."

Günümüz

Gecenin bir yarısı telefonunun sesiyle uyandı Steve, elini yatağın kenarına koyduğu telefona uzatıp aldı ve ekrana baktım, bilinmeyen bir numaranın aradığını görünce hiç oyalanmadan telefonu açıp kulağına götürdü, "Efendim?"

Birkaç saniye ses gelmesini bekledi fakat sadece titrek bir nefes sesi duyduğunda gözleri kocaman açıldı, "Tony, sen misin?" Aslında onun olduğuna emindi fakat onun sesini duymak istedi. İstediği olmadı, karşıdan hiçbir ses gelmediğinde Steve dolan gözlerini karanlığa rağmen saklamak için kapattı, "Tony, neden bunu yapıyorsun bize?" İstemeden de olsa bir hıçkırık çıktı ağzından, eliyle hızla dudaklarını kapattı fakat karşı taraftan da bir hıçkırık duyduğunda ellerini dudaklarından çekti, "Neden ikimize de acı çektiriyorsun? O parazitin seni yok ettiğini göremiyor musun?"

Parazit ꙳ ˢᵗᵒᶰʸHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin