Taylor Swift, King Of My Heart
Atlanta, Georgia
28 Şubat 2010Kafamın içinde çalan zil sesini çoğu kez susturmama rağmen artık bunu somut olarak yapmam gerekiyordu.
Gözlerim kapalı bir şekilde ayağa kalkıp kapıya gidene dek bunun telefon zil sesi olduğunu anlamamıştım. Sesin normalde bu kadar şiddetli olduğunu düşünmüyordum akşamdan kalmalıkla ilgili bir sorundu muhakkak.
Başımın ağrısıyla birlikte yürümek inanılmaz zor geliyordu ama zorlukla adımlarımı yatağıma doğru attım. Ses durduğunda telefona gitmek için bir sebebim kalmamıştı bu yüzden tekrar yattım ama yeniden başlayan zil sesi, "Siktir!" yüksek sesle küfretmemi sağlayacak kadar şiddetle dönüş yapmıştı.
Yataktan kalkıp bir şekilde çalan telefonu buldum ve çağrıya bakmadan aramayı açtım. "Alo?"
"Haberi gördün mü birtanem?" annemin sesini duyduğumda gözlerimi hafifçe araladım.
"Sanırım iyi haber. Çok garip." yersiz yere güldüm.
"Sen sarhoş musun?" sesinde bir sinir belirtisi vardı. "Anlaşılan adaylardan da haberin yok hiç şaşırtıcı değil." görememesinden cesaret ederek onu elimle poh pohladım.
"Anne şu an konuşmasak olur mu?" sadece uyumaya devam etmek istiyordum kafamı kaldıracak gücü bulamıyordum kendimde.
"Oscar adaylıklarını iple çekiyordun ne oldu şimdi?" muhtemelen setteydi insanların birbirlerine emirler yağdırdığını duyabiliyordum.
"Şu an uyumaktan başka hiçbir şeyi iple çekmiyorum." yatağa uzanırken söylendim.
Annem iç çekip kendisine seslenen birine bir şeyler söylerken telefonu komodine koydum. "Tamam işe geri dönüyorum şimdi. Sen de kendine gel Beth. Saat öğleden sonra üçe geliyor hâlâ yatakta olduğuna inanamıyorum. Benim tanıdığım kişi değilsin şu anda." söylediklerini onaylayan mırıltılar çıkarmaktan öteye gidemiyordum.
Gözlerimi tamamen kapatmıştım sadece uyumaya odaklıydım. "Merak edersen diye bağlantı gönderiyorum oradan adaylıklara bakarsın." sesiyle güzel bir ton yakalıyışına bile bu defa iltifat etmemeyi seçmiştim.
"Pekala gidiyorum." dedi, onaylayan mırıltılar çıkardıktan bir dakika sonra hattın kapandığını anlayarak yastığın altına elimi koyup rahatça soluma dönerken bu kezde kapı zilinin çaldığından emindim.
"Yüce Tanrı'm!" inanmaya inanmaya Tanrı'nın adını kullanmayıda kesmeliydim ya da kendime yeni bir inanç edinmeliydim.
Kapıyı açmadan önce deliğe falan bakmamıştım gözlerimi açmakta çok zorlanıyordum, bir katilse bile ben uyuyup uyandıktan sonra işini bitirmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECLİPSE: İNTERSTELLAR
Roman pour AdolescentsDünyanın en entrikalı sektöründe doğan bir çocuksan eğer düşmanın dostundan daha yakında olduğunu bilerek masadaki satrancı iyi yönetmelisin. Sen daha, önceki hamlendeyken oyun birden değişir ve iki hamle sonrasında bulursun kendini. Tüm bunlar olur...