İyi okumalar
Dün ki geceden sonra çok yorulmuş ve oldukça geç uyanmıştım. Yine de tek olduğumu düşünüp gözlerimi açmaya korkuyordum. Sırt üstü dönüp tek gözümü açtım ve yanıma baktım. Gözümü kapatıp başımı tavana döndüm.
Gözlerimi hızlıca açıp tekrar yanıma baktım.
"Taehyung" fısıldayıp elimi emin olmak istercesine çıplak göğsüne dokundurdum. Dirseğimden yardım alıp ona döndüm ve parmağımı göğsünden yüzüne , teninden hiç ayırmadan, çıkardım.
Dudağının kenarına bastırıp kendimi yatağa bıraktım. Bedenimi ona çevirip yaklaştım. Alt dudağımı ısırıp elimi örtünün altından karnına koydum ve kaslı karnını okşamaya başladım.
Gözleri kapalı olmasına rağmen dudağının kenarı yukarı kıvrılınca sırıtıp yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Tam yanağına dudaklarımı değdirecekken başını çevirmiş ve dudaklarımın dudağının üstüyle buluşmasını sağlamıştı (üst dudak değil dudak ile burun arasındaki o yer)
Şaşkınlığımı üstümden attığımda üstüme çıkmış ve dudağını biraz yukarı kaydırıp alt dudağımı dudakları arasına almıştı bile. Ellerimi yanaklarına koyup kendimden uzaklaştırdım.
"Neden gitmedin?" sık sık aldığımız nefeslerimizden dolayı göğüslerimiz şişiyor ve birbirine değiyordu.
"Bir dahakine gitmeliyim o zaman?" başımı hemen iki yana salladım
"Hayır tabii ki, öyle demedim. Ben...şaşırdım sadece" kendini yana atıp oturdu. Bende kalkıp yanına oturdum. Elini arkasına koyup ağırlığını kokuna verip geriye yaslandı
"Dün gece..."sözünü kesip bana döndü. Sırıtarak devam ederken parmağımla elinin üstüne bir şeyler çizmeye başladım göz temasını bozmak için
"Daha doğrusu dün, gün boyu harikaydın" diğer elinin tersiyle yanağımı okşadı. Bakışları baygınlaşıp gözleri hafif aralık kalırken bana yaklaşmaya başladı. Burnunu eliyle okşadı yanağıma sürtüp dudaklarını üzerinde gezdirdi.
Elimi omzuna atıp sıktım ve kendime çektim. Başını boynuma koyup öpücüklerini kondururken biraz daha kendime çektim ve kendimi yavaş yavaş yatağa bıraktım.
Sonunda ben yatağa Taehyung da üstüme uzandığında başını kaldırdı ve alnını alnıma dayadı hala gülerken
"Taehyung"
"Hmm" elimi yanağına koyup baş parmağımla gülmekten gerilmiş dudağını okşadım
"Neden gülüyorsun?"
"Gülmemeli miyim?" oflayıp başımı salladım
"Öyle değil, hep böyle zamanlarda gülüyorsun"
"Nasıl zamanlarda?" gözlerimi devirip Taehyung'u omzundan ittim. Normalde kıpırdamazdı bile ama bana yardımcı olmuş, üzerimden kalkmıştı ve kahkaha atarak benimle beraber yataktan inmişti
"Neyse ki dün yıkandık" arkamdan giyinme odasına girip kalçasını ve ellerini masaya dayadı.
"Keşke yıkanmasaydık, en azından sabah da se-" arkamı dönüp inanamaz gözlerle ona baktım
"Taehyung, gerçekten çok utanmazsın. Ayrıca doyumsuzsun" tekrar dolaba dönüp gülerek vereceği tepkiyi bekledim.
"Elimde değil Jungkook-ahh. Vücudun harika ve beni doyumsuz yapan da bu harika şaheser" tüm vücudum ısınırken başımı gömleklerin arasına sokup saklanmaya çalıştım.
"Bebek gibisin. Her neyse beni giydirmeye ne dersin?" aldığım teklif ile arkama döndüm.
"Evet!" ani tepkime tek kaşını kaldırıp bana baktı. Onu takmayıp dizlerinin üstünde bitecek kırmızı, siyah çizgileri olan bir şort ve beyaz sade bir tişört alıp Taehyung'a döndüm.
Kaşlarını çatıp ellerimde tuttuklarıma bakınca yanına gittim. Şortu masaya koyup tişörtü eteklerinden tuttum ve kollarımı başına doğru uzattım. Başını hafif eğip bana yardımcı oldu. Başını geçirip kollarınada aynı şeyi yaptıktan sonra tişörtü düzelttim.
