Yazın 3. Tehlikeli Suların Kıyısı.

496 43 185
                                    

Camilla Cabello, Shameless

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Camilla Cabello, Shameless

Atlanta, Georgia
14 Şubat 2010

Buz dolu bir kaseyle yüzümü yıkayarak bedenimi bugüne uyandırdım. Bu tekniği Vogue güzellik sırlarında görüp denemeye karar vermiştim. Haftada sadece bir tatil günüm vardı ve onu da kendim için harcamaya yeni yeni başlama kararı almıştım çünkü hayatım sağlıklı bir düzene oturmaya ihtiyaç duyduğunu çok net gösteriyordu.

Kapı zilini duyup yüzümü havluyla kuruladım. Nemli saçlarımın altındaki havluyu alıp omzuma asarken kapıyı açtım. "Calia?" dizide set arkası yardımcılarından biriydi o.

"Ne oluyor?" bir adım sağa kayıp içeri girmesi için işaret ettim. "Bir anlaşma yapmaya geldim." hiç tereddüt eden bir ses tonuna sahip değildi aksine teklifini kabul edeceğimden oldukça emindi. Bu da söyleyeceği şeyi daha çok merak etmemi sağlamıştı.

"Otur." kapıyı kapatıp havluyu banyoya bırakmakla bile uğraşmadan karşısındaki kanepeye oturdum. Birkaç saniye salonu inceleyip benimle göz göze geldiğinde dudaklarını ıslattı. Bacağını bacağının üzerine atıp ellerini dizlerinin üstüne yerleştirdi.

"Dinliyorum." geriye yaslanırken bir bacağımı altıma kıvırdım. "Çok hızlı yükselmek istersin değil mi?" mimiklerini çok iyi kullanıyordu Calia. Basit bir set görevlisinden fazlası olabileceğini görüyordum ama bu sinsilik ona güvenebileceğimi düşündürmüyordu bana.

"Haftadaki tek tatil günüme bunun için mi izinsiz daldın yani?" ben de mimiklerimi çok iyi kontrol ederdim ve onun gerilmesini istiyordum. Yutkunup alt dudağını içe kıvırdı. Uyluklarına baskı uyguluyordu bu da zaten stresli olduğunu düşündürüyordu.

"Babana kapak olsun diye sektöre atılmadın mı sen?" soru cümlesi gibi görünen iğneliyici bir söz söylemişti. "Eğer beni dinlersen sadece onu değil herkesi kapak edeceksin. Sadece dinlemeni istiyorum." son sözleri onda hiç görmediğim bir şey bulunduruyordu; yalvarma.

Dudaklarım yukarı doğru seğrildi yalvarışı hoşuma gitmişti sanırım. "Neye ihtiyacın var senin?" yavaşça öne doğru eğildim.

Dudaklarını içe kıvırıp bir süre dişiyle dudağını rahatsız etti. Başparmakları birbirinin üzerinde ileri geri yapıyordu. Dünkü kadınla bugünkü kadın arasında gözle görülür bir uçurum olduğunu sanmıştım.

Ta ki, "Bunun aramızda kalacağına söz vereceksin yoksa Joseph'le bu kez daha yakın fotoğraflarınızı basına vermekten çekinmem." diyene dek. Çaresizlikten saçmaladığını söyleyebileceği bir sebepte kalmamıştı artık. "Seni dinliyorum." son sözüme gülücük sıkıştırdım.

ECLİPSE: İNTERSTELLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin