❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗Tamamen taslak halinde olan ve birçok spoiler içeren bir bölümdür. Uzun süredir bölüm yazmıyorum. Deneme olarak yazdığım bölümü paylaşmak istedim. İyi okumalar.❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗❗
_________________________________________________
Birinci deneme
•••••••••••••••••••••••••Ölüp ölmediğini bilmediğim yaratıktan son hız kaçmaya çalışıyordum. Nefeslerim sık ve kesik kesikti. Bir yere bastığımda bileğimi bir şeyin sardığını hissettim. Gözümü kırptığımda baş aşağı asılı duruyordum.
Sol tarafımdan yaprak hışırtıları geldi. Ben o tarafa bakarken çalıların arasından bir kız figürü belirdi. Elinde bir mızrak tutuyordu ve çok ilkel duruyordu. Giydiği hayvan postundan ve yapraklardan yapılmış kıyafetine bakarak kesinlikle bir kabile üyesi olduğu anlaşılıyordu.
"Adeline, şu an kesin öldün. Cenaze törenine katılacak insanları bile tanıyamayacağın halde cenaze törenin yapılacak. Nasıl bir hayat yaşadın, bilmiyorsun en azından iyi yönünden bak, bu hafıza kaybın yüzünden pişmanlıklarını da hatırlamıyorsun, yani yok."
Üstü full ormanda kamuflaj olmak içindi ama sorun şuydu ki parlayan beyaz saçları yüzünden imkansızdı. Yeşil ve kahverengilerin hakim olduğu ormanda, metrelerce öteden çok rahat fark edilirdi saçını bir şeyle kapatmaması kesinlikle bir acemilikt-
Düşüncemi bile tamamlayamadan göz kapama salisesinden bile daha az bir sürede aramızdaki en az üç dört metrelik mesafeyi kat edip yanımda bitmişti.
"Vay, acemilik değilmiş, gerek yokmuş kız uçuyor, Adeline. Kimse zaten bu hızda fark edemez bile."
Korkuyla anlayış gösterip zarar vermemesini umarak,
"Zararlı veya tehlikeli biri değilim. Ormanda bir yaratıktan kaçıyordum, birbirimize zarar vermek için bir nedenimiz yok. Tuzaktan kurtulmama yardım eder misin?"
Olabildiğince tatlı ve zararsız görünmeye çalışıyordum. Fakat düz, uzun saçları gibi beyaz olan kaşları önce şaşkınlık ifadesini aldı, sonra çatıldı. Kafasını yana eğdi ve bana ilk defa gördüğü garip bir yaratık gibi bakmaya başladı.
Fakat bu işte bir terslik vardı. Garip bir yaratık olan oydu. Kar gibi beyaz saçları sivri ve uzun, kulaklarının arkasındaydı. Teni, saçının yanında koyu kalıyordu. Gözleri de mor renkti. Hayatımda hiç böyle bir canlı görmemiştim. Garipti, fakat sıra dışı olduğu için kesinlikle büyüleyiciydi.
Düşüncelerimi sesi böldü.
"বুজি পোৱা নাই তুমি কি কৈছা"
Şaşkınlıkla istemsizce bir ses çıkardım.
"Ha?"
_________________________________________________İkinci deneme
•••••••••••••••••••••••••••••
Sinirden aldığı nefesleri sık ve kesikti. Çenesi, patlatmak istercesine sıkı sıktığı yumrukları titriyordu. Hayatı boyunca inanılmaz rahat ve kontrollü olan majestelerini, hayatımda ilk defa bu halde görüyordum. Sinirini kontrol etmek için kendini çok zorladığı belliydi. Bakışları aynı güneş gibi yakıcıydı. Bir anda büyük bir gürültü koptu, yanımızdaki duvarda büyük bir delik açılmıştı. Duvar her an yıkılacak gibiydi, sıktığı yumruğunu duvardan çekti; oluk oluk kan akıyordu. Yumruğunu sinirle bir kere daha kaldırdı, tam o anda araya girip elini tuttum."Majesteleri, kendinize zarar veriyorsunuz. Lütfen durun."
Korkutucu bir soğukluk ve alayla gülümsedi.
"Sence şu an elimin kırılması umurumda olur mu, Alfris?"
Bütün o dalga geçer modu göz açıp kapayıncaya kadar yok oldu.
"Bana o lanet olası dünyaya nasıl gideceğimin bir yolunu buluyorsunuz HEMEN!! Onun gülüşünün bir saniye bile solmasına neden olan her yaratığı bulup bütün evrenlerdeki en ağır her işkenceyi uygulayacağıma, sahip olduğum her şey üzerine yemin ederim. Eğer o dünyaya tam şu saniye gidemezsem, yemin ederim bütün dünyayı kül ederim, gözümü bile kırpmadan, onun yanında önemsiz kalan her canlı zerresini umursamadan kül ederim."
Onu hayatımda hiç bu kadar korkunç ve ciddi görmemiştim. İstemeden gerileyerek başımı eğdim.
"Emredersiniz, Majesteleri."
Aniden saçlarını sertçe çekerek aklını kaybetmişcesine güldü.
"Bunca şeyden nasıl şu an haberim olabilir? Neden onun yanında değilim? Bu lanet olası mühür neden daha önce çalışmaz? Bir insan nasıl bu kadar şeye dayanabilir? Yapayalnızdı!
Bunları yaşarken yapayalnızdı!
Dayanacak destek isteyecek kimsesi yoktu! En çok kendimi suçlayacağım; en çok kendimi!"Sinirle kaskatı yaptığı parmaklarının ucuyla kendine resmen vuruyordu.
"Bir insan, değer verdiği birinin nasıl yanında olamaz, nasıl ona yardım edemez? Neden bu kadar geç tanıştık, neden buraya bu kadar geç geldi? Herkesden her şeyden önce kendimi parçalamak istiyorum, bütün benliğim acıyor. Eğer ben bunları öğrenmekle bu hale geldiysem, o küçük haliyle yalnız başına bunları yaşarken ne haldedir Alfris ha! Ne haldedir, bunları ona yapan kişileri bulup her bir uzuvlarını koparıp, tekrar birleştirip, diri diri yakıp büyülerle canlı tutup sonsuza kadar cehennemi yaşatmazsam, bu içimdeki acı, öfke dinmez, dinmeyecek."
_________________________________________________
Evet bu son part Pars Adeline'in yaşadıklarını ogrendigi zaman hakkında kafamdaki minik bir taslakdı.
Yazmaya ne zaman dönerim bilmiyorum hâlâ hatırladığım gibi cok yorucu bir iş iyi geceler, günler, sabahlar diliyorum ben bu bölümü gecenin bir buçuğunda yazıyorum siz hangi zamandan okuyorsanız o zamandan selamlar.💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADELİNE
FantastikFantastik sıralamasında 40.oldu Bütün evrenlerin sorumluluğu hafızasını kaybetmiş 18 yaşındaki bir kıza yüklenir ise ne mi olur? Hadi gelin Adeline Clark'ın nefes kesen bu macerasına beraber tanık olalım. 18 yaşında olan. Adeline in hayal meyal hat...