12.bölüm Cursed Ormanı

113 30 59
                                    

Yeni bir bölümle daha burdayım.

Adeline'i özlediniz mi?

Ben şahsen çok özlemişim.

Yeni bir kurgu yazmaya başladım ama onu Adeline'in bir kaç kitabı bitsin öyle yükleyeceğim.

O kurgumu da seveceğinize eminim çünkü ben böyle bir kurgu okusaydım eminim çok hoşuma giderdi.

Neyse daha fazla uzatmadan yeni bölüme geçelim.

İyi okumalar.

Satır yorumu yapmayı unutmayınız 😌 ha birde yıldız işaretine tıklamayı
____________________________________________________________________________
Adeline Clark

Bütün gücümle koşuyordum.

Yaralı ayağım yüzünden adımlarım her ne kadar aksaklı olsa da o anın verdiği korku ve adrenalinle hızımı korumayı başarıyordum.

Sert esen rüzgar yüzümü yakarken ağaçların sıklığından dolayı dallar açıkta kalan her yerimi çiziyordu.

Etraftan gelen uğultulu sesler bu korkunç ormanı daha da korkunçlaştırıyor, ağaçların sıklığından mıdır bilinmez hava kararıyor ve kalın bir sis çökmeye başlıyordu.

Akciğerlerim artık nefes almakta son derece zorlanırken ayaklarım bedenimi taşıyamamaya başlamıştı.

Kurttan yeteri kadar uzaklaştığımızı düşündüğümde hızımı yavaşlatarak durdum.

Yerde yan yatan kocaman bir odun parçasının üzerine kendimi bıraktım.

Hızlı koşuşumdan dolayı göğsüm hızlı bir şekilde inip kalkıyordu.

Nefes alış verişlerim biraz daha düzene girerken.

Kucağımdaki kedinin ön bacaklarından kavrayıp havaya kaldırarak vücudunun etrafına göz gezdirdim.

Her hangi bir yara almamıştı.

Rahatlamış bir şekilde nefesimi vererek kediyi yanıma bıraktım.

Bu sırada bu tatlış kedi de yüzümdeki küçük ağaç çiziklerine patisini bastırıyordu.

Yere hemen yanıma bıraktıktan sonra burnunun ucuna simsiyah bir kelebek kondu.

Burnuna konan bu kelebeği patisiyle yakalamaya çalışıyor, etrafında küçük turlar atıyor, ara sıra kelebeği yakaladım zannederek kuyruğunun ucunu yakalıyor, büyük bir hevesle patilerini kaldırdığında kuyruğu olduğunu fark edip yeniden kelebeği yakalamaya çalışıyordu.

Onun bu şirin hallerine gülerken ayağımda hissettiğim korkunç ağrıyla aldığım yarayı hatırladım.

Etraftan ucu sivri bir taş bularak Lena'nın verdiği bu güzelim elbisenin etek kısmından uzunca bir parça kestim.

Ayağımın yaralı olan tarafını görebileceğim bir açıyla döndürdüm.

Yara kesinlikle çok derindi, oluk oluk akan kanlar bir yandan bunu kanıtlarken bir yandan da yarayı net bir şekilde görmemi engelliyordu.

Akan kandan görebildiğim kadarıyla yaranın durumu çok berbattı. 

Yaranın bu iğrenç görünüşüne yüzümü buruşturdum.

İzi kalacağı kesindi.

Bu halimle nasıl koşabildiğimi merak ediyordum.

Şayet yaradan akan kanların bütün bacağımı kaplamasından bir adım atmanın bile mümkün olmayacağı belliydi.

ADELİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin