Bu gece hava yıldız doluydu. Ve bu gece o yıldızlara bakınca aklıma yalnız sen geldin. Neredeyse bir hafta oluyor seninle konuşmayalı. Neredeyse iki gün oldu seni görmeyeli. Zaman ancak bu kadar geçmeyebilir. Başka zaman akrep yelkovan ardında dört nala koşarken bu iki gün cesed gibi donuk ve yürümeye mecalsiz. Bu iki gün hiçbir şeyi doğru yapamadım. Yemek yedim doymadım; su içtim kanmadım; uyudum uyanamadım. Bu iki gün harflerin en güzel senin adında yanyana dizildiğini gördüm. Sanki koskoca alfabe senin adın yazılsın diye varmış gibi. Öyle bir özlem ki hiç sarılmadığın birine kaburgalarını birbirine geçiresiye sarılmak arzusu. Koskocaman, sımsıkı, güvercin sever gibi ürkek ama arzulu. Oysa normal şartlarda susmak bilmeyen ben senin karşına gelince iki kelimeyi birbirine bağlayamaz oluyorum. Hal böyle iken sarılmayı hayal etmek birazda uçuk sayılır. Dirseğim dirseğine değdiğinde ikimizde kıpkırmızı kesilmişdik. Bulutlar kadar beyaz ve saf bir aşk bizimkisi. Kolay olmayacak ama olacak. Bu gece aklıma sadece sen geldin. Hep böyle olsun. Hep sen ol. Hep biz olalım. Hep bu gece olsun. Seni hep seviyorum.