Şortu elime alıp bir göz temasını bozmadan önünde diz çöktüm. Ayaklarını sırasıyla geçirince bel kısmından tutup yukarı çektim. Yavaşlığım beni rahatsız etmeye başlayınca hemencecik işimi halledip tekrar ayağa kalktım.
Arkamı dönüp kendşmde hemen bir şeyler giydim. Birlikte aşağı indik. Kahvaltı çoktan hazırlanmıştı. Yerlerinize oturup kahvaltıya başladığımız da zil çalmıştı. Hizmetlerden biri kapıyı açtıktan sonra yemek odasının kapısı tıklanmıştı.
Kapı açılınca Taehyung'un daha önce gelen arkadaşlarını görmüştüm. Jimin beni görür görmez gözlerini kısıp kaşlarını kaldırdı ve gülerek yanıma geldi. Onların ardında Taehyung'un abisi girmişti içeriye
"Jungkook, nasılsın?" Jimin'e bakıp yapmacık bir gülümseme ile cevap verdim
"İyiyim, sen nasılsın Namjoon hyung?" önşmde oturan Namjoon hyuna bakıp gülümsediğinde göz ucuyla yanımda dudağı Titreyen Jimin'e baktım
"Taehyung, şu Jungkook mudur nedir şuna bir şey söyle" Taehyung'a baktığım da boş bakışlarını ikimiz arasında gezdiriyordu.
"Ben senin annen değilim Jimin başkasına şikayet et" Taehyung'un cevabı ile gülüp arkama yaslandım ve Jimin'e baktım.
"Benim annem değilsin ama Jungkook'un kocasının. Ona benimle uğraşmamasını söyle!" küçük çocuklar gibi yer de tapinip bağırınca kahkaha atmamak için dudaklarımı ısırdım.
"Jimin, ona bulaşan sensin" Jimin şaşkınca Seokjin hyuna döndü ve arkasına yaslandı
"İnanmıyorum sana küçük velet! Eşin için kaç yıllık arkadaşını mı şey ediyorsun. Ahh Seokjin hyung ben sana dedim bunu boşuna eğitme diye" Taehyung göz devirip kahvaltısına devam edince ben de devam ettim
Seokjin hyungun Jimin'i azarlamaları ile biten kahvaltıdan sonra beraber salona geçmiştik. Taehyung odaya gidip üzerini değiştirmiş ve gelmişti.
"Neden değiştirdin üstünü?" yanıma oturunca kulağına fısıldadım. Bana kısa bir bakış atıp cevap vermeden arkadaşlarına döndü.
"Nasıl gidiyor peki? Anlaşabilir musunuz, alıştınız mı birbirinize?" tam cevap verecekken Taehyung atlamıştı
"Eh işte" gülümsemem kaybolurken Taehyung'a baktım. Tekrar önüme döndüğümde Jimin'in imalı bakışları ile karşı karşıya geldim.
"Aşk böcekleri utanıyor ama hyung daha düzgün sorular sor. Örneğin hiç seviştiniz mi?" gözlerim karşı koltukta oturan üçlü dışında bakmak için yer arıyordu.
"Jimin sus lütfen boş sorular sorma" Taehyung'un soğuk sesi sinirlerime dokunuyordu. Jimin'e bakıp gülümsedim
"Tabii ki. Sonuç olarak evliyiz Jimin, bunun için seni bekleyecek halimiz yoktu değil mi, Taehyung?" Taehyung'a baktım gözlerimdeki hayal kırıklığını görmesini umarak
"Utanmaz!" Jimin kendi kendine söylenmeye başlayınca kalkıp lavaboya gittim. Yüzümü yıkayıp çıktım. Salona geçecekken adımın geçmesi ile duvara yaslanıp dinlemeye başladım.
"Taehyung beni delirtme" Namjoon hyungun kısık ama öfkeli sesi kaşlarımı çatmama sebep olmuştu
"Asıl siz saçmalamayın. Evlendik diye sevdiğim anlamına gelmiyor. Saçma sapan anlamlar çıkarmayın herşeyden"
"Sevmiyorsan onu yanında tutma ve onunla sevişme. Onu kullanıyorsun şu an!" Seokjin hyung bağırdıktan sonra ortamı sessizlik kaplamıştı
"O yüzden almadım mı zaten hyung?"
Geç bölüm atıyorum farkındayım, özür. Ve kontrol etmeden atıyorum
Hoşçakalın diğer bölümde görüşmek üzere...👋